Diploma, olduğunda eskisi kadar işe yaramasa da olmadığında büyük sıkıntı yarattığı kesin. Özellikle de kendi işinizi kurmuyor ve devlette ya da özelde iş arıyorsanız.
Aslında diplomanın yerini, sahip olduğumuz yetkinlikler alalı çok oldu. Peki onlar neler?
Adına her ne derseniz deyin, bu yetkinlik de olabilir, donanım, yetenek, beceri, girişimcilik, iş bitiricilik, yaratıcılık, vizyon, farkındalık ve daha pek çok şey de olabilir.
Önemli olan diğerlerinden farklı olmanız ve özellikle de iş yapacağınız alanlarda birden çok artılarınızın olması.
Diploma sevdası nedeniyle, eğitimle, diplomayla, stajla, zamanla, yaşamla birlikte kazandığımız yetkinliklerin pek çoğunu ya hiç ciddiye almadık ya diploma her kapıyı açar sandık.
Sonuçta geldiğimiz nokta, “diplomalı işsizler ordusu” oldu.
Anaokulundan doktoraya kadar tüm eğitim kademelerinde yaşanan bu hayal kırıklığı, tüm paydaşlar tarafından ciddiye alınmalı ve beklentiler yeniden düzenlenmelidir. Yoksa bu günleri de arar noktasına gelebiliriz.
En büyük tehlike de okumuşları okuduğuna pişman etmek, değersizleştirme ve gençlerimizi eğitimden, okuldan soğutmak olur ki, bu da hem ülkemizin hem de çocuklarımız geleceği açısından en büyük risklerden birisi olur…
Eğitimli kesimlerden beklentiler çok farklı. Devlet ve iktidarların beklentisi ile işverenlerin, ailelerin, öğretmenlerin ve özellikle de gençlerin beklentileri ne kadar örtüşüyor?
Makas her geçen gün daha da açıldı ve neredeyse hiç noktasına gelindi. Tüm tarafların giderek artan şikayetleri de bu yüzden. Beklentilerde örtüşen noktalar artacağına daha da azalıyor…
Gençler gelecek garantisi istiyor, bu konuda güvence veren yok gibi!
Devlet ya da iktidarlar aidiyet istiyor, gençler ise ne verdiniz ki ne istiyorsunuz noktasında.
Ailelere gelince, onlar da eğitim için yaptıkları fedakârlığın karşılığını ne devlet ve iktidarlar nezdinde ne de çocuklarının mutluluğu noktasında görmediklerinden yakınıyor.
İşverenlerin kalifiye işgücü korusundaki şikayetleri ise hiç bitmiyor.
Öğretmen ve öğretim elemanlarımızın öğrencilerden, mezunlardan, gençlerden beklentilerine gelince, bu konuda öylesine araya sıkışmış durumdalar ki kendilerinden istenilenin ötesine geçemiyorlar…
Eğitimli insan gücünde sayısal olarak müthiş yol kat ettik. İstatistikler dün ile kıyaslandığında “çağ atladık” diyenler çok fazla ama sonuç da ortada.
Okuyanı, okuduğuna pişman hale getirdik. İstediğimiz bu muydu? Kesinlikle hayır.
Peki o zaman niye bu noktadayız? İşte yediden yetmişe, istisnasız herkesin düşünmesi gereken konu bu. Nerede hata yaptık? Çuvaldızın en büyüğünü önce kendimize batırarak sil baştan her şeyi yeniden sorgulamalıyız.
Kabahatli arayarak ya da sorumluluğu, hataları, yapılması gerekenleri başkalarının üzerine yıkarak sonuca ulaşamayız. Ne yapacaksak hep birlikte yapacağız. Hangi konularda hatalar yaptıysak önce kendimiz özeleştiri yapacağız…
MEB bütçesi? (1)
Bütçeden en büyük pay eğitime ayrılıyor. Bırakın iki katına çıkarmayı bütçenin tamamı eğitime ayrılsa bile yine yetmez.
Peki, bu hep böyle mi gidecek? Alternatif çözümler ne olabilir? 2024’te ikiye katlanan bütçe 2025 için ne kadar arttı?
İsterseniz gelin önce bir durum tespiti yapalım:
- 30 milyona yakın öğrenci ve öğretmenimiz var.
- Yükün yüzde 90’a yakını da devletin sırtında.
- Okulların çoğunda yarım gün eğitim yapılıyor.
- Bazı okullarda 2, 3 tabela var.
- Bütçenin dörtte üçü maaşlara gidiyor.
- Ödenek yokluğu nedeniyle okullara yeterince temizlik ve güvenlik görevlisi alınamıyor.
- Okulların pek çoğunda spor, sanat, bilişim ve beceri atölyeleri yok.
- Laboratuvarı olan okul sayısı giderek azalıyor.
- Köy okulları açılamıyor.
- Deprem riski altındaki okulların bir bölümü hâlâ ya kapalı ya da güçlendirmesi henüz yapılamadı.
- Hijyen ve yakıt bütçeleri yok gibi.
- Musluğundan temiz içme suyu akan okullar kendini şanslı hissediyor. Sebil yok, su bile kantinden para ile alınıyor.
- Öğle yemeğine bütçe yok, süt, kuruyemiş ve meyve arada bir veriliyor.
- Yatırım ve cari harcamalar ödeneği ise daha ilk yarı tamamlanmadan bitiyor.
Bu listeye daha onlarca madde eklenebilir.
Peki neden para yetmiyor?..
Özetin özeti: Dünyanın hemen her noktasında olduğu gibi ülkemizde de çok büyük sorunlarımız var ve eğitim asla onların gölgesinde kalmamalı!..