28.08.2024 - 11:12 | Son Güncellenme:
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın Türkiye ile görüşmeye ilişkin açıklamaları gündemdeki yerini koruyor. Peki bu açıklamalara Ankara'dan nasıl tepkiler geldi, Ankara işin neresinde duruyor? Diplomatik kaynaklar ne diyor? CNN TÜRK Ankara Temsilcisi Dicle Canova, kulislerin nabzını tuttu.
Dicle Canova'nın açıklamaları şöyle:
ESAD'IN AÇIKLAMALARI NASIL OKUNDU?
Öncelikle dikkat çekici olan Türkiye ile ilgili iki önemli açıklamayı da Halk Meclisi ile bağlantılı etkinliklerde yapmış olması. Birincisi 15 Temmuz Halk Meclisi seçimleri sırasındaydı. Son açıklamayı ise Halk Meclisi'nin yeni döneminin başlaması vesilesi ile yaptı. Bu durumu Türkiye ile ilişkilerin öncelikli bir ulusal mesele olarak görülmeye başlandığı ve kamuoyunu sürece hazırlama amaçlı olarak okuyabiliriz.
SURİYE İLE SÜREÇ NE AŞAMADA?
Diğer dikkat çekici nokta Esad'ın Türkiye ile ilgili açıklamalarının belirli bir değişim geçirmesi. İlişkilerin normalleşmesi için Türkiye'nin Suriye topraklarından çekilmesi gerektiğini belirten rejim yetkilileri, şimdi hemen bir çekilmeden bahsetmek yerine dilmediğini ima etmeye, bunun ilkelerinin ve temellerinin ele alınmasını vurgulamaya başlamış görünüyor. Esad, sürecin amaç ve hedeflerinin ilk başta ortaya konulması gerektiğini vurguluyor. Görüşmenin kendisinden ziyade içeriğinin önem taşıdığına vurgu yapıyor ve içeriğe odaklanan bu yaklaşımın ön koşul olarak algılanmaması gerektiği yönünde mesajlar veriyor. Yani Esad'ın 'Bir süreç başlatalım, bir yol haritası çıkaralım' noktasına geldiği iddia edilebilir. Hangi tarihte hangi adım atılacak belirleyelim yaklaşımı ile sonunda Türkiye'nin askerlerini çekeceği bir anlaşmaya hazırım dediği iddia edilebilir. Bunlar Şam'ın görüşleri ancak Suriye halen yıkık durumda ve bir devlet olarak topraklarını kontrol edemiyor. Halkının yarısından fazlası başka ülkelere göç etmiş durumda. Şehirler yıkık, ekonomisi körü durumda. Böyle bir ülkeyle nasıl normalleşilir?
ANKARA NEREDE DURUYOR?
Bu resim karşısında Ankara açısından durum ne? Öncelikle bir süredir Suriye ile sadece istihbarat değil, diplomatik düzeyde de temas edildiği izlenimini edindim. Süreçten temel beklenti üst düzey istihbarat ve diplomatik temaslar başlamadan önce neyse, yine aynı. Yani Ankara'nın pozisyonunda bir değişiklik yok. Bulunduğu yerde duruyor diyebilirim.
DİPLOMATİK KAYNAKLAR NE DİYOR?
Dışişleri Bakanlığı kaynakları Suriye'de ihtilafın başladığı Mart 2011 öncesini hatırlatıyor. 'İlişkilerin birçok alanda geliştiği bölge istikrarına katkıda bulunduğu bir düzeye geldiği, o dönem halkın refahını artırmaya ve sorunlarını azaltmaya dönük politikalar sayesinde ikili ilişkilerin emsal teşkil edebilecek nitelikte ilerleyebileceği gözler önüne serilmişti' deniyor. Şimdi gelinen noktada ilişkilerin 2011 öncesine dönmesinin yolu, Dışişleri Bakanlığı kaynaklarına göre 4 ana başlıkta yatıyor. Bir başka deyişle Türkiye'nin normalleşmeden 4 ana beklentisi var.
1- İlk sırada Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve birliğini muhafaza etmek üzere terör unsurlarından arındırılması var.
2- Suriye'nin kendi halkıyla kendi halkının meşru talep ve beklentileri temelinde 2254 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı çerçevesinde gerçek bir ulusal uzlaşı sağlaması. Anayasa görüşmelerine geri dönmesi ve muhalefetle anlaşması.
3- Göçmenlerin güvenli ve onurlu geri dönüşleri için gerekli koşulların oluşturulması.
4- İnsani yardımların muhalefetin kontrolünde bulunan alanlara kesintisiz şekilde sürmesi.
Deniyor ki bu anlayış hakim kılınıp gerçekçi yaklaşımlar hayata geçirildiği takdirde Suriye'nin esenliğine komşu ülkelerin güvenliğine ve bölgesel istikrara katkı sağlayabilecek adımların önü açılacaktır.
Bu 4 başlığın içeriklerine baktığımız zaman tabi ki en önemli ve zorlu bölüm Suriye'nin terörden arındırılması olarak karşımıza çıkıyor. Suriye terör örgütlerini temizleyebilecek mi? PKK'dan kurtulabilecek mi? Bugünkü mevcut durumda Şam'ın tüm toprakları üzerinde hakimiyet kuramadığı Rusya-İran-ABD'nin sürecin içinde yer aldığı, istikranın sağlanamadığı bir ortamda terörün sonlandırılmasına dönük koşulların sağlanması pek kolay gözükmüyor değil. O noktada da Türkiye askerini kolay kolay Suriye'den çekmez, çekemez. Dolayısıyla bugün Esad'ın Türkiye'nin çekilmesini ön şart olarak öne sürmesi veya sürmemesi aslında bir anlam ifade etmiyor. Koşullar sağlanmadan bu tablo Türkiye açısından değişmeyecek.
Diğer yandan Suriye rejiminin muhalefet ile kuracağı diyaloğun sonuç doğurucu olması da gerekiyor Ankara açısından. BM Güvenlik Konseyi kararı ve Cenevre anayasa süreci bu anlamda vurgulanıyor. Bunun takipçisi olunacak yani Türkiye'nin Suriyeli muhalifler ile ilişkilerinde radikal bir değişikliğe gitmesi, geri adım atması söz konusu değil. Zaten Hakan Fidan, 'Biz Suriye muhalefetiyle ilgili duruşumuzu değiştirmiyoruz' demişti. Suriye muhalefetinin Şam'la kuracağı ilişkilerin kendi iradeleri olacağı vurgulanmıştı.
Göç başlığı ise aslında insani yardımla da iç içe. BM, insani yardımları sağlanamadığı zaman göç riski doğuyor. İnsani yardımlar lojistik olarak Ürdün ve Lübnan gibi ülkelerden temin edilemiyor. Türkiye üzerinden gitmesi önemli. Esad rejimi bir süredir sınır kapılarını BM'nin insani yardımları için kullanılmasına izin veriyor. Bunun devam etmesi lazım. Öte yandan göçmenlerin dönebilmesi için de yeniden inşa gerekiyor. Alt yapı milyonlarca insanın dönmesine imkan vermedikçe sorun çözümsüz kalıyor. Alt yapı içinse yatırım lazım. Bu konuda da yine iş Esad rejimine düşüyor. Uluslararası kamuoyuna belirli bir güven vermesi ve kaynağın sağlanması gerekiyor.
"MISIR'DAN FARKLI OLUR, BAŞKA BİR İÇERİK VE TEMPODA İLERLER"
Özetle bu kez normalleşme süreci Mısır başta olmak üzere diğer ülkelerle yürütülen süreçlerden farklı. Başka bir içerik ve farklı bir tempoda ilerleyecek gibi duruyor. Çünkü mesele sadece iki ülkeli ilgilendirmiyor, başka aktörler de var. Suriye muhalefeti var, göçmenler var. Onların haklarına da halel getirmeden bir sürecin yürütülmesi bekleniyor. Aslında Türkiye'nin Suriye ile normalleşmesi, Suriye'nin kendi halkı ile normalleşmesini zorunlu kılıyor. Aynı zamanda Suriye'nin normal bir devlet olmasını, teröre karşı mücadele edebilmesini gerektiriyor.