Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr - Türkiye, 6 Şubat'ta toplam 11 ilin etkilendiği deprem fırtınasıyla derinden sarsıldı. Kahramanmaraş merkezli depremler ve hemen sonrasında yaşanan artçıların akabinde duyulan heyelan haberleri ise herkesi tedirgin etti. Artvin-Ardahan yolundan sonra Ordu’da da etkili olan heyelanlar kafaları karıştırdı, yaşanan afetlerin birbirini tetikleyip tetiklemediği merak konusu oldu. Milliyet.com.tr'ye konuşan Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Bektaş ve Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Şefik Ramazanoğlu merak edilen soruları yanıtladı.
'KESİN KONUŞAMAYIZ AMA TETİKLENMİŞ OLABİLİR'
Prof. Dr. Osman Bektaş, depremler ve sonrasında yaşanan doğal afetlerin beklenen olaylar olduğunu belirterek bölgenin yeryüzünde ve yer altında son derece hareketli olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Bektaş, depremlerin yeryüzünde bıraktığı tahribata ek olarak etkisinin çok daha geniş noktalara yayılabileceğini belirtti.
Prof. Dr. Bektaş, deprem sonrası ortaya yer kabuğunda meydana gelen afetlerle ilgili, "Gün geçtikçe artçıların menzili genişleyecek. Bu zamana bağı stres transferidir. Bunlar da gecikmiş depremleri beraberinde getirir. Deprem sonrası yaşanan deformasyonlara post sismik olaylar diyoruz. Bu durumda heyelanlar ve obrukların oluşmasını tetiklenmiş olabilir. Kesin bir şey söylemek doğru değil. Ancak yeni bir format atılmış ve büyük değişimler olmuştur" diye konuştu. Bektaş, depremler sonrasında yeraltında da değişiklikler olduğunu ve değişikliklerin heyelanları ve obrukları tetiklemiş olabileceğini vurgulayarak şunları söyledi:
"Heyelanları oluşturan 5-6 faktör var. Bunlara ek olarak sallantı olunca heyelanlı bölgeler de sallanıyor. Artvin'deki heyelanlı bölgeleri buna yormak mümkün. Kitle hareketleri böylece tetiklenmiş oluyor. İki depremin dolaylı etkisi heyelanlara yol açmış olabilir."
DEV OBRUK DEPREMİN SONUCU MU?
Dr. Şefik Ramazanoğlu da yer kabuğunun tek bir parça olmadığının altını çizerek Konya’da oluşan 37 metre çapındaki dev obrukla ilgili çarpıcı noktalara değindi. Dr. Ramazanoğlu, "Yer kabuğu levhalar halinde. Heyelanların olduğu yer farklı bir levha, depremlerin heyelanları etkileme olasılığı düşük. Ancak Konya’da oluşan obrukları etkileme ihtimali var. Depremlerin yaşandığı noktaya yakınlık ve benzer etkenler o bölgede de etki ediyor" diye konuştu.
'FAYIN KİLİTLİ OLMADIĞI ORTAYA ÇIKTI'
11 ildeki büyük maddi ve manevi yıkımın ardından uzmanlar İstanbullular için de uyarılarda bulunmuştu. 16 milyon nüfuslu şehirde olası bir deprem için kentsel dönüşümün yanında başka şehirlere göç de hızlandı. Prof. Dr. Osman Bektaş, İstanbul’da beklenen depremle ilgili 20 yıldır yanlış bir bilgi olduğunu açıkladı. AFAD’ın İstanbul için hazırladığı raporda 'olası 7.4 büyüklüğünde bir deprem' için hazırlık yapılıyor. 1999’da yapılan araştırmaya göre 7.4 büyüklüğünde bir deprem olabileceği ortaya koyulurken, Prof. Dr. Bektaş, 2019’da Japon ve Alman ekiplerin yaptığı çalışmalarla farklı bir sonuç alındığına dikkat çekerek şöyle konuştu:
"1999’da bu fayı bilmiyorduk. Uzun olduğu için büyük deprem öngörüyorduk. Ancak önemli olan ne kadar uzun olursa olsun fayın kilitli olmasıdır. Kilitli fay büyük bir enerji biriktirir ve büyük depremler oluşturur. 2019 yılına geldiğimizde Japon ve Alman uzmanların yaptığı çalışmayla fayın aslında kilitli olmadığı ortaya çıktı. 7.4'lük enerji biriktirecek bir durumu yok. Rahat hareket ediyor ve enerji biriktirmiyor. 2019'da öğrendik ki 6 ila 7 büyüklüğü arasında bir deprem olasılığı var. Ancak biz İstanbul’un geleceğini tahminlere bırakamayız."
BİNGÖL TARAFINA DİKKAT!
Dr. Şefik Ramazanoğlu da yaşanan 3 ana şok sonrası İstanbul’un tetiklenme olasılığıyla ilgili önemli bir noktaya parmak bastı. Dr. Ramazanoğlu, "Bu depremlerin İstanbul tarafında bir etki oluşturacağını düşünmüyorum. Belki Bingöl tarafları etkilenebilir" dedi.
'BENZİN İSTASYONUNDA 5 METRE CİVARI KAYMALAR OLMUŞTU'
Şubat ayında meydana gelen büyük depremler sonrası Türkiye'nin 8 ila 10 metre kaydığı konuşulmuştu. Dr. Ramazanoğlu bu konuya da açıklık getirerek şunları söyledi:
"Türkiye’deki kaymaları gözle görebiliriz. Yer kabuğu gözle görülür şekilde hareket ediyor. Bunu ölçmek zor değil. Herhangi bir yol ve duvarın etkilenmesine göre kaymalar tespit edilebilir. Örneğin 1999’da Sakarya’daki kaymalar ölçülmüştü. Bir benzin istasyonunda 5 metre civarı kaymalar olmuştu. Kaymalar deprem merkezine yakın noktalarda daha fazla olur, merkez üssünden uzaklaştıkça bu kaymalar azalır. Burada anlaşılması gereken Anadolu’nun bir bütün olarak batıya kaymadığıdır."