Yarısı Anadolu, yarısı aşk üzerine birkaç şiir ve düşünce notlarından merhaba... Denizin yüreği, güneşin bahçesi ve altıncı kıta Akdeniz uygarlığının merkezi; Anadolu coğrafyası üzerinde kimi zaman karadaki denizde bulduğu her noktada derinlere dalan bir dalgıç gibi, kimi zaman da denizdeki karanın doruklarında bulduklarının heyacanı ile önüne çıkan herhangi bir Olimpos Dağı’na yükselen Pegasus gibi Anadolu kültürel mirasını tanıma yolunda özgürleşmeye çalışan yolcunun yoluna dökülenlere kulak verelim.
Kültür, “Neden?” sorusuna verilen cevapların toplamı olduğundan sanatsal tüm göstergelerde kültürel köken bilgisine mümkün mertebe ulaşılmalıdır. Bir şeyin varlık nedeni ile o şeyin göstergesi arasındaki ilişki tüm zamanlar boyunca takip edildiğinde gerçeğin gerçekliğine inen her şeye söz denir. Ve söz ne denli gerçeklikleri taşıyorsa, onun zaruri yansıması olan sanat eseri de o denli değerlenir.
Bilgenin endişesi
Köken bilgisine erişebilme çabasında karadaki denizlere dalan dalgıç her fırsatta sözlerine kulaklar arar. Söze müşteri dinlemesini ve anlamasını bilen, her sözcü sözlerini aktarırken ona, sözlere can vermelidir. Sözün can bulması onun müzikalitesi ile doğru orantılıdır. Eş deyişle bilgi ile lirik ifadenin birlikteliği ancak öğretir, ilgi uyandırır ve dinletir. Öte yandan sözcü sözü her kulağa göre ayrı tonlarda aktarmalıdır.
Keza önemli olanın anlatmak değil, anlaşılabilir olmak olduğunu bilmek bilgenin vasıflarındandır. Bir şeyi anlayabilmek için derinlere dalan dalgıç bilge akabinde anlatabilmek için çıktığı yüksekliklerde bu endişeyi beraberinde taşır.
Bildiğini anlayan ve anladığını dönüştüren herkes özgürleşme yolundadır. Bilgi dönüştürülemediği takdirde yükten başka bir şey değildir. Hissettirmeyen hiçbir bilginin de bilgi olmadığını iyi bilen bilge bir yolcunun yoluna dökülenler...
Mavi derinlik
Hiç neden demeden
Her yer ve zamanda vardır bir sebebi diyen sevgili güneydeki Şahmeran ülkesindendi;
Deme bu böyle yerindedir o öyle diyerek derinlerden Kaf Dağı’na yükselirken
Özgürlük benim karakterimdir diyen çocuğu bulan yolcu Artemis şehrindeydi
Neyim varsa benim değil senindir diyen dostu Kapadokya’da gördü;
Dostun evi gönüllerdir biz gönüller yapmaya geldik diyen; can bostancısının yanından
***
Ben ve sen
Bunca yoldan sonra ben sen yerine ben dersem benden utanırım
Sen her sen dediğinde de senden uzaklaşırım
Bendeki senlik ateşteki arındırıcılık
Sendeki benlik ateşteki yakıcılık
Denizdeki karanın toprağı hayy’dan gelişin tecelli yeri
Hava; hu’ya yükselirken kavuşma hafifliği
***
Sis
Serin, sessiz ve derin
Çınar, selvi ve aşk gibi
Ne zaman nerede hiç belli değil
Şiir gibi
Ellerimin sesi, hislerimin açık defteri, kalemimin izi...
***
Yolcu
Yol boyunca yolcuyla tanışanlar yolcuya nereden gelip nereye gidiyorsun diye sorarlar
Yolcuyla buluşan; birbirlerine birbirlerini hatırlatırlar
Nihayetinde
Birbirlerini unutanlar tanışırlar
Hatırlayanlar buluşurlar...
***
Aşk
Aşk; adı külliyatı
Rengi kırmızı
Yeri post makamı makamsızlık
Dermanı derdidir; aşk’a aşık olan aşığın
Dili bülbül vatanı gülistan elbet
Yolculuğu hayy’dan hu’ya
Menzili bir dereden diğerine, bir tepeden ötekine
Anadolu’nun derinliklerinden yaradanın yüksekliklerine
***
Haziran
Ellerim daha yorgun, saçım sakalım daha da beyaz bu haziran
Neden mi? Belli ki kırkım çıkmış cancağızım
Hayy de çocuk!!!
Mavi giyme zamanı; toprakla işimize ara verelim havalara yönelerek yükümüzden kurtulalım...
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024