Kültür SanatHakikat hayatın güzelliğinde

Hakikat hayatın güzelliğinde

02.02.2025 - 07:02 | Son Güncellenme:

Zeki Faik İzer’in kendi gibi ressam olan torunu Ayşegül İzer, yeni sergisi “Hakikat Öncesi”nde elimizde kalan güzel anların ve hayatın hatırlatıcılığını üstleniyor.

Hakikat hayatın güzelliğinde

Seray Şahinler - Ressam Ayşegül İzer’in yeni sergisi “Hakikat Öncesi-Pre-Truth”, Teşvikiye Red Rouge Art Galeri’de ziyarete açıldı. “Hakikat Öncesi” çok renkli, canlı, iç açan bir sergi. Ayşegül İzer, hayatın güzelliklerinden ilham aldığını söylüyor ve belki de bunca kaosun arasında, dönüp elimizde kalan güzel anların, renklerin hatırlatıcılığını üstleniyor. Aynı zamanda Türk resminin ustalarından Zeki Faik İzer’in torunu olan Ayşegül İzer “Erişkinlerin mutsuz, endişeli dünyalarına katılmaktansa zihnimi yaratıcı ve düşsel şeylere yormak bana hep daha cazip geldi” diyor. 

Haberin Devamı

■ “Hakikat Öncesi”ne doğru nasıl bir yolculuk var sergide?  

Yaptığım şeyler genelde eski ve tatlı anıların aklımda kalan noktaları… Doğumdan 18 yaşına kadar o zamanlar geçmediği sanılan o süre, ailenizin şefkatli kolları arasında düşe kalka büyüdüğünüz günler, her zaman koruyucu meleklerinizin etrafınızda olduğu, hiçbir şeyi dert etmediğiniz anlar, yenen güzel yemekler, bayram sofraları, kuzenlerle oynanan oyunlar, büyüklerin anlattığı esprili hikâyeler… Bunlar benim için hayatın gerçekleriydi. Hayatın hep böyle devam etmesi gerektiğini düşündüm. Lüzumsuz şeyler yerine pozitif şeylere yönlendiren bir hayat kurdum kendime. Şimdiye kadar da öyle geldim. Serginin ismi buna referans veriyor. 

■ Hem hayatın hem doğanın bir sentezi gibi işleriniz. Doğa ve balıklı tablolarınız dikkatimi çekti.

Haberin Devamı

Kesinlikle… Ben dalgıcım, dalmayı çok severim. Su altında farklı balıkları gördüm ama zamanla denizin altının nasıl çölleştiğini de gördüm. Orada istiridye kabuklarından, ahtapotlardan, balıklardan oluşan altın oran gibi farklı, mükemmel ve geometrik bir hayat var. Onları bir şekilde malzeme yaptım. Ama bu kötü şeyleri görmediğim anlamına gelmiyor. Doğa kirliliği de resimlerime girdi artık. Yüzerken bir pet şişeyle, içi su dolu naylonla çarpışıyorsunuz. Bu çok üzücü. 

■ Fantastik öykülerden çok beslendiğinizi okudum. Nasıl yansıdı bu öyküler eserlerinize?  

Fantastik romanı, çizgi romanı çok severim. Çünkü orada olmayacak şeyler olabiliyor, benim resimlerim de öyle. Olmadık ortamlar birbiriyle iç içe geçerek farklı bir ortam yaratıyorlar. Bu masalsılığı ve alegorik hayatı seviyorum. Onları da resimlere de yansıttım. Kimi işlerim tamamen dijital ve kolajdır. Ben bir boomer’ım. Ay’a benim çocukluğumda gidildi. Tasarım eğitimi aldığımız yıllarda her şeyi elle boyardık. Sonra asistan iken bilgisayar çıktı onu yakaladık, o teknolojinin zevkine vararak her karesini tasarlayarak resimselleştirmelere başladım. 

■ Sergideki işlerinizde acayip renkli ve neşeli bir atmosfer var…

Ben genel olarak neşeliyimdir. Her şeye olumlu bakarım, bu Pollyannacılık değil. Kötü şeyleri de görürüz ama içimizde direnç vardır. Bunlar da işlerime renk olarak yansır. Küçük bir alan içinde çok fazla şey kullanılabilir. Evet neşeli ve renkli bir atmosfer var; hazır ilkbahar da geliyor. 

Haberin Devamı

‘Soyut kavramını dedemden öğrendim’

■ Dedeniz Zeki Faik İzer’in sanatı ve ressamlığı sizi nasıl besledi? Nasıldı dedenizle ilişkiniz?

Önce çok korkuttu. Ben bunların alanına hiç girmeyeyim dedim. Zaten biyoloji ve tıp severdim, önce tıbba yazıldım. 1.5 yıl okudum sonra akademiye arkadaşlarımı ziyarete gittim. Büyükbabamın evindeki o boya ve tiner kokusunu duyunca da “Tamam; resim değil ama tasarım okuyayım” dedim. Resme başladığı dönem figüratif çok çalışmış dedem; benim onu tanımaya başladığım zamanlarda soyut resimler yapıyordu. Soyut resmi anlayabilmemi, tasarımda bile çok zor olan soyut bakış açısını kazanmamı sağladı. Babama izin vermezmiş ama bana izin verirdi, saatlerce oturur onu izlerdim. Bana anlatırdı, “Şimdi rüzgârı yapıyorum ve bu müzikte rüzgârla ilgili şöyle bir kısım var” derdi. Aynı müziği başka bir orkestra nasıl çalmış bir de onu dinletirdi. Çok güzel dans ederdi, çok özel bir insandı.