Belma Akçura

Belma Akçura

bakcura@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir muhabir iki şeye ihtiyaç duyar:
Birincisi haberin niteliği, ikincisi habere konu olan kişi ya da kurumların niteliği...
Magazin basınında ise durum biraz daha farklıdır.
Haberin niteliğinden çok, kişiye, önce ‘şöhrete’ ulaşmak ölçü olabiliyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tam da bu nedenle medyanın şöhretlerin özel hayatına nüfuz edebilme lüksüne sınırlama getirdi.
Ünlü birinin sinemaya gitmesi, alışverişe çıkması, bir çay bahçesinde veya gece barda bir şeyler içmesi, oturduğu sitede denize girmesi kamuya açık ama “özel hayat” alanıdır dedi.
Cem Yılmaz kamuoyunun yakından takip ettiği bir sanatçıdır.
Cennet Koyu’nda evinin plajında bir kız arkadaşıyla görüntülenince Milliyet Cadde eki bu fotoğraflara geniş yer verdi. Fotoğraflar üzerinden yapılan haber Milliyet gazetesinin de birinci sayfasına konu oldu.
Cem Yılmaz’ın tatil sezonunu Cennet Koyu’nda, tadilatının bitmesini beklediği villasında açtığı, yeni evinin ilk ziyaretçisinin de bir kız arkadaşı olduğunun belirtildiği habere göre “Komedyen; gazetecileri fark edince apar topar plajı terk etti. Kız arkadaşının görüntülenmemesi için siper olmaya çalıştı.”

Muhabire hakaret
Cem Yılmaz söz konusu habere Twitter üzerinden büyük bir tepki gösterdi: “‘Ünlüsün o halde evine kamerayı dayar çekerim’in bi açıklaması vardır mutlaka... Kendi hayatları; sorsan kutsal... Sana bana ‘manitasını buldu’, ‘hurisiyle tatilde’, ‘kaçamak yaptı’ yazar... Bit lan artık... Ahlaksız herif.”
Milliyet okurlarından da hem habere, hem de sanatçının üslubuna yönelik eleştiriler geldi. Günay Deniz adlı okurumuz kısaca şöyle diyor: “Ünlü bir sanatçının kendisini haber yapan gazeteciye ‘ahlaksız’ gibi ağır ithamlarda bulunmasını ayıplıyorum, ancak bir kadınla oturmuş diye bunu hemen özel bir ilişki gibi vermenizi de tuhaf karşıladım. Bu üslupta olmasa bile eleştiriyi hak ediyor. Bir erkek arkadaşıyla otursa yine haber olur muydu merak ediyorum.”

İki tarafta hatalı
Medya kitlesel algıyı her defasında yeniden yaratan bir araçtır. Haberde ‘sevgili’ gibi doğrudan bir ifade olmadığı gibi fotoğraflarda da kız arkadaşa siper olma hali yoktur. Buna rağmen Cem Yılmaz’ın ‘kız arkadaşının görüntülenmesine engel olmak için ona siper olduğu’ yönündeki ifadelerle yaratılmak istenen algı, özel bir ilişki mi sorusunu da beraberinde getirmekte. Haliyle bu durum hem sanatçıyı hem de okurumuzu haklı olarak rahatsız edebilir.
Elbette bir sanatçı özel mekânında izinsiz fotoğraflarının çekilmesini istemeyebilir, bunu eleştirebilir hatta dava konusu bile yapabilir. Ancak kendisinin fotoğrafını çeken bir muhabire eleştirinin çok ötesinde ‘ahlaksız’ diyerek hareket etmesi bir sanatçı kimliğiyle örtüşmeyecek kadar sorunlu bir duruma işaret etmektedir.
Bir muhabirin haber için sınırlarını zorlaması meslek etiği açısından sorgulanabilir ama işini yapmaya çalışan bir muhabire hakaret etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Ki Cem Yılmaz tek başına oturuyor olsa bile kendisine ait tek bir kare fotoğrafın bir magazin muhabiri için nasıl bir haber değeri taşıdığını bilmiyor olabilir mi? Bu mümkün mü?

Sanatı mı evi mi?
Haberlerin internet üzerinden anında hızla yayıldığı bir çağdayız ve bu durum, özellikle magazin basını açısından habere ulaşmaktan çok, fotoğraf üzerinden haber ‘yaratma’ riskini de beraberinde getiriyor. Ama şuda bir gerçek: magazin gazeteciliği bu mesleğin en zahmetli alanıdır ve toplumda karşılığı olan, hızla üretilen ve tüketilen olayların sadece popüler bir sunumu değildir. Aksine geniş kitlelere nasıl ve ne şekilde hangi kültürün empoze edildiğiyle de alakalıdır. Dünya medyasında da durum bu; bir sanatçının satın aldığı evin sanatından daha önemli hale gelmesi bundadır.
Dolayısıyla magazin servisleri, muhabirlerinin sorularına yanıt vermeyen sanatçıların izinsiz çekilen fotoğraflarının altına; her defasında ‘yemek yedi, bikini giydi, sinemaya gitti, mekânı terk etti’ kolaycılığından vazgeçmeli. Bu mesleği inanılmaz zor şartlar altında gerçekleştiren muhabirlerin hakarete uğramalarına, egosu yüksek sanatçılar tarafından itilip kakılmalarına izin vermemelidir. Ve muhbirlerden de mesleki ilkelerin dışına çıkarak gazetecilik yapmaları istenmemelidir.