23.02.2022 - 17:02 | Son Güncellenme:
Kalça ekleminin; leğen kemiğinin üzerinde bulunan yuvarlak ve derin bir yuva ile top şeklindeki uyluk kemiğinin üst ucunun oluşturduğu bir eklem olduğunu belirten Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Gökhan Peker, kalça eklemi ve diz kireçlenmeleri hakkında uyarılarda bulundu.
Eklem kıkırdağına dikkat edilmeli
Kalça ekleminin etrafındaki kuvvetli bağlar ve adalelerle desteklendiğini dile getiren Op. Dr. Peker, “Kalça ekleminin yuvarlak yapısı, eklemin her yönde hareket etmesine izin verir. Eklem yüzleri diğer oynar eklemlerde olduğu gibi Hyalin kıkırdak dokusu ile örtülüdür. Bu kıkırdak doku oldukça kaygan ve pürüzsüz bir yapıda olup, eklem hareketlerinde büyük kolaylık sağlar. Eklem kıkırdağı büyük oranda eklem sıvısından beslenir. En olumsuz özelliği ise, kendisini yenileme ve tamir potansiyelinin çok az olmasıdır” şeklinde konuştu.
Kalça eklemi hareketleri sınırlanabilir
Eklemi yüzlerini örten kıkırdak dokusunun bazen bilinmeyen nedenlerle (primer koksartroz) bazen de başka hastalıklar veya anatomik bozukluklar (sekonder koksartroz) nedeniyle bozulduğunu vurgulayan Op. Dr. Peker, “Bu bozulma sonucu kıkırdak dokusu hem kalınlığını hem de fonksiyonunu kaybeder. Kıkırdaktaki bozulma önce çatlamalar ve liflenmeler şeklinde başlar. Eklem sıvısı bu çatlaklardan kıkırdağın altındaki kemik dokusuna geçerek kistler oluşturur. Kıkırdağın altındaki kemik kalınlaşarak sertleşir (skleroz). Zamanla eklemin çevresinde yeni kemik oluşumları meydana gelir (osteofit). Bu şekilde ekleme yansıyan yük vücut tarafından azaltılmaya çalışılmaktadır. Hastalık ilerledikçe kıkırdak iyice incelir, eklem aralığı daralır ve kalça eklemi hareketleri sınırlanır” açıklamasında bulundu.
Ağırılar gün geçtikçe artabilir
Başlangıçta kasıkta ve kalçanın yan tarafında hissedilen ağrının, ilerleyen dönemlerde şiddetini artırarak dizin iç tarafına da yayıldığının altını çizen Op. Dr. Peker “Önceleri uzun süreli yürüyüş veya ayakta kalma sonucu ortaya çıkan ağrı, hastalık ilerledikçe daha sık ve uzun süreli hissedilir. İstirahat esnasına dahi ağrı devam eder ve hareketlerle artar” dedi.
Travmalar sebep olabilir
Op. Dr. Peker, kalça eklemi kireçlenmesine neden olan bazı hastalıklarla ilgili şu bilgileri paylaştı:
“Doğumsal kalça çıkığı, kalça eklemindeki açısal bozukluklar, çocukluk çağında geçirilen kalça eklemi kıkırdağının bozulmasına neden olan Perthes hastalığı, bazı kan hastalıkları (orak hücreli anemi gibi), alkolizm, dalgıçlarda görülen vurgun hastalığı, travmalar, kalça eklemi kırık ve çıkıkları, uzun süreli ilaç kullanımı (özellikle kortizon içeren ilaçlar).”
Op. Dr. Peker, daha sık görülen primer koksartrozda ise nedenin bilinemediğini vurguladı.
Cerrahi yöntem tedaviler arasında
Başlangıç döneminde ağrı kesicilerin, kıkırdağı koruyan veya iyileşmesine etki edebilen destekleyici ilaçların, kilo kontrolü veya hasta kilolu ise zayıflamanın, iş ve günlük yaşamının yeniden düzenlenmesinin ağrının ve hastalığın ilerlemesini kontrol etmede faydalı olduğunun altını çizen Op. Dr. Peker, “İlerleyen dönemlerde hastaya bir baston veya koltuk değneği ile kalçasına gelen yükü azaltması önerilmektedir. Hastalığın ilerlediği dönemde kesin tedavi cerrahi yöntemlerle olmaktadır. Kalça eklemi kireçlenmesi veya kıkırdak dokusunun erimesinin tedavisinde, günümüzde en etkili ve yaygın yöntem kalça artroplasti ameliyatlarıdır. Bu yöntemde bozulmuş olan kalça eklemi tümden çıkarılarak yerine protez takılır. Bu yapay eklem hastanın özelliklerine ve hekimin tercihine göre seramik, polietilen ve metal parçalardan oluşur. Seramik protezler genç hastalarda daha sık uygulanır ve uzun ömürlüdürler” ifadelerini kullandı.
Gerekli durumlarda gençlerde de uygulanabilir
Kalça artroplasti ameliyatlarının genelde ileri yaşlarda yapıldığını ifade eden Op. Dr. Peker, “Ancak genç hastalarda protez ameliyatı yapılamayacağı anlamına gelmemektedir. Genç yaşta şiddetli kalça eklemi kireçlenmesi, kalça kırığı, avasküler nekroz gibi hastalıklarda da ameliyatlar büyük yarar sağlamaktadır. Ameliyat sonrası 1. gün hastalar genellikle ayağa kaldırılıp yürütülmektedir” dedi.
Diz kireçlenmesine eklem sıvısı azalabilir
Kalça eklemine benzer şekilde diz eklemi yüzlerini örten kıkırdak dokusu bozulduğunda dizde de kireçlenmenin başlayabileceğini belirten Op. Dr. Peker, “Bu bozulma sonucu diz eklemi hem kalınlığını hem de fonksiyonunu kaybeder. Eklem sıvısı azalır. Hastalık ilerledikçe kıkırdak iyice incelir, eklem aralığı daralır ve diz eklemi hareketleri sınırlanır. Dizi katlamada ağrı ve zorlanma başlar. Yürürken dizden ses gelir ve gece de uykudan uyandıracak şekilde ağrı yapabilir.
Başlangıçta kilo kontrolü ve ağrı kesiciler faydalı olabilir
Başlangıç döneminde ağrı kesiciler, kilo kontrolü, iş ve günlük yaşamın yeniden düzenlenmesi ağrının ve hastalığın ilerlemesini kontrol etmede faydalı olmaktadır. İlerleyen dönemlerde bir koltuk değneği ile dize gelen yükün azaltılması önerilmektedir. Diz içi ekleme iğne tedavileri uygulanabilir. Tüm bu yöntemlerle iyileşme olmayan hastalara ise diz protezi ameliyatı önerilir” diye konuştu.
Diz protezi uygulanabilir
Op. Dr. Peker, diz kireçlenmesinde protez tedavi yöntemleri ile ilgili şunları söyledi:
“Diz protezi diz ekleminde kireçlenmeleri olan, diz ağrıları nedeniyle yol yürüme, merdiven çıkma, namaz kılma gibi günlük aktivitelerini yapmada zorluk yaşayan hastalarda uygulanan tedavi yöntemlerinden biridir. Kireçlenme nedeniyle ileri derecede kıkırdak aşınması olan hastalarda istirahat, ilaç, fizik tedavi, kilo verme, baston kullanma ve diz eklemi içine iğne enjeksiyonları gibi tedavi yöntemlerinden sonuç alınamayan hastalarda diz protezi uygulaması kaçınılmaz hale gelir. Genellikle ileri yaşlarda uygulanmakla birlikte romatoid artrit, osteonekroz, septik artrit gibi hastalıklar nedeniyle erken yaşlarda ileri derecede eklem harabiyeti olan kişilere de uygulanabilir.”
Operasyon ortalama 1-1.5 saat sürebilir
Diz protezinin diz eklemini oluşturan kemiklerin diz eklemine bakan aşınmış ve harap olmuş yüzeylerinin çıkarılarak, yerine protezin parçalarının yerleştirilmesi yöntemi olduğunu söyleyen Op. Dr. Peker, “Ameliyat genellikle belden iğne uygulanması şeklinde yapılan spinal-epidural anestezi veya genel anestezi yöntemleri ile yapılır. İşlem ortalama 1-1.5 saat kadar sürer. Ameliyattan sonra hasta servis yatağına alınır. Ertesi gün pansumanı değiştirilir ve hasta yürütülür. Epidural anestezi sayesinde ilk yürüme işlemi genellikle ağrısızdır. Ortalama 3-4 gün hastanede kalan hasta genel durumuna göre taburcu edilir. Her üç günde bir defa olmak üzere pansumana yaklaşık 2 hafta devam edilir. Hasta bu dönemin sonunda rahat bir şekilde yürüyebilir, merdiven inip çıkabilir ve ağrı hissetmez. Uygun yaşam tarzı, gelişen modern tasarımlar ve uygun cerrahi teknik ile günümüzde protezlerin ömrü uzamıştır” diyerek sözlerini noktaladı.