‘Hanımağa gibi hanımağayım’‘Sert erkeklerin’ kol gezdiği İstanbul gece hayatının dilini en iyi anlayan isimlerden Türkân Şerbetçi, Çakıl Gazinosu’nun neonlarını cuma akşamı bir kez daha yakıyor...BULUŞMALAR / AHMET TULGARürkân Şerbetçi, eğlence hayatının namlı patronlarından Yaşar Şerbetçi ile 13 yaşında evlenmiş. 14 yaşında kucağında bebeği ile kocasının yanında şiddetli bir iş hayatına başlamış. 1988’de kocasını bir kalp hastalığı sonucu kaybeden Türkân Hanım’a bu sert sektörde ayakta kalabildiği için "Hanımağa" ya da "Ana" diye hitap ediliyor.
Bu cuma Sarayburnu’nda İstanbul gece hayatının efsane merkezlerinden Çakıl Gazinosu’nu yeniden açacak olan Şerbetçi, en
son kocasıyla gittiği doğum yeri Diyarbakır’a bir daha adımını atmamış.
Gece hayatındaki rekabet sert bir rekabettir. İnsanlar gergindir. Siz bir kadın olarak bu sert çevrelerde ezilmiyor musunuz?
Tamam, gazino hayatında kıran kırana bir rekabet söz konusu da, ben böyle savaş gibi bir rekabet değil, barışçı bir rekabet olsun istiyorum. Ayrıca şunu da söyleyeyim, ben ezilmem.
‘Bence ezilen erkek de çok’Daha önce gazinonuzda Mahsun Kırmızıgül sahnedeyken silahlar patlamıştı. Sizin kadın kimliğiniz bile bu ortama bir yumuşama getiremez mi?
Biz elimizden geldiğince silahlı külahlı tiplere fırsat vermeyiz. Sadece gazinolarda şiddet, gerilim yok ki. Kavga isteyenler her yerde insanın karşısına çıkabiliyor. Yeri geliyor oturduğu apartmanda da insanın karşısına bu tür insanlar çıkabiliyor. Sokakta yürürken, lokantada kafede otururken de. Ama biz o tür insanları etkisiz hale getirip güzel bir şekilde dışarıya çıkarmayı biliriz.
Hemen anlar mısınız mekânınıza giren birinin olay çıkaracağını?
Daha kapıdan girerken. Girerken sakindir böyle, ama içki şişede durduğu gibi durmaz, kimin içince olay çıkaracağını anlarım. Bazıları daha alkol almadan hal ve tavrıyla belli ediyor. Hemen onu takibe alırız, güzel bir şekilde, öyle harala gürele değil, oturan insanlar farkına bile varmadan, dışarı çıkarılır, arabasına bindirilip gönderilir.
"Henüz gerçekleşmemiş" yani dünya hukuk literatüründeki adıyla "yakın tehlike"ye de müdahale ediyorsunuz demek.
Evet amaç o. Hiçbir insan mekânında böyle olaylar olsun istemez. Ben daha önce de Çakıl Gazinosu’nda silahları daha patlamadan etkisiz hale getirmeyi bilirdim.
Sizden korkar mı insanlar?
Tabii ki taviz vermem. Ama buraya kaliteli insanlar geliyor, politikacı, iş adamı, sanatçı, halktan insanlar. Korkutucu olmak olmaz.
Kadın şarkıcılar hep ezilirler, taciz edilirler gazinolarda. İstek şarkıları, çicek içinde kulise gönderilen pırlantalar. Siz bir kadın olarak bu tür tacizlerin olmamasına özel bir dikkat gösteriyor musunuz?
Bizim mekânımızda ne kadın sanatçımız ezilir ne de biz kendimizi ezdiririz. Benim mekânımda çalışan insanların sorumluluğu bana aittir. Ben onları ezdirmem. Sonra ezilen erkek de olabilir. Öyle erkekler oluyor ki, iş hayatındalar ama pısırıklar, eziliyorlar.
Kaç senedir iş hayatındasınız?
13 yaşımdan beri.
Kocanız hayattayken de çalışıyordunuz!
Evet.
Kocanızı kaybettiğinizde kendinizi güçsüz hissettiniz mi?
Güçsüz hissetmedim. Onu göremediğim için, özlediğim için mutsuzdum. "Keşke o hayatta olsaydı da yine bütün işler benim üstümde olsaydı" derdim.
