GündemUnutma Beni 1647. yeni bölüm fragmanı - izle

Unutma Beni 1647. yeni bölüm fragmanı - izle

10.03.2016 - 14:01 | Son Güncellenme:

Dizi klasiği haline gelen Unutma Beni yeni bölümleri ile heyecan vermeye devam ediyor. FOX TV ekranında yayınlanan Unutma Beni 1647. yeni bölüm fragmanı ile izleyici karşısına çıkıyor. Unutma Beni dizisi hakkında detaylar sizlerle.

Unutma Beni 1647. yeni bölüm fragmanı - izle

6 sezonu arkasında bırakan Unutma Beni dizisi tam olarak 1646. bölüm ile ekrana gelecek. FOX TV'nin gündüz kuşağı dizilerinden Unutma Beni her gün saat 15:00'da yeni bölümüyle ekranlarda.

Haberin Devamı

Unutma Beni Hakkında

Masum gözyaşları, imkansız aşkları ıslatır.Türkiye'de bir ilke imza atarak, 7. sezonuna başlayan günlük dizi Unutma Beni, kaldığı yerden tüm hızıyla devam ediyor. Hayatlarındaki insanlara yardım eli uzatmak uğruna, aşklarını bir türlü gönüllerince yaşayamayan Ali ve İlkay'ı, bu sezon her zamankinden büyük bir sınav bekliyor.

Öte yanda Şeker Hala ve Özlem geçmişlerindeki acılarla ve yeni heyecanlarla yüzleşmek zorunda kalıyorlar. Şerif, Emine, Hikmet Bey, Türker, Seda, Çiğdem ve Mustafa... Hepsi hayatın içinden öyküleri, sevinç ve hüzünleriyle FOX'ta!

Unutma Beni 1647. bölüm izlemek için tıklayın

Ali Yücedağ (Osman Karakoç)

İlkay’ın ebedi aşkıdır. Bütün çabalarına rağmen İlkay’ın kendini ve kızını terk ettiğini düşünerek, kendini en kötü hissettiği bir zamanda Esra ile evlenen Ali kızı Zeynep’i de alarak Esra ile yurt dışına gitmeyi düşünmektedir. Ama pişman olacak, aşkından kurtulamayacak ve sonunda İlkay’a dönecektir.

Haberin Devamı

İlkay Yücedağ (Didem Özkavukçu)

Tüm yaşamı boyunca yalnızca Ali’yi sevmiştir. Geçirdiği bir kaza sonrası sakat kalmış, kızına ve Ali’ye yük olmamak için yaşadığı yerden uzaklaşmıştır. Sonunda ameliyat olup, iyileşip geri döndüğü zaman ise Ali’nin Esra ile evlendiğini öğrenmiştir. Başta dirense de sonunda İlkay Ali’yi kaybettiğini anlar. Kızını bırakmamak için girdiği yolda cezaevine düşmeyi de göze alan İlkay, cezaevinde tanıştığı bir kadınla arkadaş olacak ve dışarı çıktığında hayatı bambaşka, gizemli ve beklenmedik olaylarla dolu bir yola girecektir.

Özlem Akçay (Şerife Ünsal)

Şehmuz ve Emel’in kızı. Üniversiteyi yurt dışında okumuştur ve babasının şirketinde idarecilik yapmaktadır. Lise yıllarında Şeker’in oğlu Mustafa ile birbirlerine deli gibi aşık olmuşlardır. Hem yaşları hem de Mustafa’nın karakteri ve her iki ailede “adam olmayacağı” yönündeki önyargılar yüzünden hep engellenmişler ama birbirlerinden vazgeçmemişlerdir. Şehmuz Özlem’i Mustafa’dan “kurtarmak” için yurt dışına bir akrabalarının yanına göndermeye karar vermiş, bu Mustafa’yı iyice çileden çıkarmış ve sonunda Özlem’i kaçırmıştır. Mustafa’nın babası Abbas onları yakalatmış, oğlunu polise vermekle tehdit etmiştir. Bu olay baba-oğul arasındaki ilişkilerinin iyice kopmasına neden olmuştur.

Haberin Devamı

Mustafa her şeyi yakıp yıkacak kadar Özlem’i istemektedir ve Abbas’ın ölümü de tam o zamanlarda olmuştur. Mustafa hapse düştükten sonra Özlem adeta aklını kaybetmiş, birkaç kere intihara yeltenmiş ama her defasında kurtarılmıştır. Psikolojisi tamamen çökmüş olan Özlem aylarca kliniklerde tedavide kalmıştır. Mustafa’nın (Özlem’i bu durumdan kurtarmak için) “biz kız için değmezmiş, pişmanım…” vb. yazdığı mektubundan sonra bile iflah olmamış, olaydan bir yıl kadar sonra yurt dışına gönderilmiştir ama tedavisi orada da devam etmiştir. Kısacası Özlem en güzel yıllarını bu tedaviyle, acı içinde geçirmiştir ve Mustafa’dan sonra gençliğini yaşamamıştır hiç. İşi konusunda heveslidir ama asla işkolik ve hırslı değildir. İşini en iyi biçimde yapmaya çalışır, kendini işine vermiştir çünkü hayata biraz da bu yüzden katlanabilmiştir. Anne ve babasıyla ilişkileri şu an normaldir ama içinde bir yerde o günlere dair yaralar hala vardır.

