Kültür Sanat‘İşlemeyen fikirlerimiz değil, biziz’

‘İşlemeyen fikirlerimiz değil, biziz’

08.06.2025 - 07:00 | Son Güncellenme:

“Bulaşıkçılar” adlı oyun oyuncu kadrosu ve farklı bakış açısıyla sezonun ilginç yapımlarından. Demokrasiyi tartışmayan açan oyunun yönetmeni Işıl Kasapoğlu “Demokrasi hepimiz için gayet güzel işleyebilir. Yeter ki sevebilelim. İşlemeyen fikirlerimiz değil, biziz” diyor

‘İşlemeyen fikirlerimiz değil, biziz’

Efnan Atmaca - Kanadalı oyun yazarı Morris Panych’in “Bulaşıkçılar”ı ‘sınıfsız toplum’ eleştirisini merkeze alıp emekçi sınıfın çıkmazlarını, insanın var oluş kodlarını, demokrasinin herkes için ‘adil’ bir çözüm olup olmadığını mizahın gücünden yararlanarak anlatan ezber bozan, madalyonun üzerinde düşünmediğimiz yüzlerini de gösteren bir oyun. Hâl böyle olunca oyunun yönetmeni usta isim Işıl Kasapoğlu da bir ‘devrim’ yapıp orijinalinde erkek olan kahramanları kadınlara çeviriyor. Özge Özpirinçci, Ahsen Eroğlu, Şebnem Sönmez ile Ekin Eryılmaz lüks bir restoranın en alt katında, kimsenin uğramadığı bir yerde, kendi ‘kaderlerini’ çizmek ellerinde pek olmayan bulaşıkçı kadınları canlandırıyor. Oyunu Işıl Kasapoğlu’yla konuştuk.

Haberin Devamı

Metnin orijinalindeki erkek oyuncu kadrosunu kadınlara dönüştürdünüz. Neydi bunun sebebi? Mutlu musunuz sonuçtan?

Tekstin konusu böyle bir uyarlama için hiç sorun çıkarmadı. Zeynep’in (Avcı) de eline yüreğine sağlık çok yerinde bir adaptasyon yaptı. Provalar sürecinde karakterlerin kadın olması hikâyeyi çok daha ileri götürdü diyebilirim. Pek çok durum çok daha incelikli bir hâl aldı. İyi ki böyle yapmışız.

Özge Özirinçci ile Ahsen Erdoğan daha çok arada ekran varken seyrettiğimiz oyuncular. Onlarla çalışmak nasıldı?

Sonda söyleyeceğimi ilk önce söyleyeyim. Onları çok sevdim. Sahnede dört oyuncum vardı ve her biri ilk günden son güne kadar yaptıkları işin hakkını vermek için çok çalıştılar. Çoğumuz Özge ve Ahsen’i ekranlardan biliyoruz. Sanırım orada çok seviliyorlar. Eminim tiyatroda da çok sevilecekler. Özge de Ahsen de sahneyi, tiyatroda seyirciyle sıcak temas hâlinde olmayı çok sevdi. Bundan sonra onları çok daha fazla, pek çok oyunda sahnede göreceğimizi düşünüyorum. Şebnem’i biliyorsunuz yılların oyuncusu, Ekin hâlâ okuyor ve ilerde onu da çokça göreceğiz. Özge ve Ahsen’in yaptıkları çok değerli, iyi ki bu oyunda oynadılar. Umarım başka meslektaşlarının da iştahlarını kabartırlar. Elbette ki iyi metinlerde, iyi işlerde… Tüm aktörler için sahne ve seyirci olmazsa olmazdır. Aktörün yolculuğunun güzelliği son nefesine kadar hep ulaşması ve hep devam etmesindedir. Yine bu yolculuğun güzelliği hikâyelerimizin içinde keşfedebileceklerimizin (hem yüreğimizle hem bedenimizle hem de zihnimizle tek başımıza ve hep beraber) asla sınırının olmamasındadır.

Haberin Devamı

Derler ya dünyayı yakarsa garibanlar yakar diye. Sizce ne zaman değişecek, oyunda da altını çizilen kabullenilmiş düzen?

Kabullenilmiş düzenler onu kabullenmeyenler tarafından değiştirilir. Gönül ister ki aynı düzeni kendileri için tekrar kurmasınlar. Çünkü o zaman düzen sadece el değiştirmiş olur. Neyi değiştirmek istediğimizi, neden ve kim için değiştirdiğimizi bilirsek sonuç farklı olabilir. Benim tiyatrodan öğrendiğim bu. Çünkü oyunlar böylece değişir.

Haberin Devamı

‘İşlemeyen fikirlerimiz değil, biziz’

‘Hayat ha bire yığılıp duran tozları temizleme meselesidir’

Oyunda sadece kap kacak temizlenmiyor, varoluşsal bir temizlik de söz konusu. Özellikle demokrasi kavramına karşı sert eleştiriler var. Eşit ya da eşitlenebilecek şartlara sahip olmayanlar için demokrasi işlemiyor mu sizce?