‘Söylenenleri dinlemedik’ Erkek değerleriyle yeniden üretilen bir yaşam sürdüren kocanız hemen kabul etti mi sizin iş hayatına girmenizi?
O bendeki hazzı, işten aldığım hazzı, özgürlük duygusunu fark etti. Bir de bana olan sevgisi çok ağır basıyordu. Bu yüzden diğer erkekler gibi beni arka plana itmedi. "Ben varsam, sen de varsın" dedi.
Peki, çevreniz sizi eleştirmedi mi?
Bize açıkça söylenmese bile duyuyorduk. Eşim ise "Biz kimsenin lafıyla kalkıp oturacak insan değiliz. Onlar bize uyacak, biz değil" diyordu. Benim için "Kocasının çantasıdır" derler, eşim bundan zevk duyardı.
Çok büyük bir aşk mıydı sizinki?
Evet. 13’ümde evlenip 14’ümde anne oldum. Aramızdaki 12 yaş farkı görmezdik.
Hayatınıza başka erkek girmedi. Neden?
Ben eşimi 27 yaşımda kaybettim. 27’sinde insanlar evleniyor. Ben özgürüm. Bugün istesem hayatıma birini sokabilirim. Ben hep eşim bir yere gitti, dönecek gözüyle baktım. Ama yıllar neler gösterir, bilemiyorum.
Çocuklarınız ne yapıyor?
Oğlum benimle çalışıyor. Liseden sonra okumadı. Kızlarım Amerika’da Uluslararası İşletme okuyorlardı. Büyüğü bitirdi. 11 Eylül’den sonra onları buraya çağırdım artık. Küçüğü artık burada devam edecek.
O daha maço!.. Kabadayılara "baba", size de "ana", "hanımağa" diye hitap ediliyor değil mi?
Ama ben farklı "baba", "ana" türünden değil de, çocuklarına da, etrafına da annelik duyguları besleyen bir iş kadını olduğum için bana "hanımağa" ya da "ana" dediler. Ama bu hanımağalık kolay elde edilmiyor, çok hanımağalar türedi ama öyle hanımağalıktansa ben o tür hanımağa olmak istemiyorum. Belli belirsiz hanımağa olmak istemiyorum.
Etrafınızdaki maçolar sizden emir aldıkları için bozulmuyor mu?
Bozulmuyorlar, çünkü ben daha maçoyum. Ben onlardan daha maçoyum.
‘Assolist dediğin Türk Sanat Müziği söyler’ Maksim’le Çakıl arasında bir Urfa - Diyarbakır rekabeti başlayacağı söyleniyor. İki gazinonun kadrosunda da ağırlık kadınlarda olmasına rağmen, kadrolardaki iki Güneydoğu’lu erkeğin doğum yerlerinin bu tür bir savaşa yol açacağı söyleniyor.
Hayır, bu kesinlikle olamaz. Sonuçta sanatçılar arasında bir tatlı rekabet olabilir. Ama bunu memleketçiliğe dönüştürmemek lazım. Burası savaş meydanı mı? Burası bir
ekmek kapısı. Her iki gazinoda da garsonu da ekmek yiyor, mutfaktaki personeli de. Bırakalım, gazinolar açılsın, insanlar harala gürele müzik dinlemekten yoruldu, biraz sanat müziği dinlesinler.
Mesela Maksim’de cazibe merkezi, asıl işi yapan İbrahim Tatlıses olmasına rağmen assolist yine de sanat müziğini söyleyen hanım oluyor. Neden sanat müziği her zaman öncelikli gazinolarda?
Sanat müziği öz müziğimiz çünkü. Halk müziği de, pop müziği de böyle tabii. Ama assolistin sanat müziği söylemesi gelenektir. Kimse değiştiremez.
Evet Ajda Pekkan bir gazinoda assolist olarak çıkmış ama başaramamıştı.
Bu böyle gelmiş böyle gidiyor. Öyle başlamış bir kere.
Şimdi Maksim’in kadrosundaki şarkıcılarla sizin kadronuzdakiler birbirlerine laf atmaya başladı. Geçenlerde Maksim’den Hande Yener’le Çakıl’dan İzzet Yıldızhan tartıştı. Daha önceden zaten Asena ile Sibel Barış kavgalıydı. Siz de şimdi Maksim’deki Asena’nın karşısına sanki özellikle Sibel Barış’ı çıkarıyorsunuz.
Hande heyecandan yapmıştır. Sibel Barış yerine de Tanyeli de olabilirdi ama Sibel oldu.
YAŞAM