05.01.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:
57 yıl sonra bir Türk gazeteci Suriye Devlet Başkanlığı Sarayında... Daha önce hiç Türkiyeye gittiniz mi? Üzülerek söylemek durumundayım ki hiç Türkiyeye gitmedim. İki komşu ülke halkı birbirini tanımıyor ve birbirini ziyaret etmiyordu. Ancak bu durum son yıllarda değişti. Doğal ilişki de bu olmalıdır. Babamın cenaze töreni için 2000de Şama gelen Ahmet Necdet Sezer, ikili ilişkilerin geliştirilmesi için kapıların sonuna kadar açılmasına büyük katkıda bulundu. Kesinlikle evet. Bu Türk yetkililerin de inancıdır. Halklarımız birbirine muhtaç olduğunun farkındadır. Iraka komşu ülkelerin birbirine ihtiyacı var. Ortadoğudaki diğer sorunlar da Türkiye ve Suriye gibi iki önemli ülkenin işbirliğini gerektirir.Önümüzdeki kapılar açık Sizce bugün, özellikle Iraktan sonra, Türkiye ile Suriye birbirlerine daha çok mu muhtaç? Yeni bir sayfa demezdim, yenilenmiş eski bir sayfa çünkü. Ayrıca yeni sayfalar düşman olan veya çıkarları her zaman çelişmiş iki ülke arasında açılır. İlişkilerimizde anlaşamadığımız konuları değil üzerinde görüş birliği sağladığımız konuları ön plana çıkarmalıyız. Türkiye ziyaretinizi haberleştirirken başlığı nereden vermeliyiz? Türkiye ile yeni bir sayfa açılması mı? Yeni bir başlangıç mı? Gazeteci olsanız siz ne derdiniz? Yok öyle demiyorum. Daha uzağa gidersek iyi olur. Ortak çıkarlar bugün için de geçerli. İlişkilere bu nedenle bölgesel, belki de ileride uluslararası bakmak gerekiyor. Önemli olan tanımlamalar değil, bu ilişkilerin içeriğidir. Türkiyeyi hiç ziyaret etmedim ama yabancı bir ülkeye gider gibi bir duygu içinde değilim. İşte bu nedenle amaçladığımız hedefin gerçekleşmesi için önümüzde alabildiğine açık kapılar var. Ve bana göre işbirliğimiz süper durumda.Ekonomide yoğunlaşmalıyız Ziyaretinizin anlamını anlatmak açısından "Türkiye ile Suriye arasında bir ittifaka gidiş" denilebilir mi? Yoksa o kadar hızlı gitme mi dersiniz? Resmi ve resmi olmayan makanizmalar vardır. Uzun vadede resmi olmayan mekanizmalar belki de çok daha önemlidir. Resmi mekanizmalar da oldukça başarılıdır. Ziyaretim sırasında ekonomik işbirliğine yönelik mekanizmaları da ön plana çıkaracağız. Bugün ilişkilerimiz rekor bir zamanda bu hale gelmiş ise bunu bu mekanizmalara borçluyuz. Ziyaretinizi bir kenara bırakalım, kafanızda bir mekanizma var mı? Siyasal alanda çok önemli adımlar atıldığı için, ekonomik alanda da yoğunlaşmamız gerektiğine inanıyorum. Ekonomik mekanizmalara öncelik verelim, arkasından siyasi mekanizmalar kendiliğinden gelir yaklaşımındasınız... Kesinlikle evet. Kuşkusuz bu sınırlar şu anda barış sınırlarıdır. İlişkiler geliştikçe vatandaşlarımız bu sınırları görmeyecek. İsrail ilişkilerimizi bozamaz Siyasi mekanizma zaten var. Türkiye ile olan sınırınız barış sınırı mı? "Kuzey sınırım Türkiyeye emanettir. Türkiyenin arkamda olmasından güven duyarım" gibi bir yaklaşımınız var mı? İlişkilerin durumu israilin onayına bağlı olmadığına göre, İsrailin