Kültür SanatHalka uzak bir sanatı yakınlaştırmak

Halka uzak bir sanatı yakınlaştırmak

29.10.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:

Bir yandan eğitim süreci devam ederken heykel sanatının halka kolay ulaşabilmesi için Atatürk heykellerinin ve Kurtuluş Savaşı’nı anlatan anıt heykellerin yapımına hız verildi.

Halka uzak bir sanatı yakınlaştırmak

Resim sanatı Osmanlı’nın son dönemlerinde saray tarafından desteklenirken heykel sanatı halka hayli yabancıydı. Mustafa Kemal Atatürk daha Cumhuriyet ilan edilmeden önce 22 Ocak 1923’te Bursa’da yaptığı konuşmada “Dünyada uygarlığa ulaşmak, ilerlemek, gelişmek isteyen herhangi bir ulus ister istemez heykel yapacak ve heykelci yetiştirecektir. Anıtların şuraya, buraya tarihsel anılar olarak dikilmesinin dine aykırı olduğunu ileri sürenler, şer’i hükümleri gereği gibi araştırıp incelememiş kimselerdir. Aydın ve dindar ulusumuz ilerlemenin nedenlerinden biri olan heykelciliği en yüksek derecede ilerletecek ve yurdumuzun her köşesi atalarımızın ve bundan sonra yetişecek çocuklarımızın anılarını güzel heykellerle dünyaya ilan edecektir” derken Genç Cumhuriyet’in bakış açısını heykel sanatıyla geliştirmeyi hedefliyordu.  

Haberin Devamı

Güzel Sanatlar Akademisi’nin varlığına rağmen genç Cumhuriyet’te heykel sanatının gelişebilmesi için yeterli heykel sanatçısı ve yeni sanatçı yetiştirme olanağı yoktu. Heykel sanatçısı yetiştirme uygulamalarına hız verildi. Avrupa sınavını kazanarak eğitim için 1925 yılında Paris’e giden ilk Türk heykelcisi Ratip Aşir’di. Daha sonraki yıllarda Ali Hadi Bara, Zühtü Müridoğlu ve Nusret Suman heykel alanında yetiştirilmek üzere devlet tarafından Paris ve Münih gibi dönemin önemli sanat merkezlerine gönderildi. 1929’da Cumhuriyet’in ilk sanatçı topluluğu Müstakil Ressam ve Heykeltıraşlar Birliği kuruldu. 1937’de Türkiye’ye davet edilen Alman heykeltıraş Rudolf Belling, Güzel Sanatlar Akademisi’nde eğitim vermeye başladı.

Haberin Devamı

Halka uzak bir sanatı yakınlaştırmak

Eğitim ayağının sonuç vermesi uzun bir süreç gerektiriyordu. Heykel sanatının halka kolay ulaşabilmesi için Atatürk heykellerinin ve Kurtuluş Savaşı’nı anlatan anıt heykellerin yapımına hız verildi. Anıt heykel çalışmaları hem halkı uzak olduğu bu sanat dalıyla yakınlaştırdı hem de Genç Cumhuriyet’in ulusallık bilincini yerleştirdi. Bu doğrultuda Avusturyalı Heykeltıraş Heinrich Krippel tarafından yapılan ve 3 Ekim 1926’da İstanbul Sarayburnu’nda açılan bronz Atatürk Heykeli, Cumhuriyet’in ilk anıtı oldu. Onu 29 Ekim 1926’da açılışı yapılan Konya Anıtı, 4 Kasım 1927’de Ankara Zafer Meydanı’nda açılışı yapılan Zafer Anıtı izledi. İstanbul Taksim Meydanı’ndaki ünlü Cumhuriyet Anıtı ise Pietro Canonica tarafından yapıldı ve 9 Ağustos 1928’de açıldı. Kırklareli, Çorum, Isparta, Silifke gibi pek çok il anıt heykellere ev sahipliği yaptı.   

Atatürk hayattayken Türkiye’nin dört bir yanında açılan anıt heykellerde beş yabancı sanatçının 14 eseri var. Diğerleri genç Türk heykeltıraşlarının eserleri oldu. Bu sanatçılar içinde en fazla heykele Ali Kenan Yontuç imza atarken onu Ali Hadi Bara, Nusret Suman, Nijat Sirel, Zühtü Müridoğlu izledi.