Lisedeyken bir arkadaşım bana demişti ki "hayatımda senin kadar ketum birini tanımadım. Hiç bi şeyini anlatmıyorsun! "
Oysa yanıldığı bir nokta vardı, hayır anlatıyordum ama herkese ve her şeyi değil!
O zamanlar daha 15-16 yaşlarındaydım ve herkese her şeyin anlatılamayacağını kendime göre yaşadığım bazı olaylarda bizzat deneyimleyerek öğrenmiştim. Zira anlattığınız kişi sizi buna öyle pişman edebiliyordu ki ; Kimi zaman sır olarak söylediğiniz şeyi başkalarından duyarak, kimi zamanda aldığınız tepki yada yüz ifadesi ile şoka uğrayarak, ya da size verdiği akılla hareket edip her şeyin daha da sarpa sardığını gördüğünüzde diyorsunuz ki nereden anlattım? Keşke hiç anlatmasaydım!
Ben size aman kimseye hiç bir şeyinizi söylemeyin içinizi şişirin demiyorum sadece kime, neyi ve ne kadarını anlatacağınıza dikkat edin yeter.
"Her zaman seni üzecek birileri olacaktır yapman gereken insanlara güvenmeye devam etmek kime iki defa güveneceğine daha fazla dikkat etmektir " der Gabriel Garcia Marguez.
Karşınızdaki anlattıklarınızı anlayamıyorsa ya da ikinize de bir katkı olamayacaksa söylediklerinizin ikinize de bi faydası yok!
Ayrıca hayatımızda yapacağımız en doğru şey olumsuz insanları hayatımızdan çıkarmak. Çünkü mutluluk gibi mutsuzlukta bulaşıcıdır ve farkında bile olmadan onlar gibi düşünmeye başlarsınız. Yaşam enerjinizi emerler! Çünkü onlar anlattığınız her şeyi olumsuz haliyle sever ve onların sizin bu ruh halinden çıkmanız için pozitif yönde bi gayreti olamaz. Aksine sizi daha da aşağıya çekerler.
Geçenlerde yeni tanıştığım birisi ile sohbet ederken bana eşiyle ilgili sorunlarını anlatmaya başladı. O anda şunu düşündüm ben şimdi bu insana "..yaaa demek sana böyle yaptı, çok haklısın ben olsam asla kabul edemezdim" tarzı bi şeyler söyleyecek olsam onun öfkesini körükleyerek daha da yükselmesine sebep olur ilişkilerine öldürücü bir darbe vururdum. Çünkü muhtemelen verilen o gazla haklılığını da bir başkasına tasdikletmiş olarak olayın çözümüne gitmek yerine hırslanmış bir şekilde tutumunu sürdürebilir ilişkileri daha da kötüye gidebilir. Kime anlattığınız işte bu yüzden çok önemli.
Kimileri bunu yani her şeyini anlatan insanları şeffaf ve içi dışı bir olmak olarak yorumlasa da ben yanlış kişilere anlatıldığında çok tehlikeli sonuçlar doğuracağına inanıyorum! Karşınızdakinin illa ki kötü niyetli olması gerekmiyor tamamen iyi niyetli olan biri de bilmediği bir konu hakkında yanlış yorumlar yapabilir.
Bir zamanlar yeşil tepelerin üzerinde bir münzevi yaşardı. Ruhu temiz yüreği apaktı.Ve karadaki tüm hayvanlar ve havadaki tüm kuşlar çifter çifter ona gelir o da onlarla konuşur sohbet ederdi.
Bir akşam sevgiden bahsederlerken bir leopar başını kaldırdı ve dedi ki; Bize sevgiden söz ediyorsunuz, söyleyin efendim sizin eşiniz nerede?
Münzevi dedi ki "benim eşim yok"
Hayvanlar arasında bir şaşkınlık vaveylası koptu. Aralarında fısıldamaya başladılar "kendi eşi bile yokken bize sevgiden nasıl söz edebilir ki?"
Nasreddin hocanın dediği gibi; Hani hoca damdan düşmüş de komşular etrafını sarmış yorumlar yapıyorlarmış. Hoca "durun bir dakika demiş.Benim halimi anlamak için damdan düşen biri gelsin!"
Başkasının yaşadığı bir sıkıntıyı bilmek mümkün değildir.
Herkes kendi yaşadığını bilir.
Efendim son olarak üç hükümdar der ki:
Bütün pişmanlıklarım söylediğim sözlerden oldu. Söylemediğimden hiç pişman olmadım.
İkincisi der ki: Söylemediğim sözlerin sahibiyim. Fakat söylediğim sözlerin esiriyim.
Üçüncüsü de: Bazı sözleri söylemeye gücüm yetti, fakat söylediğim sözleri geri almaya gücüm yetmedi!
Sevgiler, tüüüm kalbimden:)
Nur Demir