24.04.2025 - 07:01 | Son Güncellenme:
MÜJDE IŞIL
MÜJDE IŞIL- 45’inci yaşına bir kala İstanbul Film Festivali yarışma formatında radikal değişikliğe gitti bu sene. Uluslararası ve ulusal olarak iki ayrı yarışmada verilen Altın Lale Ödülü, yerli ve yabancı yapımların birlikte yarıştığı tek çatı altında toplandı. Bu sistemi 2017 ve 2018’de Antalya Altın Portakal Film Festivali de hayata geçirmiş, sonrasında ulusal yarışma Antalya’ya geri dönmüştü. İstanbul Film Festivali, Kısa Film Yarışması’nda da yerli ve yabancı yapımları birleştirdi. Festivalin üçüncü yarışmalı bölümü olan Yeni Bakışlar baştan sonra yepyeni bir formatta. Bu yarışma, eskinin ulusal yarışmasına benziyor. “İlk filmler ve usta sinemacıların filmlerinin birlikte yarışması adil mi?” tartışmasına çözüm olarak düşünülmüş belli ki. Yeni Bakışlar ilk ya da ikinci uzun metrajlı yerli filmleri kapsıyor. Ve artık belgesel ve kurmaca ayrımı da bulunmuyor.
Tartışmalı değişim
Bu yılki değişimler farklı tartışmaları da beraberinde getirdi. Ulusal yarışmanın artık var olmaması her ne kadar Antalya’daki gibi bariz tepki görmese de festival süresince konuşuldu. Bir başka konu da kuir filmlerin gösterildiği Nerdesin Aşkım bölümünün bu seneki programda olmamasıydı. 2014’te programa eklenen bu bölüm 2015, 2016 ve 2021’de de konmamıştı. Festival bazı bölümlerin yokluğunu, içeriği zenginleştirecek kadar yapımın olmamasına bağladı. Ama bu da festival öncesi ve sırasında tartışılan bir mevzu oldu.
Üçte birinin yerli yapımların oluşturduğu Altın Lale Yarışması’nda bu sene 15 filmlik bir seçki vardı. Hintli sinemacı Shekhar Kapur’un başkanlık yaptığı, yapımcı Ada Solomon; senarist ve yönetmen Ebru Ceylan, oyuncu Saadet Işıl Aksoy, Toronto Uluslararası Film Festivali başkanı Cameron Bailey’den oluşan jüri Altın Lale’yi Macar yapımı “Lesson Learned/Ders Olsun”a layık gördü. Eski usul eğitim yöntemlerine meydan okuyan genç öğretmen Juci ile yurt dışından yeni gelen öğrencisi Palko’nun yaşadıkları sorunları anlatan yapım, Bálint Szimler’in ilk uzun metrajlı filmi. Szimler ödüle görüntülü mesaj ile teşekkür etti. Altın Lale yabancı bir ilk filme verilirken ilk ve ikinci uzun metrajlı yerli yapımların farklı bir kategoride toplanması, farklı bir tartışmayı beraberinde getirdi.
Her sene yeni yapımlarla ödül sezonunu açan İstanbul Film Festivali’nin bu sene “Ayşe”, “Ölü Mevsim”, “Su Yüzü” gibi geçen sene farklı festivallerde yarışmış yapımları yarışma dışı göstermeyip kendi yarışmasına alması da dikkat çekiciydi. Geçen sene Antalya’dan ödülle dönen “Ayşe”, Yeni Bakışlar’da Seyfi Teoman En İyi Film Ödülü’nü kazandı. Bu bölümde ödül kazanan yapımlardan özellikle ikisi öne çıktı: Gelecek bir zamanda duygusallığı sorgulayan “Adresi Olmayan Ev” ve Hatay depreminden sonra üniversite sınavına hazırlanmaya çalışan öğrencileri anlatan (geçen sene Adana ve Ankara’dan ödüllü) “Zamanın Kıyısında Sınav” belgeseli.
En iyi yönetmen Gürcan Keltek
Geçen yıl Adana’dan ödülle dönen, Gürcan Keltek’in “Yeni Şafak Solarken” filmi En İyi Yönetmen Ödülü’nün sahibi oldu. Bilinçaltı akışıyla seyircinin sabrını sınasa da teknik olarak yarışmadaki en profesyonel yapımdı. Pelin Esmer’in merakla beklediğimiz yeni filmi “O Da Bir Şey Mi” gerçek ve hayali içiçe geçiren senaryosu ile Esmer’e En İyi Senaryo Ödülü’nü kazandırdı. Bu bölümün Altın Lale’den sonra yabancı filme giden diğer ödülü En İyi Kadın Oyuncu kategorisindeydi. Ödülü “Under the Volcano/Yanardağın Altında” filmindeki rolüyle Sofia Berezovska kazandı. En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü “Uçan Köfteci”deki performansıyla Nazmi Kırık aldı. Yarışmada Kırık’ın rol aldığı bir film daha vardı: Mehmet Akif Büyükatalay’ın Almanya adına yarıştığı “Histeri”. Yabancı düşmanlığı ve sansür temasını katman katman işleyen film, festivalden ödülsüz döndü.