20.02.2025 - 00:09 | Son Güncellenme:
AA
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Turan ile YİK Başkanı Aras hakkında, 13 Şubat'taki dernek genel kurulunda yaptıkları konuşmalarda yargıyı telkin ve yönlendirme içerikli ifadeler kullandıkları iddiasına ilişkin başlatılan soruşturma sürüyor.
Soruşturma kapsamında Turan ve Aras'ın nöbetçi sulh ceza hakimliğindeki ifadeleri tamamlandı.
Hakimlik, her iki şüphelinin de yurt dışına çıkış yasağıyla serbest bırakılmasına karar verdi.
SEVK YAZISINA ULAŞILDI
Savcılığın nöbetçi sulh ceza hakimliğine gönderdiği sevk yazısında, şüpheliler Turan ve Aras'ın, 13 Şubat'ta TÜSİAD Genel Kurulunda yaptıkları konuşmalarda, yalnızca basın aracılığıyla bilgi sahibi oldukları ve içeriğini bilmedikleri olaylara ilişkin yargıyı telkin ve yönlendirme ile gerçeğe aykırı dezenformasyon içerikli beyanlarda bulundukları belirtildi.
Şüphelilerin, sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak amacıyla, Türkiye'nin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığıyla ilgili gerçeğe aykırı bilgileri kamu barışını bozmaya elverişli şekilde yaydıkları ve "yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçunu işledikleri ifade edildi.
Yazıda, şüphelilerin üzerlerine atılı suçu işlediklerine ilişkin kuvvetli suç şüphesini oluşturan deliller ve somut olgular bulunduğu belirtilerek, Turan ve Aras hakkında yurt dışına çıkış yasağını içeren adli kontrol tedbiri uygulanması talep edildi.
SORUŞTURMA
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Turan'ın 13 Şubat'taki dernek genel kurulunda yaptığı konuşmada, bazı soruşturma ve kovuşturmalar hakkında yargıyı telkin ve yönlendirme içerikli ifadeler kullandığı tespit edilmişti.
Başsavcılık, Turan'ın ifadelerinin gerçeğe aykırı ve kamu barışını bozmaya elverişli nitelikte olduğunu değerlendirerek, hakkında "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" ve "yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçlarından resen soruşturma başlatmıştı.
Geçen günlerde aynı suçlardan soruşturma başlatılan TÜSİAD YİK Başkanı Aras ile Turan'ın savcılıkta ifadelerinin alınması için İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şubesine talimat verilmişti.
Bunun üzerine Turan ile Aras, ifadelerinin alınması için İstanbul Adliyesi'ne götürülmüştü.
ERDOĞAN'DAN TÜSİAD'A SERT TEPKİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'nda yaptığı açıklamada, TÜSİAD'a tepki göstermişti.
Erdoğan, "TÜSİAD'ın haddi ziyadesiyle aşan ve buram buram provokasyon kokan açıklamalarına geçmeden önce şu gerçeğin altını çizmek istiyorum. Demokrasilerde hiç kimse layüsel değildir. Hiç kimse eleştiriden azade değildir. Tutarlı, yapıcı, iyi niyetli olması halinde biz de eleştirilere kulağımızı hiçbir zaman tıkamadık ve tıkamayız. Bugün, 'konuşan Türkiye' diye bir olgudan bahsediliyorsa, bunu mümkün hale getiren hiç şüphesiz, AK Parti'dir, hükümetlerimizdir. Demokrasimizin standartlarını yükselten, baskılara son veren, yasakları kaldıran bizim iktidarlarımızdır. Terörü ve şiddeti övmediği, hakaret içermediği, vesayet girişimlerine davetiye çıkarmadığı müddetçe her türlü fikrin rahatça tartışılmasını biz sağladık. Bütün bunları da CHP'nin ve vesayet odaklarının engellemelerine rağmen yaptık. Yasakların değil özgürlüklerin egemen olduğu bir Türkiye'nin inşası için verdiğimiz çetin mücadelenin en yakın şahidi bizatihi milletimizdir. Yasakların kalkmaması için mahkemeye koşanların bize demokrasi ve özgürlükler konusunda söyleyecek hiçbir sözü olamaz. TÜSİAD yönetiminin açıklamaları sonrasında emre amade uşak misali sıraya dizilen muhalefet figürlerini nazarı dikkate almıyoruz. Kraldan çok kralcı davrananların ederi, onlara sahiplerinin biçtiği değer kadardır. Kuklalarla işimiz olmaz, bizim muhatabımız kuklacılardır." dedi.
