Bu konuda çok yazı yazdık. Görünen o ki daha uzun süre yazmaya devam edeceğiz. Kimileri “Boş yere çırpınıyorsun, eğitim böyle gelmiş böyle gider, çabaların boşuna” diye moral bozmaya çalışsa da yola devam.
Neden mi?
Ülkemizin ve çocuklarımızın geleceği için daha iyi bir eğitimden başka alternatifimiz yok da ondan!
Eğitim derken, nasıl bir eğitim sorusunu sormadan, sorgulamadan da geçmemek gerekir. En iyi liselere girmek için büyük mücadeleler verip kazandıktan sonra da üniversite sınavına daha iyi hazırlanmak için açık liseye geçiliyorsa, bu eğitim sisteminin sorgulanması gerekir. Hem de bir defa değil, bin defa!..
Hangi ders önemli, hangi öğrenci başarılı sorusuna gelince, çok derin bir konu! Öyle bir noktaya geldik ki sınavda soru sorulan dersler önemli, sorulmayanların zerre kadar önemi yok. Yine aynı şekilde günde 500 test çözen öğrenci başarılı, sınavda aradığını bulamayandan bir şey olmaz!
Peki, bu böyle mi?
Hayatın içerisine girip baktığınızda, tam tersi bir tablo ile karşılaşmak her an mümkün. Sınav şampiyonalarını öylesine yoruyoruz ki arada kaybolup gidiyorlar. Sınavlarda değil de sevdiği derslerde ve mesleklerde başarılı olanlar ise elde ettikleri başarılar ile bu yöndeki tüm varsayımları altüst edebiliyorlar.
Neden?
Çünkü her öğrencinin başarılı olabileceği bir alan mutlaka var ve sınav kölesi olmayıp aradığı mesleği bulanlar, yaptıkları işi severek yaptıkları için hem daha başarılı hem de daha mutlu olabiliyorlar.
Hangi ders daha önemli konusu da tıpkı öğrenciler gibi! Sadece bazıları değil her ders önemli. Durduk yerde müfredata konulmuyor ama bu ÖSYM’nin zerre kadar bile umurunda değil. Felsefesiz, sanatsız, sporsuz eğitim mi olur?
Elbette olmaz, olursa da böyle olur.
Sosyal bilimler
Dünya genelinde krizlerin, felaketlerin ardı arkası kesilmiyor.
Açtığı yaralar çok derin ama öyle ya da böyle geçiyor.
Peki, yarattığı psiko-sosyal sorunlar?
İşte asıl önemli olan o!
Örneğin sınavların, göçlerin, hastalıkların, savaşların, yoksulluğun yarattığı sorunlar?
Hemen hepsi de canımızı çok yaktı, yakmaya da devam ediyor. Örneğin korona, örneğin terör, örneğin doğal felaketler...
Sosyal bilimler zaten önemliydi ama son yüzyılda yaşananlarla çok daha önemli hale geldi.
İki büyük dünya savaşı sonrasında felaketlerin her türlüsünü yaşadık. Korona bunların en sonuncusuydu.
Geçti diye seviniyoruz ama içinde bulunduğumuz yüzyıl “pandemi yüzyılı” olarak değerlendiriliyor. Yani ardı arkası kesilmeyecek gibi.
Tamam, bağışıklık sistemimiz güçlendi, çok dersler aldık, gelenin yaratacağı risk ilki kadar etkili olamayacak.
Peki ya dünden kalan travmalar?..
Bu konuda kaç bilimsel çalışma yapıldı?
Bilen varsa ne olur bize de göndersin.
Yine aynı şekilde doğal afetler, iç ve dış göçler, ekonomik dalgalanmalar ve sınavların yan etkileri konusunda da bilimsel çalışmalar varsa ne olur onları da paylaşın ki biz de başkaları ile paylaşalım.
Hem devlet katında hem de sivil toplum örgütlerince çok sayıda bilimsel yarışma düzenleniyor ve sosyal bilimlere yönelik olanlara katılım yok denecek kadar az.
Oysa ülkemiz bu konuda dünyanın en önemli araştırma alanlarından biri. Ne ararsanız var. Yaşanmadık bir şey kalmadı!..
Peki, biz ne yapıyoruz?
En iyi öğrencilerimizi sayısal alanlara yönlendirdik, sosyal bilimleri adeta yok ettik! O yetmedi, bazı meslekleri onore edip puanları yükselttik diğerlerini tu kaka ilan ettik. Tarih, coğrafya, psikoloji, felsefe, sosyoloji adeta yok sayıldı.
Matematik ve fene yönelenlere “zeki çocuk” deyip sınavlarda en yüksek puanı onlara verdik, diğerlerini dışladık. Sonra da sosyal bilimler neden öldü diye şaşkınlık yaşadık. Bu yanlıştan ne olur artık dönelim!!
Neden mi? İşte geldiğimiz nokta:
Önceki yıl TYT Türkçe’de Türkiye ortalaması 40 soruda 14.5, Sosyal Bilimler’de 20 soruda 7.9, Temel Matematik’te 40’da 6, Fen Bilimler’inde 20 soruda 3.2.
Geçen yıl ise Türkçe 40 soruda 17.7, Sosyal Bilimler 20 soruda 7.9, Temel Matematik 40 soruda 6.9 ve Fen Bilimleri 20 soruda 3.2.
Bu sonuçlar, sınavlar için kaybettiklerimize değiyor mu?
Özetin özeti: Ne olur artık bu gidişe “Dur” diyelim!..
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024