rahatsız olup olmadığı bizi ilgilendirmez. İsrail bu ilişkileri etkileyecek durumda ve güçte olsaydı, ilişkilerimiz bugünkü durumda olmazdı. Bu yakınlaşma bölgedeki ülkeleri rahatsız eder mi? Mesela sizce İsrail rahatsız mı? Türkiye - Suriye ilişkilerini etkileyemeyeceği sürece Türkiyenin İsrail ilişkilerinden rahatsız değiliz. Bu ilişkiler elbette Türkiyenin Arap - İsrail çatışması, Filistin ve Irak sorunları karşısındaki tutumunu da etkilememelidir. Türkiye ilişkilerimizde dengenin ötesinde çok daha önemlisi bir durum söz konusu... O da karşılıklı büyük güven.. Türkiyenin İsraille olan ilişkilerinden rahatsız mısınız? İlişkilerde sorunlar yaşandığı dönemlerde aramızda bir bağlantı söz konusu değildi. Bağlantı kurmadığınız ve konuşamadığınız birisini tanıyamazsınız. Türkiye bizim için böyleydi. Geçmişte Türkiyenin tavrından kuşkulanmamıza rağmen, bu kuşkularımız şu anda giderilmiş durumda.. Bugün, geçmişe göre Türkiyeye daha fazla mı güveniyorsunuz? PKKnın Suriyede faaliyeti kalmadı Sizden farklı bakıyorum. Belki bakış açılarımız bir yerde çakışıyordur. İlişkilerin özünde karşılıklı çıkarların yanı sıra, kader ortaklığı da söz konusu. Örneğin Osmanlı döneminde ortak bir devletimiz vardı. Bir dönem Suriye ile Türkiye arasında yaşanan sorunları o dönemde yaşanan uluslararası ve bölgesel gelişmelerden ayrı tutamayız. Şimdi yapmaya çalıştığımız ilişkilerimizi doğal olan duruma geri getirmektir. İlişkiler bazılarının sandığının aksine alabildiğince geniş alanları kapsamaktadır. Elbette bu dönemde sorunlu iki alandan söz edebiliriz. Bu konularla ilgili bir takım saptamalar yapabiliriz. Örneğin PKK ile ilgili söyledikleriniz. Bakın 1987de Turgut Özal Şama önemli bir ziyarette bulunmuştu. Bu tarihten sonra Suriye sınırlarından Türkiyeye hiçbir şekilde PKKlı sızmadı. Türk yetkililer de bunu kabul eder. Suriyenin o sıralarda birçok parti ve örgütle ilişkisi vardı. Bunlar arasında PKK ve başka Kürt partiler de vardı. Şu anda ise PKKnın Suriyede hiç bir şekilde varlığı ve faaliyeti kesinlikle yoktur. Suriye, PKKnın Türk halkına veya başka bir halka karşı herhangi bir eylemine izin vermemiştir. Suriyede 80li yıllarda PKKdan çok daha kötü terör eylemleriyle karşı karşıya kalmıştık. Bu sırada aralarında bazı Arap ülkelerinin de bulunduğu birçok ülke bu terör eylemcilerini destekliyorlardı. Ekonomik ilişkilerimize gelince; henüz yolun başındayız ve zamana ihtiyacımız var. Ekonomik ilişkilerimiz gelişecek ve daha iyi olacak. Her iki ülke de birbirine kuşkulu gözle bakıyordu. PKK, su sorunları yaşandı. Şimdi sizce durum nasıl? Irakın geleceği geleceğimiz Elbette... Irakın parçalanmasına yol açacak herhangi bir eylem yalnız Irakı veya Türkiyeyi etkilemeyecektir. Bu komşu ülkeleri ve hatta onların ötesindeki ülkeleri de etkiler. Irakın kuzey ve güneyinde oluşabilecek ayrılıkçı bir girişimden endişe duyarız. Irakta bağımsız Kürt devletinin kurulması tartışmalarından Türkiye rahatsız. Suriye de Türkiye gibi rahatsız ve kaygılı