Betül Topaklı / Milliyet.com.tr - Kış aylarının gelmesi ve havaların soğumasıyla birlikte pek çoğumuz sıcak suyla duş almaya başlıyoruz. Ancak bu durum başta geçici bir huzur verse de sonrasında çok büyük riskleri beraberinde getiriyor. Hem nüfusun artması hem doğal kaynakların azalması aynı zamanda çevrenin kirlenmesiyle birlikte doğal kaynaklarda patojen bulaşmaların meydana geldiğini söyleyen 'Diyabetli Diyetisyen' adlı Instagram sayfasında sağlığa dair çarpıcı bilgiler paylaşan Diyetisyen Ersin Özdemir, “Özellikle büyük şehirlerdeki musluk sularında dezenfekte amaçlı klor kullanılıyor. Sentetik formda ve çok fazla miktarda kullanılan klor da insan bedenine zarar verebiliyor.
Özellikle de sıcak suda daha da zararlı hale geliyor” dedi. Ersin Özdemir, bunun nedenini de şöyle açıkladı:
“Doğada her maddenin katı, sıvı ve gaz hali vardır. Klor da aynı şekildedir. Klorun da katı, gaz ve sıvı haline denk gelebiliyoruz. Özellikle 40 derece ve üstündeki duşlarla beraber klor, en zararlı hali olan gaz haline yani trichloretilen formuna dönüşüyor. Bu form da insan bedeninde sorunlara neden oluyor. Özellikle cildin üzerindeki kolesterol bariyerine zarar verebiliyor. Sonuç olarak da cilt kuruluğu, nemlenme problemi, egzama, sedef, saçlarda kepek oluşumu, saç dökülmelerinin hızlanması gibi durumlara yol açıyor. Aynı zamanda gaz formu; soluk borumuzdan, burun ve ağız içimizden rahatlıkla geçebildiği için de akciğerlere ulaşabiliyor. Bu bulaşmadan da kaynaklı olarak akciğer kanseri riskini artırabiliyor. Bunun yanında geçmeyen migrene, eklem ağrılarına, böbrek hastalıklarına da neden oluyor.”
KANSER RİSKİNİ ARTIRIYOR
Klorun kanser riskini artırdığına dair yapılan çalışmalar olduğuna dikkat çeken Diyetisyen Ersin Özdemir, “Amerikan Ulusal Bilim Akademisi’nin raporuna göre, 1986 yılında kanserden ölen 1000 hastanın 253’nün klordan kaynaklı olduğu bulundu. Yine Pittsburg Üniversitesi Toplum Sağlığı Bölümü Öğretim Üyesi Su Kimyası Uzmanı Prof. Dr. Julian Anderman’ın 5 yılı aşkın süredir yaptığı çalışmada, insan vücudunda kansere sebep olan klorun, içilen sudan ziyade duştaki sudan kaynaklandığını açıklıyor” bilgilerini paylaştı.
SADECE SUDA DEĞİL, PEK ÇOK ÜRÜNDE KLOR VAR
Çevremizdeki pek çok üründe klor olduğunu ancak en başta temizlik ürünlerinde bulunduğunu aktaran Diyetisyen Ersin Özdemir, “Özellikle çamaşır suyu klor açısından çok çok zengin. Çamaşır suları evde bulundurulmamalı. Bulunduruluyorsa bile sadece tuvalet temizliğinde kullanılmalı. Genel ev temizliğinde kullanılmamalı, mutfakta gıdalara yakın bölgelerde olmamalı. Yumuşatıcılar, temizlik ürünleri, özellikle yağ ve pas çözücüler ve deterjanlar da klor açısından oldukça zengin. Bazı şampuan, cilt nemlendiricisi, pudra, kişisel bakım ürünleri özellikle de kadınların sıkça kullandığı ojelerde de yine klor bulunuyor. Kuru temizlemelerde de klor kullanılıp kullanılmadığına dikkat edin. Doğal gıdalarda klor bulunmaz, bulunan da doğal klordur. Zaten doğal klora da ihtiyacımız var. Özellikle gazlı içeceklerde de klor oranı çok fazla” açıklamalarını yaptı.
“Klor oranı yüksek sular içildiğinde ağızda sert ve ağır tat bırakır. Boğazda yanma hissi yaratırken, klor kokusu burna gelir. Klor, başta iyot olmak üzere, magnezyum, sodyum, potasyum gibi bizim vücudumuz için çok önemli mineralleri öldürür. Özellikle klorun çok yoğun düzeyde alınması, bizim bedenimiz için faydalı iyotu bağlayacağı için tiroit ve bağışıklık sistemi hastalıklarına sebebiyet verebilir.”
‘KİRECİN KAYNAĞI KLOR DEĞİL’
Kirecin kaynağının klor olmadığını, kirecin bileşim olarak kalsiyum karbonat olarak geçtiğini anlatan Diyetisyen Ersin Özdemir, “Şöyle bir yanılgı var. İnsanlar suyu kaynattığı zaman tencere dibinde hiç klor olmadığını zannediyor. Ancak az miktarda da olsa klor barındırıyor. Bu nedenle kireçli çaydanlık ve tencerelerden de uzak durmak gerekiyor. Özellikle klor günümüz dünyasında insanları en çok tehdit eden elementler arasında yer alıyor. En temel kaynağımız suya da bulaştığı için hayatımızı sıkıntıya sokmaya devam ediyor. En son Rize’deki Olimpik Spor Merkezine çok fazla klor atılmasından dolayı 22 sporcumuz hastanelik oldu” dedi.
‘DUŞ BAŞLIĞINIZA KLOR FİLTRESİ TAKTIRIN’
Peki, sulardaki klor tehdidine karşı nasıl önlemler almalıyız? En iyi yöntemlerden birinin duş başlığına klor filtresi taktırmak olduğunu açıklayan Diyetisyen Ersin Özdemir, sözlerine şöyle devam etti: “Musluk sularınıza, klor gördüğü zaman sarı ya da turuncu renge dönüşen solüsyonlarla klor testi yaptırabilirsiniz. Bunun yanı sıra duş sıcaklığınızı sakın ama sakın 40 derecenin üzerine çıkarmayın. Suyun sıcaklığı 33-34 dereceleri geçmesin. Her zaman ılık duş almak daha sağlıklıdır. Hatta ılık duşun sonunda 1-2 dakika soğuk duş almak, hem mitokondrileri destekler hem de genel beden sağlığına iyi gelir. Bunun yanında klorlu suları mutlaka kaynatın. Ama kaynatırken de cam ve pencere açık olsun. Musluğunuza arıtma değil de alkali iyonize su cihazı taktırmaya gayret edin. Havuz kullanımını önermiyorum. Ancak kullanacaksanız da havuz pazartesi klorlanıyorsa, siz çarşamba günü havuz kullanın. Çünkü bu sırada klor etkisini azaltır.”