Derviş hiçbir isim ve sıfat arzusuyla ibadet etmez. Ramazan ayı derviş olma; makam, hırka derdinden kurtulma ayıdır.
Merhaba oruç, zekat ve namazın sultanı ramazan... Bir inananın İslam dininden en fazla haz duyacağı zaman elbette ramazan ayıdır. Yüce Yaradan; Hz. Adem’den başlayarak insanoğluna tebliğ ettiği dinini son peygamberi Hz. Muhammed aracılığıyla bu ayda tamamlamaya başlamıştır. Eşdeyişle Yaradan’ın dini en son kitap ile her zamana ve mekana cevap verecek şekilde Hz. Muhammed aracılığıyla vahiy yoluyla indirilmeye başlanmıştır.
Oruç, namaz ve zekat Yaradan tarafından insanoğluna bahşedilen birer hediye olarak görülmelidir. Borç değil, her biri insanla Yaradan’ı arasında güçlü bağ kurulmasını sağlayan birer ilahi yol olarak idrak edilmelidir. Yaradan, Kuran vasıtasıyla insanoğluna “İsteyin benden” der. Lakin insanoğlu isterken benliğinin istek ve arzularına göre değil, ruhunun yönelişlerine göre istemelidir. Keza “İsterken ben yerine sen dersen sana senin istediğinden daha fazlasını veririm” diyen Yaradan’dan ramazan ayı boyunca oruç, namaz ve zekat vasıtasıyla bol bol istek ve arzularda bulunmalıyız. Esirgeyen ve bağışlayan Yaradan’dan hem kusurlarımız için af dileyelim hem de onun cömertliğinden nasiplenelim.
Her günün bayramı
İnsanoğlu ruhunu ramazan ayında oruçla besler. Nefsin mekanı beden aç bırakılırken değil, dinlendirilirken ruh beslenir. Oruç belli zaman dilimleri arasında yemek yememek, su içmemek, yani aç kalmak olarak düşünülmemelidir. İftar vaktini sabırsızlıkla, sızlana sızlana beklemekten ziyade iftar her günün bayramı olarak değerlendirilmeli ve yaşanmalıdır. Sahurla iftar arası geçen oruçlu zaman ise bildiğini iyi bilen biri için bayramın arifesi olarak anlamlandırılmalıdır.
Oruç, Yaradan ile kulu arasındaki manevi sofradır ve bu sofradan kimsenin haberdar olmaması gereklidir. Yaradan’ın bildiğini bir başkasının bilmesi gerekmez. Söz söylerken, oruç tutarken, namazla Yaradan’la baş başa kalırken, zekat dağıtırken sen yok olmalısın. İçinde ben olmadan yapılan her ibadet muhteşem bir şeydir.
Şayet insanoğlu da mucize gösterme istek ve arzusunda ise ramazan ayında kendinde beğenmediği huy ve davranışlarını önce tespit etsin, sonra Yaradan’a bunu havale ederek düzeltmeye gayret etsin. Bir insanın kendisinde beğenmediği bir alışkanlığını düzeltmesi kadar büyük bir mucize olamaz elbette. Akabinde hem malda hem de manada insanlar birbirlerine karşı cömert olmayı öğrenmelidirler. Yaşanmadan hiçbir şeyin öğrenilemeyeceğini bildiğimizden dolayı ramazan boyunca tevazuyu, cömertliği, saygıyı, hoşgörüyü yaşayarak öğrenelim.
Yüce Yaradan için herkes birer kuldur. Hiç kimseyi başkasına üstün tutmamıştır. Kim karşısındakinin huzurunda küçülürse Yaradan’ın nezdinde o denli büyür. Yaradan’ın makamına yaklaşabilmek için insan insana yol vermeli, yol açmalıdır. Zekat, oruç ve namaz Yaradan’dan gelip Yaradan’a gititğini bilen her insan için yoldaki en güçlü vasıtalardır.
Herkes bir kuldur
Ramazan ayı derviş olma ayıdır. İsim, sıfat, makam, hırka derdinden kurtulma ayıdır. Kulun tek derdi Yaradan tarafından saf olarak gönderildiği gibi, saf bir halde Yaradan’la yaşarken vuslata erebilme çabası olmalıdır. Derviş hiçbir isim ve sıfat arzusuyla ibadet etmez; derviş Yaradan’ın karşısında hiçliğinin farkında olduğundan dolayı her şeyi bir bilme, bir görme derdindedir. O’nu bir başkası aracılığıyla bilenlerin derdi ayrıdır; O’nu sadece onunla birlikte arayanların derdi apayrı bir derttir. Allah sevgi, şefkat, merhamet ve tevazu olmak kaydıyla herkesin derdini artırsın.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024