Evliliği bir sanata benzeten Selin Özkök Karacehennem mutlu evliliğin sırlarını anlatmış.
Baştan uyarayım Selin hanımın verdiği öneriler daha çok kadınlara yöneliktir. Sonra bana tepki yorumları yazmayın "Vay efendim neden hep ben yapıyormuşum" diye.. :)
"...Yuvayı dişi kuş yapar o yüzden akıllı bir kadın erkeği nasıl yöneteceğini bilmelidir" der Selin hanım. Bu arada kendisi Aile ve ilişki terapistidir.
Ona göre evliliğin 13 altın kuralı şöyle:
1-Daima neşeli bakımlı, pozitif görünün. Güzel kokun temiz olun, en baştan çıkarıcı kıyafetleri kocanız için giyin.
2-Münakaşalarda yapıcı, arabulucu, şahsiyetli olun fakat ısrarcı olmayın. Sakın aşağılamayın, erkeklik ve kazancı ile ilgili bir şey söylemeyin.
3-Yatak ayırmayı asla bir ceza olarak uygulamayın yapılacak en büyük hatadır!
4-Birbirinizle daima flört edin. Elinize geçen her fırsatı dokunarak, elele tutuşarak, bakışarak değerlendirin.
5-Münakaşalarda bir kaç dakika başka odaya geçin ve tartışmanın daha ileri gitmesini önleyin. Kızgınlık ve küfürlerinizi kendinize saklayın. İleride o tartışmadan yalnız bunları hatırlar.
6-Tenkitlerde önce iyi tarafları ön plana çıkarın. Sonra değişmesini istediğiniz konuları zarifçe dile getirin.
7-Açken, yorgunken, kızgınken arabada, yemek sofrasında başkalarının yanında münakaşa yaratabilecek konulara girmeyin.
8-Alttan alırken kendinizi ezilen taraf olarak görmeyin, Bir kaç gün sonra her şey yolundayken kırgınlığınızı yumuşak bir şekilde dile getirin. Bir daha olmamasını dileyin isteyin.
9-Romantik Atmosferler yaratın, çocuklar olmadan başbaşa kalmanın yollarını arayın.
10-İletişim evlilikte esastır. Aranızda halledemeyeceğiniz hiç bir şey olmamalı, ruhsal olarak aranızda bir parşomen kağıdını geçirtmeyecek kadar kenetlenmelisiniz.
11- Birbirini sevmeyen kişiler belki çocukları için dayanırlar. Ancak giden gençlikleri, huzurları ve sıhhatleridir. Panik ataklar, korkular, psikosomatik rahatsızlıklar, hep böyle evliliklerin bize sene içinde getirdikleridir.
12- İyi bir evlilik ortada ne kadar birleştiğimizdir. DNA ve yetiştirilme farklılıkları değişmez. Ancak hangi konularda eğilebiliyor, birbirimize ne kadar değebiliyorsak o kadar başarılı bir evliliğimiz var demektir.
13-Birlikte hareket ederek çocuğunuza karşı tek ses olun ve tek terbiye verin.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
Böyle diyor Selin hanım bilmiyorum ne kadar hak verdiniz:) Nacizane kendi yorumlarımı eklemek isterim..
Şimdi böyle söyleyince haliyle daha ilk maddeden takılıyor insan değil mi:) Bi kere daima bakımlı ve hoş görün deyince bu erkeğe karşı göstermek için değil hayata karşı duruşumuzun böyle olması gerektiğine inanıyorum ben.
Ayrıca ne kadar susamış olsa dahi hiç kimse bulanık bir nehirden bir damla içmek istemez..Yani siz istediğiniz kadar güzel-yakışıklı olun, becerikli, yetenekli olun, havalı olun, kültürlü olun vs. vs... Kapris ve bıdı bıdılarla, kötü bir huyla eşinizi kendinizden adım adım uzaklaştırıyorsunuz.
Geçenlerde TV de Psikolog Zafer Akıncı'nın şöyle bir yorumuna denk geldim.
"Durduk yerde kolay kolay hiç bir ilişki pat diye bitmez. Bir takım işaretler verir. Sorunlar fark edildiğinde iyileştirme yolunda ilk adımı herkesin karşı tarafın atmasını istediğine beklediğine dikkat çekti.
Bir şeyler yapmalısın dediğinizde ise ilk söylenen "neden ben"
Neden sen? Çünkü sen üzülüyorsun!
Bunu ben-sen olarak almadan ilişki için yatırım olarak düşünün. Diğeri belki de sorun olduğunun farkında bile değil. Ve siz ilişkiniz için bir şeyler yapıyorken kendinizi alttan alan taraf olarak kendinizden verdiğinizi düşünmeyin, siz huzurunuzu satın alıyorsunuz bu şekilde bakın.
