Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bir aydır depremle yatıp, depremle kalkıyoruz.

Peki, dünkü hatalarımızın bir muhasebesini yaptık mı?

Söz konusu olan sadece çürük binalar ve ihmaller mi?

Peki ya insani değerlerimiz, ortak aklımız, köhnemiş kurumlarımız ve en önemlisi de yaşananlardan zerre kadar ders almıyor olmamız?

Bugünleri asla unutmamalıyız. Unutturmamalıyız…

Cumhuriyetimizin 100. yılını kutluyoruz.

Bir asır öncesinde de büyük felaketler yaşadık. Yok olma noktasına geldik. Küllerimizden yeniden doğduk.

Peki, o günleri, gelecek nesillerle yeterince paylaştık mı?

Haberin Devamı

Bir daha benzeri hezeyanlar yaşamamak için yurttaşlarımızı donattık mı?

Cumhuriyetimizin yani bizi biz yapan değerlerin yeterince kıymetini bildik mi?

Gönül rahatlığıyla evet demek mümkün değil.

İşte bu yüzden 100 yılın felaketini gelecek nesillere çok iyi anlatmalıyız ki benzeri felaketler bir daha yaşanmasın.

Latif Tuna’nın deprem müzeleri önerisi çok kabul gördü.

Çok değerli geri dönüşler oldu.

Umarız Ankara da dikkate alır.

Bu arada Halil Eroğlu’ndan da yine çok yerinde bir öneri geldi.

O da ısrarla afet dersi konulsun istiyor.

Niye mi?

İşte cevabı:

“Ülkemizde maalesef zaman zaman birçok farklı afet yaşamaktayız. Bu vahim duruma en son verilecek örnek de Kahramanmaraş depremi. On binlerce insanımızı kaybettik ve on binlerce insanımız hastanelerde tedavi görmekte, birçok şehrimiz yok oldu ve milli servetimizden milyarlarca dolar kaybettik.

Depremi engelleyemeyiz fakat özellikle ilköğretim seviyesinden itibaren teorik ve uygulamalı olarak ülke çapındaki tüm okullarımızda zorunlu olarak afet dersi ile depremin ve diğer afetlerin ülkemize verdiği zararı azaltabilir ve daha hızlı bir şekilde yaralarımızı sarabiliriz.

Bunun için alanında tek lisans programı olan ve afetlerle ilgili uygulamalı, teorik eğitimler ile AFAD ve itfaiye birimlerinde stajlarını tamamlayan sağlık bilimleri fakültelerindeki acil yardım ve afet yönetimi programı mezunlarının okullarımızda zorunlu afet dersi vermesi gerektiğini vurguluyor ve bu konuda sizlerin desteğini bekliyoruz.”

MEB olaya nasıl bakar bilmiyoruz ama yerinde bir öneri.

Haberin Devamı

Kentler yeniden kurulurken!

Yıkılan kentlerimizi bir an önce imar edip, gidenleri geri getirmek istiyoruz. İyi de yapıyoruz ama ne olur imar güvenliği kadar sosyolojik birikimleri de göz ardı etmeyelim. İşte bu konuda da Dilek Serindağ’ın görüşü:

“Ben İskenderun’da 6 yıl yaşamış, Antakya sokaklarını kendi baba ocağı Aydın’dan daha iyi bilen bir öğretmenim. Deprem müzesi fikri çok güzel ve biz o kente bunu borçluyuz. Sahip çıkamadık, bundan sonrası için nasıl daha iyi yaşatabiliriz, nasıl ayağa en güzel şekilde kaldırabiliriz onun için çalışmalıyız. Umarım deprem müzesi fikrinin gerçekleştiği, Antakya’nın dokusuna zarar vermeden bir şehir inşa edebiliriz.”

Deprem Müzesi, afet dersi ve alınacak dersler

Okullarda afet dersinin konulması gündeme gelmeli.

Omuz omuza

Böylesi bir yükün altından ancak ve ancak devlet ve millet omuz omuza kalkabiliriz.

11 kentimizde yaşanan ihmallerden dersler alarak başta İstanbul olmak üzere fay hattındaki diğer kentlerimizde, yarını hiç̧ beklemeden seferberlik başlatmalıyız.

Sorunlarımız, kırgınlıklarımız, kızgınlıklarımız, hatalar, suistimaller yok mu? Fazlasıyla var.

Haberin Devamı

Hesap sorulmasın mı elbette fazlasıyla sorulsun.

Ama böylesi zamanlarda ayağa kalkmanın tek yolu öncelikle birlik ve beraberlik ruhunu yeniden inşa etmektir.

Bölgedeki insanlarımıza sahip çıkalım ve her koşulda çarkları döndürelim. Bir yandan hızla yaraları saralım, öte yandan geleceği inşa edelim.

Enkaz altında kalanların ruhları şad olsun, yaralananlar, yakınlarını kaybedenler hiçbir zaman yalnızlık hissetmesin, bölgeyi ayağa kaldırmaya çalışan yöredeki çalışanlarımızın moral ve motivasyonları asla unutulmasın.

Özetin özeti: Her felaketten olduğu gibi bu felaketten de güçlenerek çıkacağız. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmamalı.