06.07.2025 - 07:01 | Son Güncellenme:
Müjde Işıl - Perdede onları izlemek hem hayran bırakıyor hem de insanlığın onlar karşısındaki güçsüzlüğü dehşet veriyor. Seyirciyi avucunun içine alma konusunda bir dâhi olan Steven Spielberg’ün “Jurassic Park” ile başardığı yabana atılır gibi değil. Ticari açıdan elde ettiği kazanım bir yana, sinema teknolojisinin geleceğini değiştirdi dinozorlarla. Gelgelelim kendi yönettiği devam filmi de dahil olmak üzere bazen ismi bazen ekibi değişen serinin üyeleri ilk filmin büyüsüne ulaşamadı hiç. O kadar ki Bryce Dallas Howard’ın canlandırdığı karakterin topuklu ayakkabılarıyla koşturmacası alay konusu bile oldu mesela. Serinin yedinci filmi olan “Jurassic World: Rebirth/Jurassic World: Yeniden Doğuş” adından da anlaşılacağı üzere özüne dönüyor, ilk filmin çerçevesine sadık kalıyor.
Yeni filmde dünya artık dinozorlar için yaşanabilir olmaktan çıkmış. Hayatta kalanlar ekvator çevresindeki tropikal bir adada varlığını sürdürüyor. Bir ilaç şirketi, kalp hastalığına çare olacak bir kürün peşinde. Bunun için karada, denizde ve havada yaşayan en büyük dinozorların kan örneğine ihtiyaç var. Böylece eski gizli ajan Zora Bennett liderliğinde bir ekip kuruluyor ve adaya gidiliyor.
Dinozorlar daha zeki
Filmin hemen başında dinozor müzesinde çalışan paleontolog Dr. Henry Loomis (“Halloween”de Michael Myers’ın doktoru ile aynı soyadını taşıyor) müzenin eskiden dolup taştığını ama artık bir düzine bilet anca satabildiklerini söylüyor ve dinozorlara olan ilginin azalmasından şikâyet ediyor. Yedinci filmin çekilmesinin nedenini özetleyen bir açıklama gibi bu sahne. İyi bir filmle dinozorlara ilgi, neden ‘90’lardaki gibi zirveye çıkmasın?
Artık serinin yapımcılığını üstlenen Steven Spielberg, öncelikle ilk iki filmin senaristi David Koepp’e emanet etmiş yeni filmi. Senaryoda Koepp’in etkisini hissetmek mümkün. Dr. Loomis’in girişteki diyaloğundan dinozorların insanlardan daha zeki olduğunu vurgulayan sözlerine kadar… Merkezde yine bir kadın karakter var ama onu bir aşk macerasının parçası yapmıyor senaryo. Zora Bennett ayakları üzerinde durmaya ve etik açından da doğru kalmaya çalışan bir saha insanı olarak karşımıza çıkıyor. Yan hikâye olarak eklenen kazazede ailenin macerası mizahı artırma ve küçük kız üzerinden korkuyu yükseltme görevi üstleniyor. Ayağı sakatlanan babanın bazen çakı gibi yürümesi bazen topallaması gibi mantık hatalarını da beraberinde getiriyor.
Tahmin edilebilir şekilde ilerleyen olay örgüsünde en dikkat çeken nokta yeni filmin, orijinaliyle ve Spielberg külliyatıyla kurduğu bağ. Ekibin ilk kez canlı canlı dinozor gördüğü sahne, ilk filmdeki benzer sahnenin neredeyse aynısı ve aradan yıllar geçmiş olsa da o benzer güçlü etkiyi yaratıyor. İkinci filmdeki mini dinozorların benzeri ve masumu burada da var. Filmin suda geçen sahnesi ise “Jaws”ın dinozorlu versiyonu gibi. İngiliz sinemacı Gareth Edwards’ın “Monsters” ve “Godzilla”daki canavar konseptine ve efekte hâkimiyeti, “Jurassic World: Yeniden Doğuş”la güzel uyuşmuş.
“Jurassic Park”tan 30 küsur sene sonra yedinci film sevilen klişeleriyle, mizahıyla, (bu sefer mutant) dinozorların dehşetiyle tıkır tıkır işliyor. John Williams bestelerinin kadim etkisini de unutmayalım tabii. Aslına ihanet etmeyen bir film sonuçta.
Yepyeni kadro
“Jurassic Park” serisinde, önceki filmlerden herhangi bir oyuncunun rolünü tekrar etmediği ilk film bu. Yepyeni kadroda Scarlett Johansson, Mahershala Ali, Jonathan Bailey ve Rupert Friend; ilk filmin harika kadrosunun yerini alma iddiası olmasa da kendi kuşakları için izlenir performans sergilemişler.