Müvezzilerin “Yazıyoo yazıyoo” nidalarıyla satmaya uğraştığı gazetelerin elden ele dolaşarak halkın bilgilenmesini sağlayan en önemli haber alma organı olduğu günlerdi. Bir de Belediye ve Vilayet haberlerini duyurmak amacıyla sokak başlarına asılan ve bir duyuru esnasında halkın kulak kesildiği hoparlörler vardı o günlerde. 1938 yılının İzmir’inden bahsediyorum.
Günlerden Perşemde idi. 10 Kasım 1938 Perşembe, öğleden sonra saatleri. Görevli teknisyenin kocaman jakı deliğine sokmasıyla ortaya çıkan çatırtı duyuldu önce hoparlörlerden. Ardından İzmir Valisi Fazlı Güleç’in sesi duyuldu. Vali Bey mikrofona geçtiyse önemli bir haber olmalıydı bu… İzmir iyice kulak kesildi bu sese.. “Sayın Vatandaşlarım” diye başladı ve “Büyük Şefimiz Atatürk, bugün saat 9.05’de vefat etmişlerdir. Onu yetiştiren millet ve onun kurduğu vatan sağ olsun! Bu haber, hepimizi elemlere, kederlere garketti. Hepiniz müteessirsiniz. Bu teessürde haklıyız; fakat bağrımıza taş basarak tahammül göstermemiz ve işimize, gücümüze devam etmemiz icap eder. Yapılacak merasimleri biz programlayıp sizi haberdar edeceğiz. İşlerimizde yalnız kendimiz için değil, aynı zamanda vatan ve milletimiz için çalışmakta olduğumuzu düşünerek teessür sevkiyle işlerde gevşeklik göstermemek lazım gelir. Sizlere hepinize ayrı ayrı yürekten taziyelerimi sunarım. Milletimize vatanımıza ebediyet ve saadet dilerim” (11 Kasım 1938 Anadolu Gazetesi) sözleriyle konuşmasını tamamladı Vali Fazlı Güleç.
Bu konuşmanın ardından İzmir’i tarif edilemez bir üzüntü kaplamıştı.
***
O gün akşam saatlerinde yıldırım baskıyla çıkan Anadolu Gazetesi de aynı acı haberi kalın ve siyah puntolarla “İzmir Istırap ve Gözyaşı İçinde. Onu Yetiştiren Millet ve Onun Kurtardığı Vatan Varolsun!” başlığı ile verdi.
O günden itibaren yurt çapında ortak törenlerin yapılacağı 21 Kasım Günü’ne kadar tüm yurtta olduğu gibi İzmir’de de bayraklar yarıya indi.
21 Kasım Günü saat 14’.00’te üzüntü içindeki 100 bini aşkın İzmirli Cumhuriyet Meydanı’nı hınca hınç doldurmuştu.
Atatürk Heykeli’nin kaidesi yüzlerce çelenkle adeta kaplanmış gibiydi. İstiklal Marşı okundu, üç dakika saygı duruşu yapıldı.
Vali Fazlı Güleç’in, ve Belediye Başkanı Behçet Uz Ankara’daki törenlere katıldığı için Başkan Yardımcısı Suat Yurtkoru’nun ve askeri ve mülki erkandan birkaç kişinin daha konuşmalarının ardından okullardan gelen çocuklar şiirlerini okudular. Törenin en can alıcı anları Kız Lisesi öğretmenlerinden Kevser Acarlar’ın konuşması esnasında yaşandı. Kevser Acarlar bir ant içme önerisi yaptı ve yüz bini aşkın coşkulu ve heyecanlı İzmirli öneriyi kabul ederek hep birlikte şöyle haykırdı:
“Büyük Atatürk! Birinci vazifemiz Türk İstiklal ve Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetimizin ve istikbalimizin yegâne temeli olan bu en kıymetli hazineden bizi mahrum etmek isteyenlere karşı içinde bulunduğumuz vaziyetin imkân ve şeraiti ne olursa olsun vazifeye atılacağız. Bu mukaddes davamıza, inkılâbımıza ve senin bütün eserlerine canımızı, kanımızı adadık. Biz İzmir halkı kadın, erkek, genç, ihtiyar, küçük, büyük hepimiz Türklüğümüze yakışan bir sadakatle bu sözden dönmeyeceğimize namus ve şerefimiz üzerine and içiyoruz.” “22 Kasım 1938 Anadolu Gazetesi)
İzmir O gün o haykırışla Ata’sını sonsuzluğa bir başka türlü uğurladı.
O günden beri de bir başka türlü sever Ata’sını..