19.12.2023 - 10:25 | Son Güncellenme:
Koku alma duyusunun oldukça karmaşık bir sistemi de beraberinde getiriyor. Bu karışıklığın nedeni ise kokuların beyinde herhangi bir işleme tabi tutulmadan doğrudan anılar ve duygularla ilgili olan merkezleri uyarması. Bir olay ve nesnelerle ilişkilendirilmiş anılar ve bağlamlar algıda büyük rol oynuyor.
Kokuları tarif etmek son derece zor. Bunu yapmak için ise yine kokulardan yola çıkılıyor. Bir kokuyu başka bir koku ile karşılaştırmak onu tanımlamanın neredeyse tek yolu. Bilimsel araştırmalar fetüsün ana rahminde maruz kaldığı kokuları çocukluk yıllarında da tercih ettiğini gösterdi. Hatta koku konusunda bu tercihler yetişkinlikte bile devam ediyor.
Yapılan araştırmalar aromatik kokuların bellekte geri çağırmayı kolaylaştırdığını, duygu durumunuzu olumlu etkilediğini, dikkati artırdığını ve yatıştırıcı etkilerinin olduğuna işaret ediyor. Bu da kokuların insan üzerindeki önemli etkisini kanıtlıyor.
Kötü ya da rahatsız edici bir koku etkisi altında bulunan insanlar, bu kokuları kötü ya da hoş olmayan olaylarla birlikte ya da o olayların bir sonucu olarak anımsadıklarını söylüyor. Bunun etkisiyle bahsedilen hoş olmayan olayın yarattığı ruh hali, kokuyu algılayan kişide tekrar ortaya çıkabiliyor. Bu konuda yapılan araştırmalar, ortamda iyi ya da hoş bir koku bulunduğunda insanların psikolojik iyi olma hallerinin belirgin bir biçimde artış gösterdiğini ortaya koydu. Hatta bu tespitin oranı yüzde 40 gibi ciddi rakamlara ulaşabiliyor.
Bilim insanları, vücut kokumuzun psikolojik ve biyolojik birçok bilgi içerdiğini söylüyor. Ancak bu bilgi pek de önemsenmiyor. Vücut kokularımız bize diyetimiz ve sağlığımızla ilgili de birçok şey söyleyebiliyor. Örneğin kolera hastalarının tatlımsı bir kokusu varken, diyabet hastaları çürük elma gibi kokabiliyor.