02.02.2025 - 07:04 | Son Güncellenme:
Derleyen: Betül Topaklı / Milliyet.com.tr - Hayati Hassid, 1852 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nun bugün Yunanistan sınırları içinde bulunan Selanik kentinde doğdu. David ve Esther Hassid'in oğlu olan Hayeti, doğduğu günden itibaren olağan dışı bir fiziksel özelliğe sahipti. 5 yaşından sonra büyümeyi bıraktı ve ömrü boyunca sadece 76 santimetre boyunda kaldı. Küçücük yaşlardan itibaren şarkı söyleme, dans etme ve illüyon gösterileri yapma konusunda yetenekliydi. Bunların yanı sıra olağanüstü bir dil yeteneği geliştirerek Arapça, Fransızca, Almanca, Yunanca, İtalyanca, İspanyolca ve Türkçe dahil 7 dil konuşmayı başardı.
II. ABDÜLHAMİD'İN DİKKATİNİ ÇEKTİ
Sahip olduğu yeteneklerle adından söz etmeye başaran Hayati, 20 yaşına geldiğinde ise herkes tarafından tanınmaya başladı. Bu ünü onu İstanbul'daki kraliyet sarayına götürmekle kalmadı, Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid'in dikkatini çekmesini sağladı. Haremde sultanın çocuklarını eğlendirmekle görevlendirilen Hayati, bir nevi 'Osmanlı Amcası' oldu. Ancak çocukları eğlendirmekten bıkan Hayati, Paris'e gitti ve Folies Bergère topluluğuna katıldı. Burada İngiliz eğlence impresaryosu Lloyd Forsyth tarafından keşfedildi ve hemen Forsyth'un 'Küçük Kasaba' revüsüne belediye başkanı olarak atandı. İster 'Küçük Kasaba' belediye başkanı, ister 'Lilliputian Sirki'nin müdürü olsun, Hayati dünyayı dolaştı. İnsanlara 'Türk parmak çocuk' ve 'Paşa Hayati Hassid' olarak tanıtıldı. 'Paşa' ünvanı bir Osmanlı yeniçeriliğine eşdeğerdi.
1908'de Liverpool turuna çıkan Hayati, yerel Birkenhead News'den, “Türk parmak çocuk, gerçekten harika biri. Boyu sadece 76 santimetre, yaşı 56 ve en az Y dil biliyor. Akıllıca bir sihirbazlık gösterisi yapmasının yanı sıra çok fazla alkışlandığı bir Fransızca şarkı söyledi" övgüsünü alırken, yine aynı tarihte Folkestone Express dergisi, İngiliz Kanalı'ndaki Kent limanına yapılan ziyaret haberinin çoğunu Hayati'nin şu eylemine ayırdı: “Türk parmak çocuk bu hafta Pavilion'da büyük bir sansasyon yaratıyor. Kendini kıta komedyeni olarak tanımlıyor ve sahnede aşağı yukarı yürürken tuhaf bir figür sergiliyor. Çok çocuksu bir sesle konuşuyor ve sadece dört veya beş yaşında bir çocuğun gücüyle şarkı söylüyor.
OSMANLI CASUSU MUYDU?
Ünü tüm dünyaya yayılan Hayati ve dans topluluğu, Avustralya ve Yeni Zelanda'nın yanı sıra çoğu Avrupa ülkesinde sahne aldı. Bu arada Hayati Paşa'nın birçok dil bilmesi ve çeşitli ülkelere gitmesi akıllara onun bir Osmanlı casusu olabileceğini getirdi. Nitekim de Avusturya ve İngiltere'deyken Osmanlı casusu olabileceği şüphesiyle tutuklandı ancak sonrasında serbest bırakıldı. Topluluk Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri'ni turladı ancak ABD sınırında alışılmadık bir engelle karşılaştı. Cüce olmaları dolayısıyla ülkeye alınmak istenmediler ancak bu sorun çok kısa bir zamanda çözüldü ve New York'a inmelerine izin verildi. 50 cüce, özel arabalarla Cincinnati'ye geldi.
HİÇBİR ZAMAN ZAM İSTEMEDİ
Yıllar geçtikçe grubuyla yaptığı gösterilerde yeterli ilgiyi görmeyen Paşa Hayati, tek başına sahneye çıkmaya başladı. Ve Hayati'nin seyahatleri onu Amerika Birleşik Devletleri'nin Ohio Eyâleti'nin Cincinnati şehrinin Chester Park'ına getirdi. Kendi fotoğrafının basılı olduğu kartpostalları 1 peni karşılığında satıyor, haftada 42 dolar kazanıyordu. "Midesi küçük olan bir adamın neden bu kadar paraya ihtiyacı olur ki?" diyerek zam da istemiyordu. Cüce paşa Cincinnati'deyken Selanik’ten çocukluk arkadaşı Leon Ben Mayor'la karşılaştı. Mayor, Hayati Paşa'nın kendi evinde kalmasını teklif etti. Hayati, yemek ve konaklama için haftada 5 dolar ödemek koşuluyla arkadaşının teklifini kabul etti.
YAHUDİ MEZARLIĞINA GÖMÜLDÜ
Hayati, Ben Mayor'un çocuklarından birinin küçük geldiği bir beşikte uyuyordu. Sağlığı kötüleştikçe, arkadaşı Hayati'yi beşiğe kaldırmak zorunda kalıyordu. Türk parmak çocuk, 1919 yılında yani 67 yaşında hayata gözlerini yumdu. Ben Mayor ve arkadaşı Vita Habib, çocuk boyutunda bir tabut satın alarak Hayati’ye cenaze töreni düzenledi. Hayati, Cincinnati'deki Price Hill mahallesinde yer alan Judah Touro Yahudi Mezarlığı'na gömüldü.
Osmanlı İmparatorluğu vatandaşının Yahudi mezarlığına gömülmesi şaşırtıcı olsa da Selanik uzun yıllar boyunca çoğunluğu Yahudi olan bir şehirdi. Oradaki Sefarad topluluğu, 1492'deki Katolik fethinden sonra binlerce Sefarad Yahudisi İspanya'dan sürgün edilmesiyle Osmanlılar tarafından korundu. Sefarad topluluğunun İspanyolca tabanlı lehçesinde Selanik "İsrail'in Annesi" olarak biliniyordu.