Haberin Devamı

Geçmişteki olaylar yüzünden kendisini çok fazla bir yere ait hissetmiyor, haliyle ana-babasına da ait değil. Özlem kendisini yalnız hissetse de suratı asık, içe kapanık birisi değildir. Çok samimi bir hali vardır ve gülümsemeyi hiç ihmal etmez çünkü şu anki hayatından çok memnun, mutlu olmasa da bir şekilde geçmişte yaşadığı zorlukların üstesinden gelmeyi başarmıştır. Asla şımarık değildir. Zengindir ama giyiminde kuşamında, yaşam tarzında zenginliğini gösteren hiçbir şey yoktur. Varlıklı olmayı diğer insanlara karşı bir üstünlük nedeni olarak görmez, alçak gönüllüdür. Babası Şehmuz işlerini son on onbeş yılda büyüttüğü için çocukluğunda yoksulluk çektiği zamanlar da çok olmuştur, yüzden vardan yoktan anlar. Zevkli giyinir, iş yerinde döpiyes vb. ile görmeyiz hiç, iş dışındaki tarzıyla görürüz. Kendisine dikkat eder, bakımlıdır. Derinlerde yaraları olan çok duygusal çok hassas bir kızdır. Üzüldüğü zaman gözleri hemen dolar. Paraya pula hiç önem vermez, vefa dostluk sevgi vicdan gibi değerleri en yükseklerde tutar.

Haberin Devamı

Terbiyeli, saygılı, ağırbaşlıdır. Bir arkadaşının ağabeyi ile sözlüdür ama ona aşık değildir. Çocukları çok sevmekle birlikte kendi yaşadıklarının etkisiyle, bakamayacağı yahut onu kaybedeceği korkusu yüzünden çocuk yapmayı düşünmemektedir. İlk gençliği Mustafa İlkay ve Şerif’le geçmiştir. Birbirlerini çok sevmişlerdir. Ama olaydan sonra kendisi yurt dışına gitmiş, İlkay başka şehre üniversiteye gitmiş, Şerif de hapse girmiştir. İlkay ve Şerif Özlem’in ailesinden onun bir daha dönmeyeceğini duymuşlardır hep. O yüzden zaman içinde birbirlerinden kopmuşlardır. Kendi halinde yaşayan Özlem’in hayatı Mustafa ile karşılaştıktan sonra alt üst olacak, ilk gençliğindeki duyguları tekrar alevlenecektir.

Mustafa Karaman (Furkan Engin)

32 yaşında. Şeker’in oğludur. (Ama sezon sonuna kadar seyirci bunu bilmeyecektir) (Şeker amcasının üvey oğlu Abbas’la evlendiği için soy isimleri Hikmet’le aynıdır) Çok hareketli, büyüklerin “yaramaz” dedikleri cinsten aktif bir çocukluk dönemi olmuştur. Bu özelliği okul yıllarında da devam etmiş, biraz da öğretmenlerin onunla ilgilenmeyi ve umutlarını kesmesi yüzünden okulla arası hep açık olmuştur. Gözü hep sokakta macerada geçen Mustafa ilköğretim yıllarından beri defalarca okuldan kaçmış, kavgacı kişiliği yüzünden bir çok disiplin cezası almış, lise yıllarında ise bir çok okuldan tasdikname ile uzaklaştırılmış, tahsil hayatına çok kısa sürelerle değişik okullarda devam edebilmiştir. Son okuduğu liseden de kendi ifadesiyle ‘kendisine vurmak isteyen’ okul müdürüne kafa attığı için uzaklaştırılmıştır. Başlangıçta ailesine sevimli gelen bu haller okul yıllarında problem olmaya başlamıştır.

Şeker’in ve Abbas’ın (Şeker’in kocası) uyarıları fayda etmemiş, Abbas bir süre sonra oğluna dayak atmaya bile başlamıştır. Şeker uzun zaman arada kalmış, oğlundan hiç vazgeçmek istememiştir ama uyarıları tatlı dille anlatmaları, iyi niyetli bütün çabaları sonuç vermemiş, o da Mustafa’nın gençlik yıllarında iyice çileden çıkmıştır. Çünkü her gün Mustafa’yla ilgili okuldan kaçma, kavga, yaralama, dayak vb. bir haberle yada başka ailelerin, okul idarecilerinin ve çevrede bir çok kişinin şikayetleriyle karşılaşmaları olağan hale gelmiştir. Şeker de sonunda oğlundan umudu kesmiştir. Mustafa’nın babasının iş ortağı Şehmuz’un kızına (Özlem’e) aşık olması ve bunun ortaya çıkması bardağı taşıran son damla olmuş, Şeker ve Abbas adam olmayacağını düşündükleri oğullarının Özlem’in hayatını da mahvedeceğini, Şehmuz Beylerle ilişkilerinin bozulacağını da düşünerek var güçleriyle Mustafa’ya engel olmaya çalışmışlar ve Mustafa’nın ailesi ile arası iyice açılmıştır. Özellikle Abbas bu dönemde oğluna çok büyük tepki göstermiş, baba-oğul neredeyse kanlı bıçaklı hale gelmişlerdir.

Mustafa Özlem’i kaçırmış, Abbas onları yakalatmıştır. Mustafa’nın Özlem için kendi anası babası da dahil bütün herkesi silecek hatta öldürebilecek kadar gözünün döndüğü bu günlerde babası ölü bulunmuş ve suç onun üzerine kalmıştır; Şeker de (tamamen haklı olarak, gördükleri ve yaşadıklarına uygun olarak) oğlunun aleyhine tanıklık yapmış ve Mustafa’nın baba katili olarak ceza almasında rol oynamıştır. Şeker bu olaydan sonra baba katili bildiği oğlunu tamamen silmiştir. İlk zamanlarda adını duyduğu anda bile fenalıklar, krizler geçirmiş, zaman içinde “Mustafa” adı evde tabu haline gelmiş, hiç konuşulmamış, Mustafa yok gibi davranılmış, öyle yaşanmıştır.