09.05.2020 - 16:03 | Son Güncellenme:
Göz Hastalıkları ve Sağlığı Uzmanı Dr.Öğr. Üyesi Sezer Hacıağaoğlu alerjik konjonktivitlere ilişkin "Yaz mevsiminin habercisi bahar ayları, doğanın bizlere sunduğu güzelliklerin yanında ne yazık ki birtakım sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor. Bahar aylarında uygun nem ve sıcaklıkla artan çayır ve tahıl polenleri, başta alerjik konjonktivit olmak üzere birçok alerjik hastalığın artışına sebep oluyor” dedi.
Alerjik konjonktivitin, gözün en dış kısmını ve göz kapaklarının içini saran konjonktiva tabakasında alerjik etmenlere bağlı gelişen aşırı duyarlılık olduğunu belirten Dr. Hacıağaoğlu, nedenlerini şu şekilde açıkladı:
“Alerjenler tipik olarak havayla taşınır. Alerjen gözümüzün en dışında bulunan gözyaşı film tabakasına girer ve dakikalar içinde konjonktivada bulunan mast hücrelerini harekete geçirir. Gözlerde sulanma, kaşıntı, kızarıklık, göz kapaklarında şişlik görülebilir”
Hacıağaoğlu, alerjik konjonktivitin beş farklı alt tipi içerdiğini ifade ederek şöyle devam etti: “Mevsimsel alerjik konjonktivit; olguların yaklaşık yarısını oluşturan alerjik konjonktivitin en sık formudur. Hastalarda şiddetli kaşıntı en belirgin semptomdur ayrıca ışık hassasiyeti, berrak sulu akıntı, gözaltında mor renkli halkalar görülebilir.
Bu hastalarda alerjik rinit, astım gibi diğer atopik hastalıklar da duruma eşlik edebilir. Ataklar genelde daha kısa sürelidir. Alerjen maruziyetinin önlenmesi için dışarıda koruyucu gözlükler kullanılabilir.
Pereniyal alerjik konjonktivit ise mevsimsel özellik göstermeyen, şikayetlerin yıl boyunca devam ettiği alerjik konjonktivit tipidir. Mevsimsel tipten daha hafif seyirlidir. Nedenleri arasında polenler yerine akarlar, ev tozu, hayvan tüyleri gibi daha çok organik sebepler bulunur."
Dr. Hacıağaoğlu, şunları söyledi: "Vernal keratokonjonktivit de genellikle mevsimsel olarak tekrarlayan, kornea ve konjonktivanın birlikte etkilendiği daha ciddi bir tablodur. Özellikle atopi ve astım zemini olan erkek çocuklarında daha sık görülür. Daha yoğun bir akıntı ile birlikte ışık hassasiyeti daha şiddetli olabilmektedir. Tedavi edilmezse görmeyi olumsuz etkileyebilir.
Atopik keratokonjonktivit ise özellikle atopik dermatit öyküsüne sahip yaşlı hastalarda gelişebilen alerjik konjonktivit formudur. Bulguları arasında sabahları göz kapaklarının yapışmasına sebep olabilecek kadar yoğun akıntı ve çapaklanma görülebilir. Bu belirtiler yıl boyunca ortaya çıkar. Tedavi edilmediği takdirde kornea yüzeyinde ülsere neden olabilir.
Dev papiller konjonktivit; sıklıkla kontakt lens kullanıcılarında görülen alerji tipidir. Hastalar uzun süreli kontakt lens taktıklarında rahatsızlık duyabilir. Özellikle üst göz kapağı altında alerjiye bağlı minik sıvı keseleri görülür. Bu hastalarda kontakt lens bakım solüsyonlarının değiştirilmesi, aylık lenslerden günlük kullan-at lenslere geçilmesi fayda sağlar."
Alerjik konjonktivitten korunmanın yollarına da değinen Dr. Hacıağaoğlu "Tüm alerjik hastalıklarda olduğu gibi alerjik konjonktivit tedavisinde de etkenin uzaklaştırılması ve alerjen maruziyetinin azaltılması tedavide en önemli basamaktır.
Güneş ışığı maruziyetinin azaltılması için güneş gözlüğü kullanılması, güneşin en dik geldiği saatlerde dışarı çıkılmaması, şapka ve maske takılması önemli koruyucu önlemler arasındadır.
Özellikle mevsimsel alerjide polenlerin yoğun olduğu dönemlerde, evde ve arabalarda pencerelerin kapalı tutulması önemli. Klimaların yoğun olarak kullanıldığı ev ve iş yerlerinde filtrelerin temizliği mutlaka yapılmalı.
Ayrıca vernal konjonktivitler başta olmak üzere tüm alerjik konjonktivitlerde göz kaşımaya dikkat edilmeli. Uzun süreli göz ovalamanın kornea tabakasının incelmesine sebep olan keratokonus hastalığına yol açabileceği unutulmamalı” diye konuştu.
Hastalığın medikal tedavisinde standart bir protokolün bulunmadığına değinen Hacıağaoğlu, şu bilgileri paylaştı: “Alerjinin şiddetine ve semptomlarına yönelik tedaviler düzenlenir.
Suni gözyaşı kullanımı ve antihistaminik damlalar sıklıkla medikal tedavinin ilk basamağını oluşturur. Bu ilaçların yetersiz kaldığı durumlarda ise mast hücre stabilizatörleri, nonsteroid antienflamatuvar damlalar, kortikosteroidler ve immünmodülatör damlalar kullanılabilir.
Özellikle kortikosteroid içeren damlalar mutlaka bir göz hastalıkları uzmanı kontrolünde kullanılmalı, göz içi basıncını artırabilecekleri ve uzun vadede göz tansiyonuna (glokoma) ve körlüğe yol açabilecekleri unutulmamalı."