GündemTarihe ışık tutan 70 yıllık anılar

Tarihe ışık tutan 70 yıllık anılar

13.12.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:

Gazetecilik mesleğinin duayen isimlerinden Altan Öymen’in meslekte geçirdiği 70. yılı bir kitapla taçlandırıldı. “Altan Abi, Yaşamıyla ve Türk Siyasi Hayatında AltanÖymen” adlı kitap Türkiye’nin yakın tarihine de ışık tutan anılardan oluşuyor...

Tarihe ışık tutan 70 yıllık anılar

Duayen gazeteci ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) eski Genel Başkanlarından Altan Öymen’in (88) gazetecilikteki 70’inci yılı şerefine akademisyen Çağhan Uyar tarafından kaleme alınan “Altan Abi, Yaşamıyla ve Türk Siyasi Hayatında Altan Öymen” adlı biyografik eser Galeati Yayıncılık’tan okuyucularla buluştu. Öymen’in gazetecilik yıllarında Türk siyasi tarihine de ışık tutacak anılarının ilk ağızdan anlatıldığı kitapta, Öymen’in; Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam kararı sonrası idamlarının durdurulması için açtığı imza kampanyasının yanı sıra merhum başbakanlardan Bülent Ecevit ile olan anıları dikkat çeken kısımları oluşturuyor.

Haberin Devamı

‘Ecevit partizan değildi’

Altan Öymen ile Bülent Ecevit’in Ulus gazetesinde muhabirlik yaptıkları dönemde başlayan dostluklarının, hikâbiz yesi Öymen’in ağzından, “Ulus Meydanı’ndan Bahçelievler’e hava soğuk ve karlı olduğu zaman da yürürdük. Orada Ecevit’in iyimserliğini hatırlıyorum. Taksi parası vermek de o kadar kolay değil. Bülent Ecevit, karda yürümenin ne kadar sağlıklı bir şey olduğunu anlatırdı” sözleriyle aktarılıyor. Öymen, Bülent Ecevit’in CHP’ye üye kaydını bizzat gerçekleştirdiğini anlatırken, döneme ait anılarını, “Ecevit’in siyasetteki ilk yılları olumsuz anlamda partizan bir CHP’li değildi. Partili olmanın gerekleri vardı. Onu yerine getirirdi. Yani kendi partisini dışarıya karşı savunmak gibi” sözleriyle dile getiriyor.

Haberin Devamı

Nasıl tutuklandı?

“Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam kararına karşı harekete geçen Öymen, İsmet İnönü ve bazı milletvekilleriyle de görüşmelerde bulunur. Meclis Başkanı ile de mevzuyu müzakere etmeye çalıştıysa da randevu alamamıştır. Öymen; Uğur Mumcu, Erdal Öz, Onat Kutlar, Yaşar Kemal ve Emil Galip Sandalcı gibi isimlerle Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam cezalarının durdurulması için imza kampanyası başlatmıştır. Bu çalışmalar neticesinde 12 bin civarında imza toplayarak ilgili makamlara vermişlerdir. Tam da bu süreçte Ankara-İstanbul seferini yapan ‘Boğaziçi’ adında bir uçak Sofya’ya zorla götürülmüştür. Sefer Şimşek, Aynullah Akça, Yaşar Aydın ve Mehmet Yılmaz adında dört kişi uçağı alıkoymuştur. Amaçları; Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamının durdurulmasıdır. Çok sayıda gözaltı olmuştur. Öymen ve arkadaşlarının topladıkları imzalar ile uçak kaçırma olayının aynı amaca hizmet etmesi ve ifadede adının geçmesi hasebiyle Öymen de bu örgüte mensup sayılarak tutuklanmıştır. Yapılan tahkikat neticesinde Öymen’in masumiyeti ortaya çıksa da, Mamak Muharebe Okulu’ndaki hücrede, o dönem başından geçenleri şöyle anlatır: “Yarısı toz toprak filan olan bir yer, bir tane yatak var. Bir hücre var, başka bir şey yok. Camlı ve demirli bir hücre. İleride bir er duruyor. Su içme işareti yaptım. Kapıyı açtı. ‘Nedir?’ dedi. ‘Su istiyorum’ dedim. ‘Komünistlere su verilmez burada!’ dedi. Demek ki komünistlikten girmişiz oraya. O hücredeki tek diyaloğum bu oldu. Gözü bağlı, arabaya koydular. Radyoevi binası varmış, orada oluyor bu sorgular. Birkaç şey sordular bana. Nerelisin, kaç yaşındasın falan diye. Sonra hapishaneye geri götürdüler. Götürdükten birkaç gün sonra yeniden getirdiler. İmza meselesini ve ona benzer şeyleri sordular. Anayasal hakkımızı kullandık dedim. Fiziki işkence yapmadılar. Ama gözlerim kapalı, bir de arabada duyduğum sesler var işkence yapılır gibi.”

Haberin Devamı

555-K eyleminin önemli aktörü

“27 Mayıs 1960 öncesi DP Hükümeti’ne yönelik en önemli toplumsal hareket, 555-K parolası ile Ankara Kızılay’da yapılan gösteridir. Fısıltı gazetesi tarafından duyurulan 555-K’nın açılımı beşinci ayın beşinde saat beşte Kızılay’da anlamına gelmektedir. 555-K olayları bazı kesimlerce Cumhuriyet tarihinin ilk ‘sivil itaatsizlik eylemi’ olarak görülmektedir. İktidar partisinin izlediği politikalar çerçevesinde; Tahkikat Encümeni’nin kurulması, basına yönelik baskılar ve yargıya müteveccih bazı yaptırımlar 555-K eylemini tetikleyen ana sebeplerdendir. Öymen, 555-K eyleminin önemli aktörlerinden biridir. Öymen, 5 Mayıs günü Kızılay Meydanı’na ilk vardığı andaki izlenimleri şöyledir: ‘Bugün, 50 küsur yıl sonra, o günkü halimizi, bugünmüş gibi hatırlıyorum. Hepimiz heyecanlıydık. Hepimiz yan yana gelip kol kola girdik. Islıkla Gazi Osman Paşa melodisine ses vermeye çalıştık. Yürümeye başladık, ıslık çalarak... Sakarya kavşağını geçtikten sonra da ıslığı bırakıp marşı söylemeye başladık. Önümüzde yürüyen insanlar, biz onlara yaklaştıkça, hemen kenara çekiliyorlar, biz geçtikten sonra bir kısmı da bize katılıyordu. Yanımızdan veya arkamızdan yürümeye başlıyorlardı. Bulvarın Tuna Caddesi’ne sapılan yerine gelinince, başımı çevirip arkaya baktım: Arkamızda çok büyük bir topluluk oluşmuştu. 555-K eylemine katılma nedenim demokrasimizin yasaklı-tehlikeli bir diktatörlüğe dönüşmesini önlemeye çalışmaktı.”