Kültür Sanat‘Kadınların daha iyi dedektiflik yapacağına inanıyorum’

‘Kadınların daha iyi dedektiflik yapacağına inanıyorum’

06.07.2025 - 07:01 | Son Güncellenme:

Başkomiser Perihan Uygur’un maceraları “Kumarbaz”la devam ediyor. Tuna Kiremitçi ‘Zeki olduğu kadar takıntılı” diye nitelediği kahramanını anlattı.

‘Kadınların daha iyi dedektiflik yapacağına inanıyorum’

Ümran Avcı - Tuna Kiremitçi, polisiyeye adım attığı Başkomiser Perihan Uygur serisini “Kumarbaz” ile dörtledi… Hikâye, eski milletvekili ve bir zamanların ünlü iş insanlarından 87 yaşındaki Sadık Alpsoykan’ın Kuzey Kıbrıs’ta ölü bulunmasıyla başlıyor. Cinayetin sır perdesini kaldırmak KKTC’den gelen destek talebi sonrası Perihan Uygur’a düşüyor. Yine toplumsal meselelerle harmanlanmış bir hikâye yaratan Kiremitçi, okurunu bu kez yeni bir isimle tanıştırıyor: Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yelda Kansu… Kiremitçi ile İstanbul-Kıbrıs-Lefkoşa ve Girne hattında geçen kitabını ve suç edebiyatını konuştuk…

Haberin Devamı

■ Başkomiser Perihan Uygur için, “Kendisi zihnimde o kadar uzun süredir yaşıyor ki gerçekliğine artık ikna oldum” diyorsunuz. İlk kitap “Mezun Cinayetleri”ni 2021 ile tarihlendirirsek, 2020’den beri zihninizde Perihan Başkomiser…

Perihan Başkomiser ile tanışıklığımız aslında ondan da eskiye dayanıyor. Vaktiyle bir gazete haberinde gördüğüm gerçek bir Türk Cinayet Büro dedektifi hanımefendiye. O gün zihnimde şekillenmeye başladı. Polisiye edebiyata hediye edebileceğim özgün dedektif karakterim olacaktı. Sonra ekibini, ailesini, mahallesini, Emniyet Teşkilatı içindeki konumunu ve geçmişini hayal ettim. Sevdiği yemeği, dinlediği müzikleri, espri anlayışını, inançlarını ve vücut dilini. İlk vakayı yazarken onu gerçek bir insan gibi algılamaya başlamıştım çoktan. Sonra her kitapta yeni yönleri, becerileri ve ruhsal durumları ortaya çıktı. Zamanla bir yakınım hâline geldi desem yeridir.

Haberin Devamı

■ Perihan Uygur, “Bacılar Bölüğü”ndeki kadın meslektaşlarına kol kanat geriyor. Erkek egemen sisteme karşı duran bir karakter yarattınız…

Bahsettiğim gazete haberinde tanıdığım kadın başkomiserden öyle bahsediliyordu. Teşkilatta genç kadın polislerin önünü açtığından, anaç ve gözü pek kişiliğinden... Bana en çok ilham veren tarafı da bu oldu. Tabii polisiye kurgusu gereği bazı şeyleri keskinleştirip dramatikleştirdim. Karizmatik kadınlardan oluşan bir ekibi olsun istedim çünkü bir taraftan da erkek egemen sistemle baş edecekler ve böylece romana ayrı bir derinlik katacaklardı.

■ Perihan güzelliğiyle değil zekâsı ve gücüyle etkiliyor çevresini. Azmi, direnciyle kendine hayranlık uyandırıp rol model oluyor. Kadın zekâsına övgü demek mümkün sanırım…

Zeki olduğu kadar da takıntılı, sağ olsun. Cinayeti çözene kadar içi rahat etmiyor, hatta bu yüzden başını belaya sokabiliyor. Suç edebiyatında sevdiğim bütün dedektifler az çok böyledir. Hercule Poirot’dan Kurt Wallander’a, Başkomiser Nevzat’tan Clarice Starling’e kadar… Bu sayede toplumda işini her şeye rağmen doğru yapmak isteyen, onurlu insanlara rol modeli teşkil ediyorlar. Perihan da ben de kadınların daha iyi dedektiflik yapacağına inanıyoruz.

Haberin Devamı

■ Sizin deyişinizle “toplumsal gerçekçi polisiye” yazıyorsunuz. “Kumarbaz”da da toplumsal sorunların önceliyorsunuz her zamanki gibi… Sadece bir cinayetin peşine düşmüyor siyasi, bürokratik meselelere de kafa yoruyor okur…

Dünya görüşüm öyle yazmamı gerektiriyor. Zaten günümüz kapitalizminde yazarlar da mavi yakalı sayılır. Ayrıca artık “katil uşak mı?” polisiyesi yazmanın imkânı da gereği de yok. İnsanın kendisiyle, toplumla ve doğayla yaşadığı çelişkiler anlatılmalı. Suçun toplumsal kökenleri... Sistemdeki hangi çürümüşlüklerin suça sebep olduğu. Hatta suç kavramının kendisi bile tartışmaya açık. Neden barışçıl gösteri yapmak suç sayılıyor da para aklamak için inşaat işine girmek sayılmıyor? Toplumlar neden yozlaşıyor? Toplumcu polisiye, okura katmanlar sunuyor. İsteyen okur olay örgüsünün heyecanına kapılıp gider, isteyen de daha hassas aletlerle derinliklerini yoklar. 

Polisiye sevenler en zor okur kitlesi

Haberin Devamı

■ Polisiye okurlarının zekâya önem verdiğini söylüyorsunuz her fırsatta.

Polisiye okurları genellikle sapyoseksüel insanlar. Zekâya ve içeriğe değer veriyorlar. Aynı zamanda en zor okur kitlesi; çünkü yazarın kendilerinden daha akıllı olmasını da bekliyorlar. Yazarın mantık hatalarını süslü cümlelerle gizlemeye çalışması hoşlarına gitmiyor. Polisiyede yazarın sıkıcı olmak gibi bir lüksü yok. Bu yüzden suç romanlarında asıl olaylar romanı yazanla okuyan arasında geçer. İşin bütün zevki de burada zaten.

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler