01.12.2017 - 01:30 | Son Güncellenme:
Önder Yılmaz / ANKARA
TBMM Kaçak Eserlerin İadesini Sağlama ve Kültür Varlıklarını Koruma Tedbirlerini Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı taslak raporda çarpıcı tespit ve öneriler yer aldı. Taslak raporun, “sonuç ve öneriler” bölümü özetle şöyle:
Kaçak kazıları teşvik eden dedektörlerin yasaklanması veya kullanımının kısıtlanması zorunluluk hâline gelmiştir. Eğer dedektörlerin yasaklanması mümkün olamıyor ise, sınırlı ruhsata bağlanmalı ve jandarma tarafından sahipleri gözetim altında tutulmalı.
Tarihi eser kaçakçılığında mahkemelerde hapis cezalarında alt limitin uygulanması dolayısıyla verilen 2 yıl hapis cezasının caydırıcılığı kalmamıştır. Cezaların alt sınırının bir yıl yükseltilmesi ve suçluların ceza alması sağlanmalı.
İş makinelerine el konulmalı
Ayrıca höyük ve tümülüsler gibi taşınmaz kültür varlıkları, iş makineleri kullanılarak kısa bir zamanda yok edilmektedir. Bu vahşetin önüne geçilebilmesi için mevzuata, “Kaçak kazılarda kullanılan iş makinelerine el konulur” hükmü eklenmeli.
Kaçak eserlerin ihbar edenlere verilen ikramiye, (günümüzde yüzde 7,5 olarak işlev görüyor) kaçakçılığı önlemede yetersiz kalmaktadır. İkramiye oranları yükseltilmelidir. Bu düzenlemede, varlığı önceden bilinen kültür varlıklarının çalınması durumunda ihbar eden ve yakalayan kamu görevlilerine ikramiye verilmesi hususu da yer almalı.
Gizli soruşturmacı ve dinleme
Yurt dışına kaçırılacak korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarının yurt içinde el değiştirmesinde, yani kaçak kazıcıların elde ettikleri eserleri toplayıcıya veya pazarlamacıya ulaştırılmasında oluşturulan suçlar, haber verme zorunluluğuna ve kültür varlığı ticaretine aykırı hareketleri kapsamaktadır. Bu nedenlerle, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun iletişimin denetlenmesi (mad. 135/6), gizli soruşturmacı görevlendirilmesi (mad. 139/c) ve teknik araçla izleme (mad. 140) tedbirlerinin 2863 sayılı Kanun’un 67. maddesindeki suçları da kapsaması için Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ilgili maddelerinde değişiklik yapılmalıdır.
Eski eser kaçakçılığının ilk aşamasını kaçak kazılar ve soygunlar oluşturmaktadır. Mücavir alanlarda bulunan höyük, tümülüs ve nekropol gibi tarihi alanlar Jandarma Genel Komutanlığı’na bağlı karakollarca denetimlere tabi tutulmalıdır. Mücavir alanlarda bulunan taşınmaz kültür varlıklarının tel örgü ile çevrilmesi, bekçi veya kamera sistemleriyle korunması sağlanmalıdır. Sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarının etrafında bulunan vatandaşlara aralıklı eğitim çalışmaları yapılmalı, çevresini tanıma, kültür varlıklarını koruma ve kültür bilinci verilmeli.
Belgelendirme yapılsın
Tarihi eserlerin belgelendirme sistemi işler hâle getirilerek, iç piyasada dolaşımına izin verilen tüm kültür varlıkları belgelendirilmelidir. Böylece iç piyasada denetim sağlanacak ve yurt içinde dolaşımına izin verilen kültür varlıklarının yurtdışına çıkarılması önlenecektir. Müzayede konusu da yönetmelikle yeniden düzenlenmeli.
n Dış temsilciliklerimiz aracılığıyla taşınır ve taşınmaz kültür varlıklarının tespit çalışmaları yapılmalı ve Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nde bir arşiv oluşturulmalı.
Milli müze kurulmalı
Yurtdışına kaçırılmış eserlerin iadesini yönelik yapılan çalışmalarda halk desteği sağlanmalıdır.
Geçmişte Troya eserleri ve Zeus Sunağı’nın iadesine yönelik yapılan imza kampanyaları gibi kampanyalar, vatandaşın bilgilenmesine ve bilinçlenmesine yol açacaktır.
1917’de kurulması planlanan, ancak günümüze kadar kurulamayan ve Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 2023 hedefleri arasında yer alan Milli Müze’nin Ankara’da kurulması sağlanmalı.
Çocukların müze ile ilişkilerini küçük yaşlarda kuracak, onları eğlendirirken eğitecek olan Çocuk Müzeleri kurulmalı.
Antalya’nın Aksu ilçesindeki Perge Antik Kenti’nden 1960’lı yıllarda kaçırılan ve 2010 yılında İsviçre’nin Cenevre Gümrüğü’nde ele geçirilen Herakles Lahdi, 7 yıl süren hukuk savaşının ardından geçen eylül ayında Antalya’ya getirilmişti.