"TÜSİAD, ŞU DEPREM AFETİNDE SİZ NE YAPTINIZ?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜSİAD'ın doğal afetler üzerinden hükümete bühtan ettiğini söyleyerek, "Yurt dışındaki afetlerde bırakın zararın tüm boyutlarını, can kayıplarının bile tam olarak açıklanmadığını bildikleri halde ileri geri konuşuyorlar. Oysa afetzedelerimizin yaralarını sarma konusunda Türkiye'nin başarısını sadece evi barkı yıkılan, düzeni bozulan kardeşlerimiz değil, bütün dünya çok iyi biliyor ve çabalarımızı takdir ediyor. Acaba ey TÜSİAD, şu deprem afetinde siz ne yaptınız? Acaba siz AFAD'ın yanında ne kadar destek verdiniz? Neyle oralarda bulundunuz? Ta Azerbaycan, Pakistan, bütün buralar burada yardıma koşarken, siz neredeydiniz? Zerre kadar vicdanları varsa çıkıp söylesinler. Dünyada bizim yaşadıklarımızın yarısını yaşasa ayakta kalabilen bir ülke olur muydu? Depremin üzerinden 2 yıl bile geçmeden 201 bin konutu teslim eden bir başka ülke daha var mıdır? Etrafı ateş çemberiyle kuşatılmışken, ekonomisini büyüten, ihracatını artıran, istihdamda kayıp yaşamayan, ulaşımda, sağlıkta, savunmada, yatırımlarda rekordan rekora koşan bir başka devlet gösterebilirler mi?" ifadesini kullandı.
"SİYASETÇİLERE HAD BİLDİRDİKLERİ KİBİRLİ SİSTEM ÇÖKMÜŞTÜR"
Erdoğan, TÜSİAD'ın bu ülkede 50 yıldan fazla zamandır sebep olduğu siyasi, sosyal ve ekonomik maliyetlerin hesabını vermesi gerektiğini vurgulayarak, konuşmasına şöyle devam etti:
"Türkiye'nin son 22 yılda yaşadığı badireler karşısında dut yemiş bülbüle dönen TÜSİAD'ın şimdi birdenbire yarısı yalan, yarısı yanlış örneklerden oluşan hezeyanlarının gerisindeki saiki elbette tahmin ediyoruz. On yıllardır gönüllerinin rahat ettiği suskunluklar karşısında verdikleri örnekler devede kulak kalır. Susması gereken yerde konuşan, konuşması gereken yerde susan gönülleri değil, çıkarlardır, geri plandaki kirli hesaplardır. 'Çöktü' diyerek feveran ettikleri, yıllardır tıkır tıkır işleyen rant düzenleridir. İmtiyazlar üzerine bina ettikleri ayrıcalıklı sistem çökmüştür. Siyasetçilere had bildirdikleri kibirli sistem çökmüştür. İstikrarsızlık üzerinden paralarına para kattıkları sistem çökmüştür. Millet ekonomik krizlerle kıvranırken, zenginleştikleri sistem çökmüştür. Gazete manşetlerinden siyasete ayar verdikleri sistem çökmüştür. Biz bu makamlarda olduğumuz sürece de devletin kaynaklarının bir avuç seçkine aktığı eski sistemi geri getirmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Ekonomiyle, istihdamla, üretimle ilgili yapıcı fikirlerle gündeme gelmek yerine, siyaset mühendisliğine soyunanlara şunu hatırlatmak isterim; Türkiye sizin tapulu mülkünüz, millet sizin personeliniz, siyasetçiler de maaşlı elemanlarınız değildir. Eski Türkiye'nin karanlık ve kaotik ikliminde senelerce borunuzu öttürmüş olabilirsiniz. Hukukun kapsama alanı dışında tutulduğunuz eski Türkiye'yi özlüyor da olabilirsiniz, ama yeni Türkiye'de haddinizi bileceksiniz. İş adamı derneğiyseniz, iş adamı derneği gibi davranmayı öğreneceksiniz. Milleti kışkırtmayacak, devletin kurumlarını provoke etmeyecek, yargıyı baskı altına almaya kalkışmayacaksınız. Siyaset yapmaya çok hevesliyseniz ya parti kurarsınız ya da ağzınızdan çıkacak iki çift söze bakan muhalefet partilerinden birini seçersiniz."
NE OLMUŞTU?
TÜSİAD Olağan Genel Kurulu'nda geçtiğimiz günlerde Ümit Özdağ'ın tutuklanması, İBB Başkanı İmamoğlu'na yönelik soruşturma, tekelleşme iddiaları, Ayşe Barım ve TSK'dan teğmenlerin ihracı ile ilgili mesajlar verilmişti. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, "Eleştirel ifadelere ve habercilik faaliyetlerine açılan soruşturma haberleri çok sıklaştı. 10 sene önceki olaylara yeni soruşturma açılıyor. Tutuklu milletvekillerine, siyasi parti liderlerine sürekli yenileri ekleniyor. Disiplinsizlik suçuyla teğmenler hakkında ihraç kararı alınıyor" ifadelerini kullanmıştı.