Müfredat nihayet açıklandı. En önemli değişiklik “eğitim”den “maarife” dönüş oldu Taslağa, MEB dışında alkış tutan yok gibi. Eğitim sendikaları, muhalefet ve öğretmenlerden sert eleştiriler var. Bir haftalık askı sürecinde umarız her biri titizlikle incelenir ve haklı gerekçelere dayananlar dikkate alınır.
Öyle bir taslak hazırlanmış ki birinci yüzyılda yapılanlar ve 21 yıllık icraat yok sayılmış!
Uygulamalı eğitime geçileceği açıklanmış, “peki bugüne kadar niye geçilmedi?” sorusu bir yana uygulamaların nerede ve nasıl yapılacağından hiç söz edilmemiş. Her kademede uygulamalı eğitim için atölye, laboratuvar, konferans salonu, spor salonu ve sanat sınıfları olması gerekir.
Kaç okulumuzda bunlar var? Daha da önemlisi sınavda soru çıkmayan derslerin, dersten sayılmadığı bir sistemde uygulamalı eğitim nasıl cazibe merkezi haline gelecek?.. Müfredat hafifletilecek, ders yükü azaltılacakmış!
Eyvah, eyvah! Ne zaman “sınav ve ders yükü azaltılacak” denilse hep daha da arttı. Umarız yine aynı olmaz! Bunun yerine keşke ilgi ve yeteneklere göre bireysel gelişimi ön plana alan bir yeni model üzerine kafa yorulsaydı! Araştıran, düşünen, soran, sorgulayan, fikir yürüten bir bakış açından hiç söz edilmiyor. Dahası hafifletme ve sadeleştirme adına konu tekrarları kaldırılmış! Oysa eğitimin ve öğrenmenin temeli tekrara dayanır!
Kariyer planlaması sadece 10. sınıfa bırakılmış. Yani bu çok önemli konu dar bir alan sıkıştırılmış. Bir üst öğretim kurumlarına geçiş ve “sınav köleliği” pas geçilmiş! Öğrenciyi keşfetme anaokulundan başlamalı, ilk ve ortaokulda geliştirilmeli, lise öğretimi boyunca da her sınıfta üç haftalık stajlarla uygun mesleklere yönlendirme şeklinde olmalıydı.
Sınav odaklı eğitimden üretime ve yaşama yönelik eğitim konusunda ciddi bir değişimin izleri görülmüyor.
Ahlaklı, erdemli, yetkin, estetik değerlere sahip, sportmen ve en önemlisi de Türkçe konusunda her türlü donanıma sahip bir gençlik 100 yıllık hayalimizdi.
Geldiğimiz nokta ortada. Sorun sistemde mi yoksa uygulamada mı? Şimdi değişen ne olacak?..
Öğretmenler ne diyor?
Eğitim sendikalarının eleştirileri zehir zemberek. Eminiz ki bir haftalık askı sürecinde görüşlerini çok daha net ortaya koyacaklardır.
Öğretmenlerimizden gelen değerlendirmeler ise şöyle:
■ Psikoloji, mantık ve sosyolojinin seçmeli olması, felsefeyi öksüz bırakmakta.
■ Almanca ortaokulda yaygınlaşmalı, ilkokul seviyesinden başlanarak sağlam temellerle lise öğretiminde tekrar ortak dersler arasında yer almalı. Çocuklarımıza bilim, sanayi, teknoloji, mekanik-elektronik dili Almanca dilini sağlam olarak edindirmeliyiz.
■ Okul öncesi öğretmeni olarak uygulanabilir bulmadım. Çocukların seviyesine uygun değil. Ayrıca evrak yükü yüzünden çok zorlanıyoruz, zaten gün içinde yüksek sese maruz kalıyor ve molasız 6 saat çalışıyoruz. Dezavantajlı bir bölgede görev yapıyorum ve bu program esnek de değil...
■ Geometri haftada 2 saat ayrı ders olmalı.
Pilot uygulama
Keşke önce pilot uygulamaya geçilseydi! Artıları, eksileri görüldükten sonra ülke geneline yayılsaydı. İşte o zaman kalıcı olurdu. Bir kez daha sormakta yarar görüyoruz, yeni müfredat programı aşağıdaki kazanımları sağlayacak mı?
■ Değerler eğitimine,
■ Uygulamaya
■ Yetkinliğe
■ İyi insan, iyi yurttaş yetiştirmeye
■ İlgi ve yeteneklerin keşfedilip, geliştirilmesine
■ Sınav ve diploma odaklı eğitim yerine üretim ve istihdama
■ Yöresel özelikleri dikkate almaya
■ Hibrit eğitime,
■ Gelenekle, geleceği harmanlamaya
■ Yaşam odaklı olmaya
■ Aidiyet, estetik ve liyakatin olmazsa olmazlığına
■ İnovasyona, sürdürülebilirliğe
■ Sorun çözmeye, birlikte çalışmaya, kaynak yaratmaya
■ Milli ve manevi değerler çerçevesinde kenetlenmeye
■ Devletin yüceliği kadar bireysel hakların üstünlüğüne
■ Hakka, hukuka, adalete
■ Soran, sorgulayan nesiller yetiştirmeye yönelik neler getirecek hep birlikte göreceğiz. Pedagojik mi olacak yoksa ideolojik mi olacak? Günü kurtarmaya yönelik mi yoksa kalıcı mı olacak? Eleştiriler dikkate alınacak mı yoksa olduğu gibi mi yürürlüğe girecek? Peki, yeni müfredat programı başkaları bir yana sizleri tatmin etti mi?
Özetin özeti: Dayatma değil ortak akıl kazansın…
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024