14.01.2021 - 11:04 | Son Güncellenme:
DHA
Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınından korunmak isteyenler, virüse karşı bağışıklık sistemini güçlendirici özelliği ile Karadeniz'de üretilen ballara yoğun talep gösteriyor.
Deli bal ile ilgili deneysel ve birçok klinik çalışmaları bulunan Prof.Dr. Süleyman Türedi, kendine özgü bir balın kullanımının milattan önce 400'lü yıllara dayandığını söyledi.
Prof.Dr. Türedi, "Karadeniz Bölgesi hem ülkemiz için hem de dünya için çok önemli bir bal üretim merkezi. Çok kaliteli ballar var; başta Anzer olmak üzere bal, bölgemizde çok değerli bir ürün.
Üstüne basarak söylememiz lazım ki Doğu Karadeniz'de veya Karadeniz Bölgesi'nde üretilen bütün ballar zehirli değil ve bütün ballar deli bal değildir. Deli bal dediğimiz bal özellikli bir bal; kendine özgü bir bal, içinde bulundurmuş olduğu bazı kimyasal bileşiklerden dolayı çeşitli bitki özlerinden elde edilen kimyasal bazı bileşiklerden dolayı bu ismi almış" dedi.
Deli balın ölçüsüz kullanımının insanların ölümüne kadar götüren zehirlenmelere yol açabildiğine dikkat çeken Prof.Dr. Türedi, "Bu çiçeklerden elde edilen ballar, grayanotoksin içerdikleri için bunlar deli bal olarak adlandırılıyor. Karadeniz Bölgesi'nde her bal grayanotoksin miktarına göre değişir. Dolayısıyla her bal deli bal olarak isimlendirilmez.
Çok düşük miktarda olduğunda gerçekten olumlu etkiler de görülebilir ama yüksek miktarlarda olduğunda hayatı tehdit edecek kadar sıkıntıya yol açabilir. Karadeniz Bölgesi'ndeki ballar genel olarak en kaliteli ballarsa da deli bal konusunda dikkatli olunması lazım.
Çünkü hayatı tehdit eden, insanların ölümüne kadar yol açabilen zehirlenmelere yol açabiliyor. Fazla tüketilmesi durumunda, özellikle kalpte yavaşlama ve tansiyonda düşmeye yol açıyor.
Alınan miktara göre değişkenlik göstermekle beraber kalbin durması, insanın hayatını kaybetmesine kadar götürebiliyor. Erken dönemde tedavi edilirse nispeten kolay sayılabilir ama bazen ilaç tedavisine yanıt vermeyen hatta kalbe pil takmaya kadar gidebilecek daha komplike tedavilere gerek duyulabiliyor" diye konuştu.
Deli bal tüketiminde dikkatli olunmasını gerektiğini vurgulayan Prof.Dr. Türedi, "Yerel halk deli balı biliyor, tanıyor. Daha koyu daha böyle acımsı tatlı, boğazı yakan, kestane balı kıvamında formu var.
Arıcılar satarken deli bal şeklinde satarlar. Piyasada bulma ihtimaliniz var. Kullanıcılar da bunu bilir yani normal bir bal gibi böyle ekmeğin üzerine sürüp kaşık kaşık günlük tüketilebilecek falan bir şey değil.
Günlük b1 çay kaşığı bile alınması insanda bu hayatı tehlikelerinin oluşmasına yol açabilir. Alternatif tıpta kullanıyor, bağışıklığı artırma yönünde, cinsel güç artırıcı olarak kullanılabiliyor, ağrı kesici tansiyon düşürücü falan birçok böyle farklı kullanım alanları söz konusu. Ancak aslında her şeyin fazlası bir zehir. Tabii ki tedbirli olunması gerekir" şeklinde konuştu.
'Deli bal' tüketilmesinde riskler bulunduğuna da işaret eden Prof.Dr. Türedi, "Elbette ki bazı olumlu etkilerini gördükleri için tüketiliyor. Bu balın satışına yönelik kısıtlamaların getirdiği olumlu sonuçlar oldu. Konuyla ilgili arkadaşlarımızla deneysel çalışmalar yaptık. Belirli dozlarda bunların olumlu, gerçekten etkilerinin olduğu da görüldü. Bu bal, bir nevi ilaç, bir nevi zehir. Burada denge ve ölçü önemli.
İlaç olarak kullanırken aynı zamanda büyük bir riski de göz önüne almış oluyoruz. En önemli tavsiye şu: Deli bal olmasına gerek yok, bölgedeki kullanıma uygun üretilen tüm ballar aslında uygun kullanıldığında bir şifa. Kanser hastalığı tedavisinde olumlu etkileri olduğu yönde net bilgiler var. Deli bal tüketilmesinde riskler var bence bundan kaçınmakta fayda var" ifadelerini kullandı.
Bölgede arıcılık yapan Osman Çakır ise şifa kaynağı olarak nitelendirdiği deli balın bilinçli tüketilmesi gerektiğini söyleyerek, "Müşterilerim geldiğinde bu baldan tatmamışsa, kendilerine uyarılarda bulunuyoruz. Eğer tansiyon hastası değilse en fazla 1 tatlı kaşığı olarak tüketilmesi yönünde uyarıyoruz.
Çok fazla tüketildiğinde bu nabız ve tansiyon düşüklüğüne neden olup insanları hastanelik edebilir. Soğuk algınlığı başta olmak üzere pek çok hastalığa şifa kaynağıdır. Bu bal, kahvaltılık bir bal değildir, bu şifa içindir. Cüzi kullanımda fayda sağlar. Fazlası da zarara dönüşebilir" diye konuştu.
Deli bal, arıların beyaz ormangülü ve Kafkas ormangülü çiçeklerinden elde ettiği, halk arasında 'bal tutması' denilen olaya (deli bal zehirlemesi) sebep olan arı ürünü. Halk arasında 'tutan bal' da denilir. Ormangülleri türleri, Türkiye'de Karadeniz ikliminin görüldüğü deniz seviyesinde 3 bin metre yüksekliğe kadar olan bölgelerde yetişir.
Deniz seviyesinde mayıs ayında açan çiçekler yüksek alanlarda yaz süresince açıktır. Dalı, yaprakları, çiçekleri de zehirli olan bitkiye halk arasında kuzu katili, dana katili de denilmektedir. Deli balı alışkın olmayan kişilerin az miktarda tüketmeleri bile sağlık sorunları oluşmasına neden olmaktadır. Avrupa'da doktor gözetiminde tansiyon düşürücü olarak kullanılmaktadır.
Acı balın içinde yer alan grayanotoksin maddesi zehirlenmeye neden olmaktadır. Belirtileri şunlar: Kalp ritmi bozukluğu, boğazda yanma, deride ve gözde kızarma, bulantı, kusma, ağız ve burunda kaşınma, tükürükte artış, bulanık görme veya geçici körlük, baş ağrısı ve dönmesi, ishal, tansiyon düşüklüğü, bilinç kaybı. 1 kaşık bal tüketilmesiyle genellikle 1-1,5 saat içinde etkiler görülmeye başlar.