01.06.2022 - 09:57 | Son Güncellenme:
Preimplantasyon Genetik Tanı (PGT) anne ya da baba adayında bilinen bir kromozom bozukluğu (PGT-SR) ya da tek gen hastalığının (PGT-M) varlığında doğacak bebeğin bundan olumsuz etkilenmemesi için zorunlu olarak yapılan ve bilimsel olarak önerilen bir yöntemdir. Preimplantasyon Genetik Tarama ya da (PGT-A) ise - tüp bebek yöntemi ile elde edilen embriyoların belirli bir oranda kromozom anomalisi taşıdığı bilindiğinden- bu embriyoların anne rahmine transfer edilmeden önce kromozomal yapısını inceleyerek euploid denilen normal embriyoları belirlemek ve bunları transfer etmek esasına dayanır. Anne- babada bilinen bir gen hastalığı ya da sayısal veya yapısal kromozom anomalilerinin varlığında PGT-M ve PGT-SR işlemlerinin kesin olarak gerekli olduğu konusunda hiçbir tartışma yoktur. Ancak yaklaşık 20 yıldır kullanılan PGT-A yani kromozomları normal embriyoların seçilmesi konusu hala bilimsel olarak kabul edilmiş değildir ve bu konudaki tartışmalar sürmektedir.
Hastaların, tüp bebekte elde edilen embriyolarda kromozom anomalisi görülme oranı yüksektir, bu nedenle anomalili çocuk sahibi olma ya da düşük yapma riskiniz çok artmaktadır ve bunu önlemek için PGT-A yapılarak normal embriyoların seçilerek size transfer edilmesini ve böylece "sağlıklı bir çocuğa sahip olmayı istemez misiniz?" şeklinde yönlendirilmesi yanlış değilse bile bilimsel olarak tamamen doğru değildir, bu nedenle PGT-A önerilen tüm hastalara tüm gerçeklerinde açıklanması zorunludur;
PGT işlemi için 5. gün aşamasında gelişen ve blastokist denilen embriyonun trofektoderm hücrelerinden biyosi yapılması gerekir ve bunun için en azından birkaç embriyonun bu aşamaya ulaşması gerekir. 5. günde yapılan biyopsilerin genetik sonucu hemen çıkmadığı için normal olup olmadığı bilinmeyen tüm embriyoların dondurulup saklanması ve genetik sonuçları geldikten sonra ilerleyen haftalarda hasta yeniden dondurma-çözme siklusu için hazırlanarak normal embriyo varsa çözülüp transfer edilmesi gerekir. Oysa;
1-PGT yapmak üzere tüp bebek tedavisi başlanılan hastaların bir kısmında 5. gün –blastokist- aşamasına kadar gelişen embriyoları olmadığı için tedavi biyopsi bile yapılmadan iptal edilecektir. Özellikle euploid embriyo bulmak için yapılan PGT işleminden daha çok yarar görmesi beklenen ileri yaş gurubu ya da düşük over rezervi olan hastalarda daha az yumurta olması beklendiğinden, asıl yarar beklenen bu hastaların çoğunda tedavi başlamadan bitecektir. Daha çok yumurta alınan daha genç yaştaki hasta grubunda PGT sonuçları daha iyi olmakla birlikte bu grupta PGT yapılması çok anlam taşımamaktadır. Tedavini iptali durumunda bu aşamaya kadar kullanılan ilaçlar, hastanın tüm tedavi süreci ve invaziv girişimler ve yapılan masraflar boşa gidecektir.
2-Blasokist aşmasına ulaşabilen ve biyopsi yapılan embriyolar normal- anormal oldukları bilinmeden genetik sonucu gelene kadar dondurulacaklardır. Dondurma işlemi her bir embriyonun tek tek dondurulmasını zorunlu kıldığı için dondurma işleminin masrafları ayrıca artmaktadır. Genetik sonucu normal embriyo çıkmaması durumunda dondurma masrafları da eklenmiş olarak siklus iptal edilmiş olacaktır.
3- Biyopsi sonucu normal gelen embriyoların çözülerek canlılıklarını sürdürmeleri durumunda transfer edilmesi gereklidir. Trofektoderm biyopsisi ile embriyoların bir kısmının hasara uğradığı ve bu nedenle biyopsi sonucu hasara uğrayan normal euploid embriyoların implantasyon şansının düşebileceği ileri sürülmektedir. Ayrıca biyopsi yapıldığı için zona tabakası açılan embriyoların çözme aşamasında hasar görme olasılığı teorik olarak artmaktadır
4-Teknik olarak genetik inceleme sonrasında sonucu anormal gelen embriyolar gerçekte her zaman anormal değildir. Bunun en önemli nedeni embriyolardaki kromozomal mozaisizm’dir. Yani embriyolar bölünürken hem normal hem anormal kromozomları bir arada bulundurabilirler. Ayrıca embriyonun kendini tamir etme yeteneği ile anormal olan hücreleri plasentaya ilettiği ve gelişen bebeğin normal kromozom yapısı taşıyacağı ileri sürülmektedir. Bu durumda anormal denilerek atılan embriyoların aslında bir kısmı normal gebelik elde edilmesi mümkün olan normal embriyolardır. Son zamanlarda mozaik hatta anoploid olarak kabul edilen embriyoların transfer ile sağlık bebeklerin doğumuna ait bir çok rapor mevcuttur.
Tüm bu nedenlerle PGT-A günümüzde rutin olarak önerilen bir yöntem olmaktan hala uzaktır. Bu gerçeklerden yola çıkarak Avrupa İnsan Üreme Derneği olarak bilinen ESHRE’nin yayın organı olan “Human Reproduction” Dergisi’nde 2022 Mart ayında çıkan bir makalede Dr. Norbert Gleicher ve arkadaşları PGT’nin- tek gen hastalıkları ya da anne ve babadaki kromozom bozukluklarında kullanılmasının dışında- sadece normal embriyoları seçmek amacıyla kullanılmasının (PGT-A) sınırlandırılması için güçlü bir şekilde çağrıda bulunmuşlardır. Ancak eğer bu yöntem gelecekte uygulanmaya devam edecekse trofektoderm biyopsisi yerine blastokistin içinde bulunan sıvının aspire edilmesi ya da blastokistin içinde tutulduğu kültür ortamına geçen serbest DNA parçacıklarının incelendiği embriyoya zarar vermeyen yöntemlerin daha kusursuz hale getirilmesi çok önemlidir.