mı? Bizim için kırmızı çizgidir. Bu çizgi bölgedeki tüm ülkeler için geçerli olmalıdır. Irakın geleceği büyük ölçüde bizim geleceğimizi ilgilendirmektedir. Karşısındasınız? Şu anda zaten bunu yapıyoruz. Irakın bütünlüğü olmadığı zaman ne bağımsızlıktan ne de işgalin sona erdirilmesinden söz edemeyiz. Ayrıca ne Irakın ne de ülkelerimizin istikrarından söz edebiliriz. Tabii Irakın parçalanmasından sonra bu ülkeler kalırsa.. Türkiye ile bu konuda işbirliğini artırmayı planlıyor musunuz? Harita sorunu çözülür Su sorununu belirleyecek faktörlerin başında uluslararası hukukun yanında insani ilişkiler gelmektedir. Fırat kenarında yaşayan bir Türk vatandaşına, Suriyeli kardeşinin susuzluk çekmesini isteyip istemediğini sorarsak Kesinlikle hayır diyecektir. Bu nedenle olayın insani yanını ve boyutunu önemsiyorum. Bana göre şu anda Suriyenin ne halk olarak ne de devlet olarak Türkiye ile bir su sorunu yoktur. Su konusunda son zamanlarda sanki bir ortayol bulundu. Türkiye 500 metreküp saniyedeki suyunu sürekli veriyor. Suriye memnun görünüyor. Bu sorun bugünün konusu değil. Neredeyse 60 yıldır gündemde. Su konusunda olduğu gibi bu konu da durduk yerde ortaya çıkmadı. İlişkiler geliştikçe ihtilaf konuları giderek azalacaktır. Bu durumda ülkelerimiz arasındaki sınırlara yaklaşımlarımız da sorun olmaktan çıkacaktır. Konuyu Türk dostlarla konuşmadığımız için çok fazla bir şey söylemek anlamsız. Bu sorunları ihmal ediyor veya görmemezlikten geliyoruz anlamına gelmemelidir. Mutlaka bu sorunu iki ülkenin çıkarlarını sağlayacak şekilde çözmeliyiz. Her iki ülke bu çözümden memnun kalmalıdır. Öyle sorunlar vardır ki daha fazla zamana ihtiyaç duyar ve hemen çözülmez. Ben tüm sorunlarımızın çözülebileceğinden umutluyum. Çünkü iyi niyet Türk yetkililerinde olduğu kadar bizlerde de vardır. Yani bugün Suriyenin su konusuna yaklaşımı bir yerde eski yaklaşımından farklı. Yaklaşımınızı öyle anlıyorum. Diğer sorun da haritalar konusu. Şimdi İskenderun burada mı oldu, şurada mı gibi haritalar var. "Bizim Türkiye ile toprak sorunumuz yoktur, bugünkü hali ile de biz bunu kabul ediyoruz" diyebilir misiniz? Gündemde bir sorun değil Elbette Türk topraklarının egemenliği temel bir konudur bizim için. Bu konuyu Türk yetkililerle konuşmuyoruz. Bu nedenle konuşmadan önce de bir çözümden söz edemem. Zamanla bir çözüm bulabileceğimizi söyleyebilirim. Ortada bir sorun gibi durmadığı için gündeme getirilmesine gerek görmüyoruz. İki ülke arasındaki harita sorunu? Sizin ABye girmeniz Suriyeye de yarar... Türkiyenin AB ile ilişkilerine çok olumlu bakıyorum. Görüşlerimi geçen yıl Şama gelen Güle anlatmıştım. Türkiyenin kalkınmasına ve gelişmesine katkıda bulunacak olan bu süreç elbette olumlu olarak Suriyeye de yansıyacaktır. Suriye ABye komşu olacaktır. Bu çok önemlidir çünkü ileride biz de ABnin ortakları olacağız. Müslüman ülke olan Türkiyenin ABye girmesinin özel bir anlamı olacaktır. Türkiye ABye üye olmak istiyor. Türkiyenin üyeliğini nasıl karşılarsınız?