GündemMehmet Akif Ersoy İstiklal Marşını nerede ve ne zaman yazdı?

Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşını nerede ve ne zaman yazdı?

12.03.2020 - 10:48 | Son Güncellenme:

İstiklal Marşının yazılmasının üzerinden tam 99 yıl geçti. İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılan 10 kıtalık dizelerin her okunuşunda tüyleri diken diken eden nidaları ve sözleri ile adeta yeni Türkiye için o dönemde yeni bir soluk olmuştu. İstiklal Marşı için düzenlenen yarışmaya para ödülü olması nedeniyle ilk başlarda katılmayan Mehmet Akif Ersoy daha sonra Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey'in ricası ve arkadaşı Hasan Basri Bey'in istekleri neticesinde yarışmaya katıldı. Akif'in yazdıkları 12 Mart 1921 günü Ulusal Marş olarak kabul edildi

Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşını nerede ve ne zaman yazdı

İstiklal Marşımızın yazılışının 99. yıldönümünde İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy hakkında aramalarda sıklaştı. Mehmet Akif Erson İstiklal Marşı yarışmasına ilk başlarda katılmayı para ödülü nedeniyle kabul etmedi sonraki süreçte arkadaşlarının ısrarı ile yaruışmaya katıldı ve o muhteşem 10 kıtalık dizeleri yazdı. 10 kıtalık dizeler ilk olarak 17 Şubat günü Sırat-ı Müstakim ve Hâkimiyet-i Milliye'de yayımlandı. 12 Mart 1921 yılında ise Ulusal Marş olarak kabul edildi.

Haberin Devamı

İSTİKLAL MARŞI NE ZAMAN YAZILDI?

Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey'in ricası üzerine arkadaşı Hasan Basri Bey kendisini ulusal marş yarışmasına katılmaya ikna etti. Konulan 500 liralık ödül nedeniyle başlangıçta katılmayı reddettiği bu yarışmaya, o güne kadar gönderilen şiirlerin hiçbiri yeterli bulunmamıştı ve en güzel şiiri Mehmet Âkif'in yazacağı kanısı mecliste hâkimdi. Mehmet Âkif'in yarışmaya katılmayı kabul etmesi üzerine kimi şairler şiirlerini yarışmadan çektiler. Şairin orduya ithaf ettiği İstiklâl Marşı, 17 Şubat günü Sırat-ı Müstakim ve Hâkimiyet-i Milliye'de yayımlandı. Hamdullah Suphi Bey tarafından mecliste okunup ayakta dinlendikten sonra 12 Mart 1921 Cumartesi günü saat 17.45'te ulusal marş olarak kabul edildi. Âkif, ödül olarak verilen 500 lirayı Hilal-i Ahmer bünyesinde, kadın ve çocuklara iş öğreten ve cepheye elbise diken Dar’ül Mesai vakfına bağışladı.

Haberin Devamı

Mısır yılları

İstiklâl Madalyası ile ödüllendirilen Mehmet Âkif, 1922 yılında sağlık gerekçesi ile milletvekilliğinden istifa etti. 1923 yılının Mart ayının son günlerinde ortadan kaybolan yakın arkadaşı Trabzon Milletvekili Ali Şükrü'nün Mustafa Kemal'in Muhafız Alayı Kumandanı Topal Osman tarafından öldürüldüğünün anlaşılması üzerine kendine yeni bir yurt bulması gerektiğini hissetti. Bir süredir kendisini Mısır'a davet eden Mısır Hıdivi Abbas Halim Paşa'nın davetine uydu ve böylece kışlarını Mısır’da geçirmeye başladı. Onun ülkeden ayrılışını 1924'te hilafetin kaldırılması veya 1925 yılında çıkarılan Şapka Kanunu ile açıklayanlar vardır.

Akif, gitmeden önce Kur'an'ın mealini hazırlamak için Diyanet İşleri Başkanlığı ile anlaşma imzaladı. Kur'an çevirisini yapabilecek tek adam olarak görüldüğünden Kur'an'ı Türkçeye tercüme işine girişmesi için 1908'den itibaren yoğun bir ısrar vardı. Tercüme işine kesinlikle yanaşmayacağı anlaşılınca, bir Kur'an meali yazmak hususunda güçlükle razı edilmiştir.

En ünlü eseri Safahat 1924 yılında Türkiye'de basıldı. Birkaç sene yazları İstanbul'da, kışları Mısır'da geçiren Mehmet Âkif, 1926 kışından sonra Mısır'dan dönmedi. Kahire yakınlarındaki Hilvan'a yerleşti. Burada adeta inzivaya çekilerek Kur'an meali üzerinde çalışmayı sürdürdü ancak ülkede ulusal din projesinin (Türkçe ezan-ibadet) hayata geçirilme projesini öğrenince kendi çalışmasının bu projede kullanılmasından çekinerek 1932'de mukaveleyi feshetti. Diyanet İşleri Başkanlığı hem tercüme hem yorumlama işini Elmalılı Hamdi Efendi'ye verdi. Âkif, kendi yazdıklarını dostu Yozgatlı İhsan Efendi'ye teslim etti ve ölür de gelmezse yakmasını nasihat etti. (Ekmeleddin İhsanoğlu'nun babası.)

Haberin Devamı

Mehmet Âkif, Mısır yıllarında Kur'an çevirisinin yanı sıra Türkçe dersleri vermekle meşgul olmuştu. Kahire'deki "Câmiat-ül Mısriyye" adlı üniversitede Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verdi (1925-1936).

Türkiye'ye dönüşü ve vefatı

Siroz hastalığına tutulunca hava değişikliği iyi gelir düşüncesiyle önce Lübnan'a, sonra Antakya'ya gitti fakat Mısır'a hasta olarak döndü. 17 Haziran 1936'da tedavi için İstanbul'a döndü. 27 Aralık 1936 tarihinde İstanbul'da, Beyoğlu'ndaki Mısır Apartmanı'nda hayatını kaybetti. Edirnekapı Mezarlığı'na gömüldü. Mezarı iki yıl sonra, üniversiteli gençler tarafından yaptırıldı; 1960'ta yol inşaatı nedeniyle kabri Edirnekapı Şehitliği'ne nakledildi. Mezarı, Süleyman Nazif ve arkadaşı Ahmet Naim Bey'in mezarları arasındadır.

Haberin Devamı

Mehmet Âkif'e 1 Haziran 1936 tarihi itibarı ile 478 lira 20 kuruş emekli maaşı bağlanmıştır. Bu maaş 1936 yılı Ekim ayından itibaren ödenmeye başlanmış, toplu olarak 2976 lira almıştır. Emekli cüzdanının son sayfasında ise "600 lira borç" ibaresi yazılıdır. Bu borç düştükten sonra ise kalan kısım ailesine verilmiş ve Mehmet Âkif bundan iki ay sonra vefat etmiştir.