07.06.2017 - 11:47 | Son Güncellenme:
Kapadokya’nın jeolojik dokusunun mümkün kıldığı, kayaların oyulmasıyla ortaya çıkan mimariden ve topografyayı takip eden yerleşim formlarından esinlenen sanatçının hem arazi sanatı hem de bir performans niteliği taşıyor.
“Kazların Hükmü (Avanos'un cesur ve yorgun kazlarına), 2017” projesinde Kapadokya’da insanlarla hayvanların oluşturduğu yoldaşlık biçimlerini, bir arada yaşamalarını sağlayan geleneksel ve mevcut alışkanlıklarını araştırdı
Sergi için hazırladıkları Tatil Köyü, (2017) başlıklı projelerinde, kayalara oyulmuş geleneksel arı kovanlarından esinleniyor. Sanatçılar, arı kolonilerdeki üretim ilişkilerinde ortaya çıkan bir nevi “kadın egemen” yapı (kraliçe arı ve işçi arılar) ile daha iyi bir tasarımın daha iyi bir toplum yaratacağına inanan Perriand’ın mimarisi arasında paralellik kuruyor.
2003 tarihli proje “Arzunun Kanatları / Wings of Desire, (2017)” başlıklı heykel yerleştirmesini Keyişdere Vadisi’ne uyarlandı. Başlığını Wim Wenders’in aynı adlı ikonik filminden alan ve kiremitlerin melek kanatları formunda dizilmesinden oluşan bu heykel yerleştirmesi izleyicilerin katılımıyla tamamlanıyor.
Karşılaştırmalı Belirsizlik, (2017) isimli sergide, heykel yerleştirmesiyle Keyişdere Vadisi’nde yer alıyor. Sanatçı, bu çalışmasıyla Kapadokya’nın algıda yanılsama yaratan doğasına bir tür ölçek vererek algıda oluşan bu yanılsamayı gösterirken, aynı zamanda ölçümün her zaman görece olan kesinliğini de sorguluyor.
Sergi için Knidos’ta bir taş üzerinde keşfedilen hiçbir kestirme yol bulunmaksızın merkeze kadar yürüyüp geri dönmeyi sağlayan labirent çizimine referansla bir labirent yapısı yarattı. “Hakikat Örtülü Olarak Ortaya Çıkar, (2017)” adlı heykel yerleştirmesi “açık ile örtük arasında farklı bir algılama imkânı, Türkiye ve dünyanın içinden geçtiği zamanlara ilişkin fiziki bir metafor» öneriyor . Yerleştirme Avanos Parkı’nda yer alıyor.
Sanatçı, sergi Keyişdere’deki bir peribacasının içindeki mağaraya uyguladığı heykel yerleştirmesiyle, Kapadokya tarihinin, pek çok tarım toplumuyla da ortak olan, “hayvanlarla bir arada yaşama ve birlikte bir topluluk olmanın deneyimlendiği” kesitinden ilham alıyor.
Müzik ve çağdaş sanatın imkânlarını bir araya getiren sanatçı, sergiye izleyicilerin algıları ve önyargılarıyla oynamayı hedefleyen, konser deneyimiyle ilgili iki performansla katıldı.
Kazmak: Boş Tarihler Atlası (2017) simli sergi, araştırmaya dayanıyor ve documenta13 (2012) için Kabil’de başladığı “zaman kapsülü” fikrinin devamı niteliğinde. Proje, Favaretto’nun Kapadokya’da yaptığı araştırmalarından sonra seçtiği 6 alandan, Aşıklı Höyük, Keyişdere, Helvadere, Gökçetoprak, Çavuşin ve Yaprakhisar’dan aldığı toprak örneklerini içeriyor.
Çocukların yaptığı “kâğıt” uçak ve kayıkların jenerik formunu tekrar eden, soyut üçgen formlardan oluşan iki heykeli, bölgedeki en büyük ve en yüksek peribacası olan Uçhisar Kalesi’ne ve meydanına yerleştirildi. Sanatçının Uçhisar Kalesi’nin üzerine yerleştirilen, kâğıttan kayık formundaki heykeli, bu coğrafyanın bir dönem sular altındaki jeolojik geçmişine işaret ediyor.
Sanatçının sesin evrende kaybolmadığı bilgisinden yola çıkarak geliştirdiği “Dinle Serisi, (2017)” heykel yerleştirmesiyle, sessizliğin sesini, Kapadokya’nın vadilerinde yüzyıllardır yankılanan sesleri -kayaların, çalıların, suyun, yerin, göğün sesini- dinlemeye davet ediyor.
Sanatçı ayrıca Yan Yana, (2017) isimli çalışmasıyla bu vadide bulunan bir güvercinlik mağarasına da kâğıt işleriyle müdahalede bulundu. Çalışmasında bu coğrafyanın doğal nedenlerle olduğu kadar, insan eliyle de tahrip edilen doğal ve tarihi yapısını vurgulayan sanatçı, arkeoloji ve restorasyon çalışmalarının orantısız ama iyi niyetli çabalarına da işaret ediyor.
Suyu “geçmiş ve gelecek arasında bağlayıcı bir unsur” olarak gören sanatçı, sergi için ürettiği “Hidro Lab Kapadokya, (2017)” projesinde, Kapadokya’nın suyla, Kızılırmak’la ilişkisi üzerine yoğunlaşıyor. Sanatçı, Avanos’tan geçen Kızılırmak’ın geçmişteki ve bugünkü durumu ve kullanımı üzerinden evrensel su politikalarının yaşam alanlarımıza etkisini inceleyen bir tartışma platformu oluşturdu.
"Tahribat" başlıklı çalışma, azizlerin inzivaya çekilme geleneğinden ve Kapadokya’da doğaya eklemlenmiş yaşam tarzlarından etkileniyor. Sanatçı, Avanos’taki ustaların kişisel üretimlerini bir araya getiren kolektif kamusal bir heykel de tasarladı. Ortak üretim ve dayanışmanın, dünyadan çıkışın ya da dünyayı bulmanın bir yolu olabilme ihtimalini araştıran Özcan’ın kolektif kamusal heykeli Avanos Parkı’nda izlenebiliyor.
Seramik malzemeyle de çalışan sanatçı, sergi için "Toprak Hepimizin Anası" isimli çömlekçilik geleneği ve farklı atölyelerin üretim biçimlerini izlediği bir video çalışması ve "Dünyadan Çıkarken" başlıklı kolektif bir kamusal heykel gerçekleştirdi.
Proje, hiçbir destek ve yönlendirme olmadan kendi çaba ve imkânlarıyla bölgenin arşivini tutan Muharrem Gürdal, Mustafa Kaya, Nurettin Mantar, Selahattin Şahin ve Mükremin Tokmak’ın bu çaba ve birikimi görünür kılmak hem de evlerde saklı bulunan bu görsel ve yazılı belgeleri paylaşarak kolektif bir Kapadokya arşivi oluşturmaya başlamak amacını taşıyor.