26.05.2025 - 07:01 | Son Güncellenme:
Aysel Bozan Yılmaz - Çocuklar ve gençler arasında artan akran zorbalığının sebepleri arasında bireysel ve çevresel pek çok neden var. Sorunun çözümünde ise rehber öğretmenler çok önemli. Ancak sendikalar başta olmak üzere eğitimciler ve uzmanlar, okullardaki rehber öğretmen sayılarının yeterli olmadığını kaydediyorlar. Yönetmeliğe göre ilkokullarda 300, ortaokul ve liselerde 150 öğrenciye ulaşıldığında bir rehber öğretmen kadrosu açılıyor.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Şubat 2024’te yazılı bir önergeye verdiği cevapta, 42 bin 550 rehberlik öğretmeninin MEB’e bağlı okul ve kurumlarda görev yaptığını açıkladı. MEB’in 2023-2024 eğitim öğretim yılı istatistiklerine göre örgün eğitimde 61 bin 111’i resmi, 14 bin 352’si özel okul, dördü açık öğretim olmak üzere toplam 75 bin 467 okul bulunuyor. Bakan Tekin’in paylaştığı rehber öğretmen sayısına özel okullar dâhil mi bilinmiyor. Ancak dâhil değilse bile bu sayı 18 bin 561 okulda rehber öğretmen olmadığı anlamına geliyor. Öte yandan bazı okullarda iki-üç rehber öğretmen görev yapıyor.
Sosyal medya: Kesintisiz zorbalık
Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Barış Erdoğan, akran zorbalığının toplumdaki sosyo-ekonomik değişimlerin bir sonucu olduğunu belirtiyor. Neoliberal politikaların etkisiyle ailelerin rekabetçilik ve bireysel başarı vurgusunu çocuklara erken yaşta yüklenmeye başladıklarına dikkat çeken Erdoğan, “Okullarımız sadece eğitim verilen yerler olmaktan çıktı. Statü kazanımının, güç ilişkilerinin üretildiği bir sahne haline geldi. Bu durum okul içi hiyerarşilerin sertleşmesine, dışlanma ve aşağılamanın normalleşmesine yol açıyor. Tüm bu süreçler sonucunda daha çok kendine odaklanan, diğerlerine karşı hoşgörüsüz ve otoriter eğilimleri artan çocuklar, ergenler yetişiyor” diyor.
Buna dijital medya da eklendiğinde genç bireylerin dijital ortamlarda da sürekli görünür ve değerlendirilir hale geldiğine vurgu yapan Erdoğan, şunları söylüyor: “Sosyal medya beğenilme ve popülerlik baskısını artırarak akranlar arasında hem açık zorbalığı hem de sinsi dışlamaları teşvik ediyor. Eskiden okuldan eve gelince zorbalık biterdi. Şimdi ise çocuğun telefonu bilgisayarıyla beraber onu her an takip ediyor.”
Kimlik üzerinden güç gösterisi
Türkiye’nin son yıllarda aldığı yoğun göçün de akran zorbalığı sorununun dinamiklerini etkilediğini belirten Erdoğan, özellikle Suriyeli göçmenler gibi kitlesel ve ani nüfus değişimlerinin zaman zaman yerel halkla yeni gelenler arasında kimlik, kültür ve aidiyet çatışmalarını beraberinde getirdiğini işaret ediyor. Okullarda bu durumun kimi zaman ötekileştirme ve ayrımcılık şeklinde karşılık bulduğuna değinen Erdoğan, zorbalığın her iki tarafta da kimi zaman kimlik üzerinden bir güç gösterisine dönüşebildiğini dile getiriyor.
Neler yapılmalı?
Türkiye’nin özel koşullarının, özellikle yoğun göçün getirdiği sosyo-kültürel dinamiklerin dikkate alınarak bütüncül ve sürdürülebilir müdahalelerle sorunun çözülebileceğine vurgu yapan Erdoğan’ın önerileri şöyle:
■ Okullarda empati, çeşitlilik ve birlikte yaşam üzerine geliştirilen programlar uygulanmalı.
■ Öğretmenlerin bu konuda yalnız bırakılmaması, rehberlik servislerinin güçlendirilmesi gerekiyor.
■ Eğitim müfredatları salt akademik başarıya değil duygusal ve sosyal zekânın gelişimine de yer vermeli.
■ Sosyoekonomik eşitsizliklerle mücadele zorbalığın önlenmesinde kilit rol oynuyor. Yoksulluk, dışlanmışlık ve sosyal sermayeye erişim eksikliği hem zorba hem de mağdur çocukları ortak bir kırılganlıkta buluşturuyor. Dolayısıyla daha adil, kapsayıcı ve güvenli bir sosyal çevre oluşturmak gerekiyor.
Okuldaki başarıyı düşürüyor
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi’nden Doç. Dr. Gülşah Batdal Karaduman, akran zorbalığına maruz kalan öğrencilerin ders başarılarında düşüş, zorbalık yapanlarla karşılaşmamak için okul devamsızlıklarında artış ve okul terkinde yükselme gibi sonuçlarla karşılaşıldığını belirtiyor.
