1877-1878 yılları içerisinde Osmanlı ile Çarlık Rusyası arasındaki savaş sonrası Osmanlı yenilgiye uğrar. Ayestafanos’ta (Yeşilköy) yapılan antlaşma gereği Balkanlar’da toprak kaybı haricinde büyük oranda imtiyazını da kaybeden Osmanlı Devleti, Doğu Anadolu’da ise Kars, Artvin, Batum ve Doğubayazıt’ı Çarlık Rusyası’na bırakmak zorunda kalır.
Çarlık Rusyası; topraklarında dini ve askeri anlamda kendilerine sorun çıkaran Molokan adlı bir grubu ele geçirdikleri Kars ve civarına sürgün olarak yerleştirir. “Süt sevenler-içenler” anlamına gelen molokanlar ırk olarak Rus, din olarak Hristiyan olmakla birlikte genel özellikleri ile Ortodoks Hristiyanların teolojilerinden farklı kimi dua ve ritüelleriyle ayrışırlar. İbadetlerini kilise yerine evde veya kimi toplantı yerlerinde yapar, din adamı hiyerarşisini kabul etmezler ve inanışları gereği her gün süt içmeleri gerektiğinden klasik Ortodoks Hristiyan inancına aykırı görünümdeydiler. Çarlık Rusyası’nın Molokanları Kars’a sürgün etmesinin ikinci sebebi ise askerliği, savaşı asla kabul etmedikleri gibi ellerine silah dahi almamalarıydı. Böylece hem dini hem de askeri sebeplerden dolayı çar onları ve benzer özelliklere sahip Dukoburları Kars’a sürgün etti.
Tecrübelerini aktarmışlar
Kars’ın civar köylerine yerleştirilen bu barışçıl ve çalışkan insanlar özellikle tarım ve hayvancılıktaki marifetleri ile tüm tecrübelerini bölgeye aktarmışlardır. Erkekleri sakallı, uzun boylu ve terek şapkalı; kadınları sarışın, mavi gözlü geleneksel kıyafetleri ile pırıl pırıl insanlardı.
1917 Bolşevik Devrimi sonrası Kars ve Ardahan, Artvin bölgesinden çekilen Ruslar sonrası Molokanların büyük bir bölümü Kars ve civarından ayrılmazlar. Ne yazık ki genç cumhuriyet döneminde askere alınma zorunluluğuyla karşı karşıya kaldıklarında bu defa ellerine silah almamak için yeniden ancak bu defa kendi arzularıyla (mecburiyet karşısında) Kars’tan gözyaşları içerisinde ayrılırlar. Çok küçük bir grup ise askere gitmeyi kabul ederek Kars’tan ayrılmamayı tercih etmiştir. Günümüzde sadece birkaç kişiden ibaret olan Molokanların Anadolu’daki hikayeleri zaman olarak kısa bir dönem sürmüş olsa da bıraktıkları izler oldukça derindir. Saygıdeğer, çalışkan, barışçıl Molokanları özlemle anıyor, Anadolu’ya Kars üzerinden yapmış oldukları katkılardan dolayı şükranlarımı sunuyorum. Keşke bir gün yeniden dönebilseler çok az kalmış olsalar bile yurt olarak gördükleri, bildikleri Kars’a... Bu küçücük grubun izlerini takip etmek etkileyicidir. Seralarıyla, değirmenleriyle, tarımsal faaliyet ve ürünleriyle ekonomiye olan katkıları ve tavırlarıyla da gönüllerdeki izleri devam etmektedir.
Akan “Deli Deli Olma” ile tanıttı
Türk sinemasının en önemli aktörlerinden Tarık Akan’ı geride bıraktığımız hafta Hakk’a uğurladık. Gerek sinemamızın koca bir çınarı olması gerekse toplumumuzun sosyal meselelerine, eğitim sorunlarına olan ilgisi, duruşu ve katkısıyla Anadolu insanının sevgi ve saygı duyduğu Tarık Akan’ın çektiği temalı filmlerden biri Molokanlar üzerinedir. “Deli Deli Olma” adlı filmde bizlere bu özel toplumu beyazperde üzerinden tanıtmıştır. Dünyada barış, özgürlük ve inançsal serbestlik adına yaşamaktan başka bir şey istemeyen Molokanlar için toplumların özgürlüğü ve eğitimi uğruna çaba göstermiş olan Akan’ın belgesel tadında film yaparak vermiş olduğu katkıdan dolayı ona ayrıca şükranlarımızı sunarız.
Yüzü güzel, gönlü geniş adam... Herkes selam getirir doğarken ama herkes selam götüremez dönerken. Selametle...
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024