Özellikle ilişkinin başlarında erkekler gibi beyni düz mantık çalışan bir cinsi, "nen var hayatım" dediğinde "hiiiiç!" diye bir karış suratla yanıtlayıp, sorunun ne olduğunu, neye kızdığınızı anlamasını beklerseniz inanın bana adamı yormaktan başka bir şeye yaramaz. Emin olun ona göre yaptığı hiç bir şey yoktur, her şey gayet normaldir:Siz şimdi durup dururken neye kızmışsınızdır!:)
(Belki ilerleyen yıllarda birbirini artık yeterince tanıyan çiftlerde durum daha anlaşılabilir kıvama gelir. Yaptığı bir hareketin söylediği şeyin neye mal olacağını neye kızıp neye kızmayacağını bilir az çok..)
Yapılan en büyük hatalardan diğeri değiştirebilirim düşüncesi ile ilişkiye başlanması..
Ben bunu değiştiririm diye çıkmayın yola.. Ben bunun bu huyuna katlanabilir miyim diye düşünün! Kimse değişmez sen yorulduğunla o bunaldığıyla kalır! Kendinizden başka hiç kimseyi değiştiremeyeceğinizi kabul etmelisiniz. Mutlaka zaman içerisinde bazı değişimler olacaktır. Ama zorlama, dayatma, baskı, eleştiri evliliğin yıkılmasına sebep olur.
Kadınların en büyük sitemi "benimle ilgilenmiyorsun?" Böyle diyerek ilgi alamazsınız. Bunun yerine birlikteyken sizinle hoş vakit geçirmesini, bunu kendiliğinden istemesini sağlayabilirsiniz ancak.
Bir diğer yapılan hata ilişkiye 3 .şahısların karıştırılması. Evlilik ya da ilişkiyle ilgili yaşadığınız herhangi bir problemi özellikle de aile ve akrabalarla paylaşmak büyük hatadır. Siz belki içinden çıkamadığınız durumla ilgili bir fikir almak istiyorsunuz ama unutmayın ki her ilişkinin dinamiği farklıdır. Ayrıca herkesin karakter yapısı, hayattan- eşinden beklentisi de farklıdır. Başkasının verdiği akıl sizin ilişkinizi içinden çıkılamaz bir duruma da sokabilirsiniz. Bana kalırsa eşini iyi tanımak ve buna göre davranmak daha önemli. Unutmayın: Sokma akılla sekiz adım gidilirmiş. Ayrıca siz iki dakika sonra belki bunu kendi içinizde unutacak ve halledeceksiniz ama anlattığınız taraf sizi hep öyle hatırlayacak. Eşinizi bir kere onların gözünde küçük düşürdükten sonra o insanlar onu hep öyle tanıyacak... Eğer illa ki bir danışma ihtiyacında iseniz bu konunun uzmanlarından destek almaya çalışın.
İtiraf etmeliyim ki 20 li yaşlarımla kıyaslayacak olursam kesinlikle bugünkü akılda değildim. O zamanlar daha çok duygularıyla tepki veren sonrasını düşünmeden adım atan biriydim.. Şu an daha çok anlık tepki vermeden önce, bir iki adım sonrasını da düşünmeye resme büyük bakmaya mantıkla hareket etmeye çalışıyorum. Kendimce edindiğim en büyük tecrübe de bu..
Daha önce birisi, "sürekli hesap kitap mı edeceğim böyle ilişki mi olur" diye buna benzer bir yazıma tepki vermişti. İsteyen böyle düşünebilir, ben öyle düşünmüyorum evliliğe katkısından dolayı gayet memnunum. Hepimizin ilişkide aradığı uyum ve huzur. Tabi her anlamda dört dörtlük bir uyum olmasını ve her şeyi karşıdan beklemek hata..Sonuçta birbirinden farklı kültürde yetişmiş, farklı zevklere beğenilere sahip iki insan aynı çatının altında. Elbette çatışılan noktalar çıkacak. Önemli olan ufak tefek çıkan pürüzleri yatağa girmeden, yarına taşımadan bugün zarafetle çözmek. Bilirsiniz çözülmeyen her şey arap saçına döner. Biriktirmeden, ufak ufak, zamanında ve doğru adımlarla müdahale etmelisiniz.
Son olarak işin enerjisel boyutundan da bahsedeyim. Joseph Murphy der ki; "eğer sürekli eşinize kin, öfke ve nefret beslerseniz zihinsel olarak boşanırsınız!!"
Bu da neydi şimdi, ne boşanması mı diyorsunuz o zaman şöyle açıklayım. Sürekli arkasından eşiniz hakkında yaptığınız eleştirileri siz duymuyor diye düşünseniz de ruhu bunu telepatik olarak algılıyor.
Ve onu sizin yanınıza gelmeden geriyorsunuz. Bu duyguları eşinize yansıtmaktan vazgeçin. Sonrada diyorsunuz neden bana böyle davranıyor. Sizin yansıttıklarınızdan başkası değil. Onun yerine sevgi huzur ve uyum yansıtın görün bilinçaltı tarafından alınan bu titreşimlerle nasıl güzelleşecek evliliğiniz!
Evlilik mutluluğu garantilemez. Sizin katkılarınız evliliğinizi güzelleştirir.
Sevgiler tüüüm kalbimden:)
Nur Demir