VitrinBu hafta

Bu hafta

05.08.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bu hafta

Bu hafta


Hararetle tavsiye


Film

     ÂGoril gönüllüsünün aÅŸk hayatı
       Rakip TGRT'de yayınlanan X Files dizisi bir şekilde gözünüze çarpmıştır. En kötüsü birileri size "TGRT'de şöyle böyle bir dizi var" diye anlatmıştır. Bu haftaki filmimizde, X Files'in tuhaf vakalarını çözmeye çalışan iki FBI ajanından biri Scot Mulder'i (David Duchovony) kendi halinde bir vatandaş rolünde izliyoruz. Her zaman olduğu gibi yine dün gösterime giren Return To Me (Dön Bana), mimar Bob (Duchovny) ve garson Grace'in (Minnie Driver) bir raslantı sonucu tanışmalarından doğan aşk öyküsünü anlatıyor. Filmimiz bir romantik komedi olduğundan mimar ve garsonun iki farklı sınıftan gelmeleri çevrede mesele yapılmıyor. Zaten eşitlikler ülkesi Amerika'da sınıf farkından dolayı sorun çıktığı görülmemiştir. Aşıkların farklı sınıflardan gelmesi ancak Türkiye'de sorun yaratır. Chicago dolaylarında geçen filmimizde esas oğlan Bob bir yıl önce karısını kaybeder. Karısını unutamayan Bob'un tek hayali, onun hayattayken gerçekleştirmek istediği goril sığınağı projesini hayata geçirmektir. Goril sığınağı deyip geçmeyin, Amerikalılar hayvansever bir millettir. Bob'un kadim dostu veteriner Charlie (David Alan Grier), her arkadaş gibi Bob'a bir kız bulma misyonunu üstlenmiştir. Maalasef Bob karısını unutamaz ve Charlie'yi "kız arkadaşını ona ben buldum" deme zevkinden mahrum bırakır. Aynı anda Chicago'nun bir başka köşesinde geçirdiği kalp nakli sayesinde çocukluğundan beri devam eden hastalığından kurtulan garson Grace, hayata dişlerini geçirme çalışmalarını had safhada sürdürmektedir. Büyükbabası Marty O'Reilley'ye ait restoranın üstünde yaşayan Grace'in çevresindeki komşuları akrabaları ve arkadaşları renkli bir hayat yaşamaktadırlar. Akrabalar dahil, hepsi ayrı ırklardan oluşan bu şahısların hayatı, görenleri çatlatmaktadır. Sonunda ilginç bir raslantı sonucu bu ikili tanışırlar. Bob karısı öldüğünden beri ilk defa bir kadına karşı birşeyler hisseder. Nihayet, büyükbabanın restoranında yaşanan bir dizi olay sonucunda ikilimiz çift haline gelir. Size Return To Me hakkında ayrıntlı altyapı hazırladık. Yaz aylarında aşk defterlerinin kabarık olduğunu düşünürsek, Return To Me'den alacağınız romantizm havası defterleri toparlamanıza yardımcı olabilir.
       Dipnot: David Duchovny, bir zamanlar "Kırmızı Ayakkabılar Günlüğü" adlı erotik bir dizide oynuyordu.

Konser

     ÂSezen & Haris Alexiou
       Onlar için Ege'nin iki devi diyorlar. Sezen Aksu'nun Ege'nin devi olduğunu zaten biliyorduk. Ama, Haris Alexiou'nun Ege'nin karşı yakasının devi olduğunu Sezen Aksu ile ortak bir konser vermek için geçen yıl Türkiye'ye geldiğinde öğrendik. İkili, Açıkhava konserleri kapsamında tekrar buluşuyor. Pazartesi günü Açıkhava Konserleri kapsamında konser verecek olan Sezen Aksu ve Haris Alexiou konserinin bilet fiyatları 25, 20, 15 ve 10 milyon lira arasında değişiyor. Bir Türk ve Yunanlı sanatçı bir araya geldiğine göre konserin kıpır kıpır geçeceğini tahmin edersiniz. Şimdi oturup da Sezen Aksu'nun ne kadar başarılı bir sanatçı olduğunu anlatmaya gerek yok. Açıkhava Konserleri'nin ilk üç gününde performansına "bir bilenler" tarafından eleştiri geldiyse de, o yine de Sezen Aksu. Zaten kendisi günlerdir her eleştiriye basında çıkan çarşaf çarşaf haberlerle cevap veriyor. Bu yüzden biz Haris Alexiou'ya geri dönelim. Müzik dünyasına 70'li yıllarda adımını atan Alexiou'ya Yunanistan'ın meşhur bestecileri eser vermek için yarışmışlar. En azından Alexiou'nun Sezen Aksu ile ortak bir yönünü keşfetmiş olduk. Peki bu ikilinin Ege'deki barış ve dostluğa katkıda bulunmalarına ne demeli? Bu konu hakkında yeterince yazıyı hafta içersinde yeterince okuyacaksınız. Biletleri Vakkorama mağzalarından ve Migros'taki Biletix gişelerinden alabilirsiniz. İnternetin güvenliğine inancınız varsa, bir de teknolojiyi kullanıp www.biletix.com.tr sitesindeki sanal gişeyi deneyebilirsiniz.