Evet haklısınız oyundaki pek çok şey gibi temizlik olgusu da metafor sayılabilir. Geçenlerde okuduğum “Balina” adında bir kitapta bir karakter şöyle bir şey diyordu; “Hayat ha bire yığılıp duran tozları temizleme meselesidir. Ölüm dedikleri de tozun yığılmasından başka bir şey değildir.” Bizim oyunumuzda da Dora: “Eğer bir tane bile kirli tabak kalırsa ne olur, biliyor musun, yeni kız? Hepimiz batarız. Sence yukarıdaki Bay ve Bayan Şık Pantolonlar, en pahalı giysilerinin içinde, limon sosuna bulanmış salatayı ağızlarına tıkarken tabağın kenarına yapışmış, kuruyup kalmış fesleğen parçasını gördüklerinde tabağı kimin yıkadığını umursar mı sanıyorsun? Bizler onların asla bilmek istemedikleri kişileriz. Asla. Biz bu binanın görünmeyen temel taşlarıyız. Anladın, değil mi?” diyor ve başka bir anda devam ediyor: “Bir şeyler talep etmeye başladığımızda neler olur, biliyor musun? Emeğimizin bedelini artık karşılamayacakları zaman. Gidip dışarıdan başkasını getirirler, durumu bizim gibi dert etmeyecek birilerini. O zaman da özen azalır. Ve çok geçmeden masalar daha az saygın görünmeye başlar. Bardaklar bulutlanır. Çatal-bıçaklarda lekeler kalır. Ve müşteri portföyü yavaş yavaş değişmeye başlar. Hemen değil ama kaçınılmaz biçimde. Şef istifasını verir çünkü müşteriler daha basit şeyleri isterler artık. Yiyecek isterler, lezzet değil. Ve her şey birbirini tetikler, sadece bir yıl içinde bu mekân paket servisi yapmaya başlar. Plastik. Naylon. Aynı bu şekilde her şey gittikçe çöker, çöker sıradanlaşır.” Dora’nın söyledikleri her birimizin mesleğinde her birimizin hayatı için geçerli.

Haberin Devamı

‘İşlemeyen fikirlerimiz değil, biziz’

‘İyi insanlar doğdu, doğacak’

Demokrasiye gelince; demokrasiye hepimizin bir gün ihtiyacı olabilir. Demokrasi insana ait bir fikir ve tüm araçlarımız gibi onu kullananın elinde şekillenir. İşimize geldiğinde kutlarız gelmediğinde ayaklarımızın altında ezeriz. Tüm güzel fikirler... buna demokrasi de dahil hepimiz için gayet güzel işleyebilir. Yeter ki sevebilelim. İşlemeyen fikirlerimiz değil, biziz. Oyunda yine Dora diyor ki: “İhtiras hayatının son dakikasında uyandığın bir rüyadır.” Ama çok güzel sordunuz, eşitlenebilecek şartlara sahip olmayanlar için demokrasi işlemiyor mu? Eşitlenebilecek şartlar? Hayatta kıyaslayarak bilgi üretiriz. Sahip olduklarımızı başkalarının sahip olduklarından ölçerek varlığı ve yokluğu anlamaya çalışırız. Ancak ölçülebilir kıyaslanabilir bir dünyadan çok uzaktayız. O terazinin ayarı bozuldu. Belki bu çağın da Ortaçağ gibi kendine göre güzellikleri olabilir. Maalesef derebeylikler düzeninde çamurun içinde yaşıyor gibiyiz. Çok çirkin bir dünyadayız. Kendimizle birlikte çürüttüğümüz zehirlediğimiz bir dünyadayız. Yüreği etten, kanla dolu olan kimse dayanamaz bu zamana… Yine de Melih Cevdet gibi Yaşar Kemal gibi büyük insanlığa inanıyorum. İyi insanlar iyi atlara binip gittiler ama iyi insanlar doğdu, doğacak; bu yüzden hâlâ oyunlar yapıp durmaktayım. Son nefesime kadar da yapacağım. Şimdi de Don Kişot’la birlikte haykıracağım. O güzel günler geldiğinde mümkün mü, değil mi bir daha konuşuruz.

KEŞFETYENİ
İki ünlü sevgiliden aşk dolu poz! Yeni saçları olay oldu
İki ünlü sevgiliden aşk dolu poz! Yeni saçları olay oldu

Cadde | 07.06.2025 - 08:44

Son dönemin en popüler oyuncularından Kubilay Aka, imaj değişikliğine gitti. Saçlarını pembeye boyayan Aka, sevgilisi Hafsanur Sancaktutan ile dudak dudağa bir fotoğrafını da sosyal medyada paylaştı.

Yazarlar