Umarım bu nevbahar mevsiminde yeniden kavuştuğumuz ramazan ayında oruç tutanlar iftar sofralarını donatacaklarına fakirlerin gönüllerini, nefislerini doyurarak fakirlik hırkasını giyerler.
Gül kokulu Kur’an-ı Kerim’in yüce Yaradan tarafından Hz Muhammed vasıtasıyla indirilmeye başlandığı ay olan ramazan bu yıl lale mevsiminde hoş geldi. Yüce Yaradan Kur’an-ı Kerim’i “Ramazan ayı insanları kurtuluş yoluna götüren, doğruyu yanlıştan ayıran Kuran’ın indirildiği aydır” diye Bakara suresinin 185. ayetinde buyurur. Ve aynı ayet içerisinde oruç tutulması kullarına farz olarak bildirilir.
Yılın her günü Yaradan’ın muhabbeti rahmet olarak yukarıdan aşağıya sağlık, bereket, huzur olarak akar; ancak ramazan ayıyla birlikte bu muhabbet bin kat daha artırılır. Her kim rahmeti bu manasıyla bilirse Yaradan onu daha da yakınına alır. Yaradan’a ne kadar yakın olduğumuzun delili O’nun muhabbetine karşı gösterdiğimiz vefadır. Neticede muhabbet yukarıdan aşağıya rahmet ile iner, aşağıdan yukarıya doğrudan vefa ile döner.
Ramazan ayı bizi bize birlikte gösteren muhabbet ve vefa aynasıdır. Bu aynanın parlaklığı ise oruçla elde edilir. Oruç belirli saatler aralığında midenin aç bırakılması değildir, oruç belirli saatler arasında boş boş bırakılan midenin can lokmalarıyla doldurulmasıdır. Can lokmasından kasıt; her biri sevgi, saygı , tevazu, hoşgörü dokulu, gül kokulu davranışlardır. Her kim oruca niyetlenirse iftara kadar gönül alsın, gönül versin vahdetin tüm mevcudiyetine. Oruç sadece aç kalmak olarak düşünülürse o zaman iftar saati türlü türlü şikayetlerle beklenilir. Ve Yaradan’a namazdan sonra en fazla yaklaştığımız farz olan orucun nimetinden faydalanamayız. Şikayetin olduğu yerde Yaradan bize gül kokusunu yaymaz; oruç ile elde edilen hikaye sayesinde ise Yaradan gül kokusunu bizden yayar.
Mütevazı nimetler
Her kim zihninde orucu sadece aç kalmak olarak biliyorsa o kişilerin iftar sofraları binbir çeşit iftariyeliklerle donatılır; ve her kimin oruçla niyeti Yaradan’a Yaradan’dan dolayı iyiden iyiye yaklaşmak için rahmet dolu bir vasıta ise de o kişilerin iftar sofralarında mütevazı nimetler bulunur. Gün boyu yedikleri can lokmaları sayesinde beden lokmalarına iadesi kadar yer açmışlardır. Bulamayanlara vermek, giyemeyenlere giydirmek için can lokmasının tadını almak gerekir. Can kulağı olanlar can lokmasını yerler cancağızlar...
Oruç ile biz kullar neyin ne olduğunu bilmeliyiz, bilenler kolayca ararlar; aramasını bilmelerinden dolayı bilenler de her şeyi bir şeyde bulurlar. Neyin ne olduğundan haberdar olmayanlar ise iftar sofralarını Halil İbrahim sofrası yapamadan ramazan ayında vefa gösteremezler. Keza Halil İbrahim sofrasının anlamı türlü türlü nimetler donatılmış sofralar değildir, neyim varsa hepimizindir edebi ile sınırlandırılmış sofralardır.
Umarım bu nevbahar mevsiminde yeniden kavuştuğumuz ramazan ayında oruç tutanlar iftar sofralarını donatacaklarına fakirlerin gönüllerini, nefislerini doyurarak fakirlik hırkasını giyerler.
Fakir kimdir? Ben yerine sen diyebilendir. Hayy diyelim ve bu ramazan ayında oruç gibi muhteşem bir vasıta ile fukaralara iki türlü lokma ile yaklaşalım; Yaradan’ın o muhteşem cömertliğinden faydalanalım. Yaradan’a borçlanmak yerine Yaradan’ı borçlandırmanın fırsatı herkese nasip olsun.