     ÂSezen ve Haris ayrı gayrı
       Belki Sezen Aksu ve Haris Alexiou'yu beraber izlemek istemezsiniz diye Açıkhava Konserleri'ni düzenleyen Most Production iki sanatçının solo konserlerini akıl etmiş. Sezen Aksu perşembe gününden itibaren önümüzdeki pazartesiye kadar Açıkhava Tiyatrosu'nda sahne alacak. Alexiou ise salı ve çarşamba günleri tek başına arzı endam eyleyecek. Şimdi gazeteniz Milliyet'in ekonomi sayfalarına biraz atıfta bulunalım. Ekonomi haberlerinde iki şirket bir araya geldiklerinde "yarattıkları sinerjiden doğacak güç" cümlesi mutlaka bir şekilde haberin içinde yerini bulur. "Sinerjiden doğacak güç" lafı aslında maliyetlerin yükseleceğinin habercisidir. Bu yüzden ikilinin solo konserlerinin bilet fiyatlarında daha ucuz tarife uygulanyor. İki konserin de fiyatları 20, 15, 10 ve 5 milyon lira arasında değişiyor. Herkese iyi eğlenceler.

     ÂYaÅŸar ve Kenan'ı unutmayalım
       Rumeli Hisarı bu hafta gece kulüplerini ayağınıza getiriyor. Pazartesi ve salı günleri Yaşar, çarşamba günü de Kenan Doğulu Rumeli Hisarı'nda konser verecek. Özellikle Kenan Doğulu'nun konserler sırasında seyirciyle arasında çok iyi bir bağ kuruyor. Yaşar'ın da genç hanım kızlarımız üzerinde iyi etkisi olduğunu unutmayalım. Pop müziğin iki delikanlısının konserleri emin olun ki şen şakrak geçecek. Gençler program yaptıklarında bir şekilde magazin basının gündemine geliyor. Şimdi gelelim bilet fiyatlarına: İki konserin de biletleri 25, 12 ve 7.5 milyon liraya alıcılarını bekliyor. Biletleri her zaman olduğu gibi Galleria, Mayadrome, Capitol, Akmerkez ve The Marmara Oteli'ndeki Mydonose Call Center gişelerinden alabilirsiz. Bir de 335 9 335 nolu telefondan şansınızı deneyin. Kendinizi oralara kadar yormayın.

Kitap

     ÂCin Treni
       Daha önce öyküleri yayımlanan Rıza Kıraç'ın ilk romanı Cin Treni, Gendaş Yayıncılık'tan çıktı. Romanda doğrucu, dürüst, zeki ama biraz saf Muharrem'in öyküsünü okuyoruz. Muharrem, belli olmayan bir nedenden dolayı bir holdingin yöneticiliğine getirilir. Ancak, kahramanımızın bunun nedenini bulması uzun sürmez. Muharrem, işe girişinin ardından kendini çılgın bir cinayet oyunun içinde bulur. Cin Treni, okuyucuya paronoyak bir hikaye sunuyor. İktidarın getirebileceği felaketleri anlatan kitap, Muharrem dışında kendini akıllı sanan karakterlerle dolu. Hikaye her sayfada biraz daha çetrefilleşiyor ve okuyucunun gözünün önünde dönen dolaplara polisiye tarzda değiniyor. Polisiye tarzda yazılmasına rağmen, romanda Amerikalı ve Avrupalı yazarlardan alışkın olduğumuz polisiyelerden çok farklı bir dil kullanılmış. Birden fazla yazım tekniği kullanılan romanda, yazarın aldığı sinema eğitiminden gelen birikimin katkısı olmuş. Rıza Kıraç'ın kendi cümleleri kitabı tanımanıza biraz daha yardımcı olabilir: "Biz, öldürmek üzerine küçük bir oyun oynamak istedik. Zekamızı, entrika kurmadaki maharetlerimizi, soğukkanlılığımızı keşfedecektik. İçimizden hiç kimsenin kılına zarar gelmeyecek, şiddeti çevremizden seçtiğimiz kurbanlara yöneltecektik. Öyle de oldu." Bu gergin satırlardan sonra, biraz daha halk deyimi tarzında kitap hakkında ayrıntı sunalım: "Cin cini çarpmazmış. Ama bu trende herkes kendini cin sanıyor." Cin Treni vatana millete hayırlı olsun.

Albüm

     ÂJapon davulcularının remixini dinleyelim
       Söz konusu Japon'lar olunca ya küçük insanların büyük buluşları yada Uzakdoğu'nun gizemi gibisinden muhabbetler açılır. Tabii ilaç olsun diye işin içine geyşa muhabetti katılır ve kuşak farkına göre Shogun veya Skinoske Sama dizilerinin saygıyla hatırlanmasıyla sohbet sona erer. Bir de Japon'ların davulları vardır. Nasıl beceriyorlarsa davulları dinleyenin hoşuna gidecek bir şekilde çalarlar. Çalarken de "Ha, hi, ho" diye bağırırlar. Bu davul alanında Japonya'da Kodo isimli grubun üstüne adamlar olmadığı söylenir. Doğru olmalı ki 1971 yılında kurulan grup, 37 ülkede 2 binin üzerinde konser vermiş. Japon ritimlerini Afrika, Kore ritimleriyle harmanlayan ve klasik müzik ve jazz ile birleştiren Kodo'nun remix parçalarından oluşan Sai - So'yu almanızı tavsiye ediyoruz. Remix söz konusu olunca albümde doğal olarak geleneksel ritimlerin ağırlığı yok. İki parça dışında "Ha, hi, ho" naralarını duyamayacaksınız. Doğrusunu isterseniz albümün ilginç bir havası var. İlk başta kendinizi vererek dinliyorsunuz. Sonra yavaş yavaş dikkatiniz dağılıyor ve kafanız uzaklara doğru yola çıkıyor. İçinizde bir gıcıklanma hissediyorsunuz. Bir kıpırtı belki de... Yavaş ritimlerin olduğu remixler içinizde bazı arzuların doğmasına neden oluyor. En iyisi albümü karanlıkta dinlemek. Yalnız dinliyorsanız ister istemez bazı hayaller kuruyorsunuz. Kalp atışı anlamına gelen Kodo'nun albümü sizi başka dünyalara sürükleyecek.