05.12.2024 - 07:01 | Son Güncellenme:
Ahenk Bayazıt - Türkiye’de kadınların siyasal hak mücadelesi çok uzun yıllara dayanıyor. 3 Nisan 1930 tarihinde Belediye Kanunu ile belediye düzeyinde, 26 Ekim 1933 yılında Köy Kanunu ile muhtarlık düzeyinde ve nihayetinde 90 yıl önce bugün yapılan Anayasa değişiklikleriyle kadınlar milletvekili düzeyinde seçme ve seçilme hakkını kazandı. Böylece Türkiye’deki kadınlara seçme ve seçilme hakkı Fransa, Belçika, İtalya ve İsviçre gibi pek çok Avrupa ülkesinden önce tanınmış oldu.
Dünyada oran %26
Ancak bugün, kadınların yerel ve ulusal politikalara katılım oranları oldukça düşük. Birleşmiş Milletler Kadın Birimi ve Parlamentolar Arası Birlik (IPU) tarafından hazırlanan ‘Siyasette Kadınlar 2023’ haritasına göre, dünya genelinde parlamentodaki kadın oranı yüzde 26.5, bakan oranı ise 22.8. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) kadın milletvekili sayısı 118, erkek milletvekili sayısı ise 475. Yani meclisin neredeyse 5’te 1’ini (yüzde 19.90) kadınlar oluşturuyor. AK Parti’nin 50, CHP’nin 25, DEM Parti’nin 27, MHP’nin 4, İYİ Parti’nin 3, Saadet Partisi’nin 2, DEVA Partisi’nin 4 kadın milletvekili bulunuyor. Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nde ise 17 bakandan yalnızca 1’i (Mahinur Özdemir Göktaş - Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı) kadın.
Cinsiyet rolleri
Dünya genelinde kadınların siyasete katılım oranının düşük olmasının başlıca sebepleri arasında toplumsal cinsiyet rolleri geliyor. Kadınların siyasal karar alma mekanizmalarına ve liderlik konumuna erişimini kolaylaştıracak yasal düzenlemeler konusunda eksiklikler bulunuyor. Kadın siyasetçiler; geleneksel rollerin hatırlatılması, cinsiyetçi söylemler ve eylemler, baskı ve küçümsenme, itibarsızlaştırılma, sözlerine müdahale edilmesi, toplantı veya etkinliklerden dışlanma, siyaset alanlarının sınırlandırılması, göstermelik temsil, aday listelerinde yer bulamama gibi şiddet ve ayrımcılığa maruz kalıyor.
Fırsat önceliği ve eşit haklar
Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) iş birliğinde yürütülen siyasette kadınlara yönelik şiddet araştırmasında; toplumsal cinsiyet eşitliğini temel alan ‘eşit haklara sahip olma ilkesi’, ‘olumlu ayrımcılık’, ‘fırsat önceliği’, ‘kota’, ‘eğitimler’, ‘kampanya destekleri’, ‘ayrımcılığa karşı koruma sağlayan yasal düzenlemeler’, ‘fermuar sistemi’ gibi olumlu eylem politikalarının anayasa ve diğer yasalar düzeyinde tanımlanmasının öneminden
bahsediliyor.