26.03.2024 - 13:02 | Son Güncellenme:
Özlem YURTÇU KARABULUT - Özkan ÖZGER / DHA
Yeşilçam'ın usta sanatçılarından Kadir İnanır, geçtiğimiz pazar günü sabah saatlerinde evinde rahatsızlanarak hayat arkadaşı Jülide Kural'ın hiç vakit kaybetmeden 112'yi araması sonucu ambulansla Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. İnanır'ın şikayetlerinin inme tablosuyla uyumlu olması nedeniyle, 112 ekibi sanatçıyı evine en yakın 'inme merkezi' olan Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürdü.
Ambulans henüz yoldayken hastanenin acil servisi ve inme merkezi ekibi durumu hakkında bilgilendirildi ve ekip, hafta sonu olmasına rağmen hızla organize olarak hastanede hazır bekledi. İstanbul'da 20'si kamu hastanelerinde olmak üzere toplam 32 inme merkezi olduğunu belirten ve bu hastalara hızla müdahale edilmesinin hayati önem taşıdığını kaydeden Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Necdet Sağlam ve sanatçının tedavisini başarıyla gerçekleştiren ekipten Radyoloji Uzmanı Dr. Mustafa Demir ile Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Nevin Pazarcı, önemli açıklamalarda bulundu.
Radyoloji Kliniği'nden Uzm. Dr. Mustafa Demir de inmede ilk 4-6 saatin başarılı bir tedavi açısından kritik olduğuna işaret ederek, “Bu süreyi bazen 8 saate de uzatabiliyoruz ama süre ne kadar uzarsa, hastanın tedaviden fayda görme ihtimali o kadar düşüyor" dedi. Dr. Demir, İnanır'ın evde şikayetleri başladıktan yaklaşık 1 saat sonra 112'ye haber verilmesiyle hastaneye getirildiğini ve ambulansla hastanede tetkiklerinin yapılıp girişimsel radyoloji ekibinin tedaviye başlamasının yaklaşık 20 dakika sürdüğünü, evde şikayetlerinin başlamasından itibaren toplamda 1,5-2 saat sonra tedavisinin tamamlandığını vurgulayarak şu bilgileri verdi:
“Bazı hastalarımız ambulansa geç haber veriyor. Bu da başarı şansını düşürüyor veya işlem başarılı olsa da sonrasında meydana gelebilecek komplikasyon riski yükseliyor. Buradaki en kritik nokta, hastanın hızlıca inme merkezine getirilmesi. Burada önce acil hekimi tabloya karar verir, ardından radyoloji tanısını gerçekleştirir (MR ve tomografileri çekilir), sonra girişimsel radyoloji ekibi olarak biz hastanın tedavi durumuna göre devreye gireriz ve hızlı şekilde hastayı anjiyoya alırız.
Kapalı bir şekilde anjiyo eşliğinde tıkalı beyin damarını bulup bazen kateter ile bazen de stent dediğimiz cihazlarla pıhtıyı dışarı alırız. Tıkalı damarı açarak hastayı tedavi ederiz. Tüm inme merkezleri 112 ile koordineli çalışır. 112 de o anda en yakın ve en müsait yerle irtibatlı şekilde hastayı nakleder. 112 gelmeden önce de hastanedeki ekiplerin hastadan mutlaka haberi olur, hasta getirildiği an tüm ekip toplanıp dakikalar içinde tüm müdahale tamamlanır."
Nöroloji Kliniği Eğitim Sorumlusu Doç. Dr. Nevin Pazarcı ise sadece tek taraflı güç kaybının inme belirtisi olarak algılanmaması gerektiğini söyleyerek önemli uyarılarda bulundu:
“İnme, klinik bir tablo. Bu klinik tabloya yol açan şeyse ya beyin damarlarındaki bir embolinin yani pıhtının yol açtığı tıkanma sonucu oluşan, beynin kanlanmasının bozulması ya da bazen kanama ile ortaya çıkabilen bir durum. Bilinç değişikliği, bir tarafta güçsüzlük, uyuşukluk, bazen nöbetlerle birlikte de bize gelebiliyor hastalar. Konuşma bozukluğu, anlama bozukluğu, görmenin ani olarak tek taraflı kaybolması şeklinde ortaya çıkabiliyor belirtiler. Çok çeşitli semptomları olduğu için ve hastalarımız da bazen sadece tek taraflı güçsüzlük durumunu inme olarak kabul edip diğer semptomları gözden kaçırabiliyor ve hastaneye gidişler gecikebiliyor.
İlk 6 saat bizim için çok değerli. Bu 6 saatin de özellikle ilk 3 saati. Çünkü ne kadar erken müdahale edersek o kadar fazla dokuyu yeniden kanlandırıp kurtarabilme şansımız oluyor. Zaman geçtikçe hem bu kurtarma işlemi bu kadar garantili bir şekilde ortaya çıkmayabiliyor hem de gecikmeden kaynaklı birtakım komplikasyonları daha sık görebiliyoruz. İnmeye akut dönemde müdahalenin yapılabilmesi için hastanın böyle bir merkeze götürülmesi çok önemli. Bunun için de mutlaka 112'den destek almak gerekiyor. Kendi başımıza çıktığımızda, hangi hastanede inme merkezi olup olmadığını bilemeyebiliriz. Ancak 112 merkezleri hastanelerin acilleriyle daha hasta yoldayken iletişime geçtiği için zaman kaybı önleniyor."
Doç. Dr. Pazarcı, inme şüphesinde yapılan en büyük hatanın hastaya evde müdahale edilmeye çalışılması veya geçmesinin beklenmesi olduğunu belirterek sözlerini şöyle noktaladı: “Hastada birtakım şikayetler ortaya çıkıyor ve geçer diye bekleniyor. 'Düşündük, getirmedik' diyenler oluyor. Düşündük dedikleri zaman içerisinde hasta, müdahale edilebilecek zamanı kaçırmış oluyor.
İkincisi de inmeyi durdurmak için hastanın soğuk suya tutulması ya da açık havaya çıkartılması, bir şeyler yedirilmeye çalışması gibi olayı daha da kötüleştirecek ya da hiçbir faydası olmayacak müdahaleler yapılması. Yapılacak en doğru şey, hastanın hava yolunu güvenceye alıp rahat nefes almasını sağlamak ve hemen 112'ye haber verip en yakın inme merkezine götürülmesini sağlamak.
Bazen pıhtı kendiliğinden dağılabiliyor. O dağılma dönemi içerisinde zaten geçecek olan tablolar, vatandaşlarımız tarafından 'Soğuk suya tuttuk geçti' şeklinde algılanıyor. Oysa bu zaman zarfında tedavi süresini çok geçirmiş olarak hastalar bize ulaşmış oluyor."
Prof. Dr. Necdet Sağlam, Sağlık Bakanlığı'nın 2019'da belirlediği yönerge ile belli kriterleri sağlayan hastanelerde inme merkezlerinin oluşturulduğunu belirterek, “Biz, Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak bir inme merkeziyiz. İnme merkezinin standartlarını Sağlık Bakanlığı'mız 2019 yılında bir yönergeyle belirledi. 7 gün 24 saat hizmet verme üzerine kurulu bir sistem var. İstanbul'da bu şekilde yaklaşık 32 merkez var. Bunun 20'si kamu hastanelerinde. Bu bir koordinasyon işi. Koordinasyonda 112 ekipleri, acil tıp servisi, nöroloji kliniği, radyoloji ve beyin cerrahi branşları ile anestezi ekipleri de yer alıyor" dedi.