Zorbalığa uğrayan çocukların okul ortamını güvenli olmayan bir yer olarak görmeye başladığını ve öğrenme motivasyonlarını yitirdiklerini vurgulayan Karaduman, “Bu öğrencilerde özgüven eksikliği, düşük akademik öz-yeterlilik, öğrenmeye karşı isteksizlik, başarısızlık korkusu, travmatik stres tepkileri, dikkat dağınıklığı ve öğrenme güçlüğü, depresyon gibi psikolojik sorunlar da sıkça gözlemlenir. Ayrıca zorbalığa uğrayan çocuklar yalnızlaştıkça öğretmenlerinden de uzaklaşabilir. Sınıf içinde dışlanma ya da etiketlenme, öğretmenle iletişimi ve destek alma sürecini zorlaştırır. Bu da öğrenme sürecinden kopmalarına neden olur” diyor.
Karaduman, eğitim ortamının sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için okul ikliminin güvenli ve destekleyici olması gerektiğini ve bu noktada öğretmen ve idarecilerin rolünün kritik olduğunu sözlerine ekliyor.
Veliler nasıl anlayabilir?
Zorbalığa uğrayan çocuklar, çoğu zaman yaşadıklarını saklayabiliyorlar. İstanbul Aydın Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Esra Biçici, bu çocukların genellikle kaygılı, çekingen, düşük özgüvene sahip, boyun eğme özellikleri olan çocuklar olduğu için ailelerine ya da öğretmenlerine zorbalığa uğradığını anlatmakta çekinebileceğini belirtiyor. “Zorbalığa bir tepki vermedikleri için de durum çoğu zaman daha da sistematik hale gelir” diyen Biçici, ailelerin çocuklarının vücudunda morluk, çizik varsa, okuldan eve üstü başı kirlenmiş, dağılmış bir şekilde geliyorsa, normalde okulu sevmesine rağmen okula gitmek istememe, içe kapanma, baş ve karın ağrısı gibi fizyolojik belirtiler görüyorsa zorbalıktan şüphelenmeleri gerektiğini söylüyor.
Depresif belirtiler
Zorbalığa uğrayan çocukların hayattan keyif almama, çökkün hissetme gibi depresif belirtiler yaşayabileceğinin ve bu durumun kendine zarar vermeye kadar gidebileceğinin altını çizen Biçici, ebeveynlere, akran zorbalığına uğrayan çocuklarıyla suçlamadan konuşmalarını, ona destek olmalarını, çocuğun durumunun öğretmenine ve okul psikolojik danışmanına bildirilmesini, eğer yoksa mutlaka başka ruh sağlığı uzmanlarından destek alınması öneriyor.
Zorbalar risk altında
Zorbalık yapan çocukların ailelerinin de çok dikkatli olması gerektiğini bildiren Biçici, araştırmalara göre zorbalık yapan çocukların diğerlerine göre daha fazla suça karıştığını; alkol, madde kullanımı gibi riskli davranışlarda bulunma ve psikiyatrik rahatsızlıklar açısından risk altında olduklarını işaret ederek, bu çocuklar için de uzman desteği alınması tavsiyesinde bulunuyor.
AİLELERİN BAŞVURABİLECEĞİ KURUMLAR: OKUL İDARESİ, KDK, TİHEK...
Akran zorbalığının çocukların anayasal haklarını da tehdit ettiğini kaydeden Avukat Zafer İşeri, zorbalığa maruz kalan çocuklar ve ailelerinin hukuken yapabilecekleri hakkında şu bilgileri veriyor:
Öncelikle, okulda gerçekleşen zorbalık için aile, okul idaresine yazılı bir dilekçe ile durumu bildirerek önlem talep edebilir. İdare harekete geçmezse, noter aracılığıyla ihtar çekilebilir veya Milli Eğitim Müdürlüğü’ne şikâyette bulunulabilir. Daha ileri bir adım olarak, Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) ile Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na (TİHEK) başvuru yapılabilir. Elektronik yolla da başvuru alan KDK’nın internet sitesinde okulda sorun yaşayan çocukların aileleri başvuruya davet edilmekte. TİHEK ise her türlü ayrımcılık yasağı kapsamında başvuruları incelemekte ve üç ay gibi çok kısa sürede başvuruları sonuçlandırmakta.
Suç duyurusu
Zorbalık, eğer hakaret, tehdit veya kasten yaralama gibi suç unsurları içeriyorsa aile savcılığa suç duyurusunda bulunabilir. Türk Ceza Kanunu’na göre, 12 yaşından küçük çocuklar cezai sorumluluk taşımaz ancak 12-15 yaş aralığında, çocuğun fiilin anlamını algılama yeteneği değerlendirilir. Ayrıca, zorbalık nedeniyle çocuğun maddi (örneğin, tedavi masrafları) veya manevi (psikolojik travma) zarar görmesi durumunda, aile tazminat davası açabilir. Türk Medeni Kanunu’nun 369. maddesi, zorba çocuğun ebeveynlerini, gözetim ve eğitimde ihmalleri varsa sorumlu tutar. Devlet okullarında, okul yönetiminin ihmali varsa idare mahkemelerinde devlet aleyhine dava açılabilir. Özel okullarda ise tüketici mahkemelerinde okulun hizmet sözleşmesindeki yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçesiyle tazminat talep edilebilir.