Duruşma yarına ertelendi. Avukat talepleriyle devam edecek.
Tahliye talebinde bulunan tutuklu sanık Fırat Sarı önceki duruşmada herkesi dinlediğini söyleyerek, “Ben bu mahkeme salonunda bebek katili ya da dolandırıcı göremedim. Beni bırakın örgüt yöneticisi olarak beni hekim kimliğim dışında tanıdıklarını düşünmüyorum” dedi.
Medyanın gerçek dışı haberler yaptığını iddia eden sanık Sarı, “Haber alma özgürlüğü bir bireyin yargılanma hakkından üstün müdür? Beni şu an özgür yargılanma hakkım yok. Benim neredeyse sadece uzaylılara hizmet etmediğim kaldı. Belki bunu bile iddia eden vardır. Hakkımızda çok şey söyleniyor. Çok ciddi kamuoyu baskısı var” dedi.
“YAYIN YASAĞI GERERKİYOR”
“Kamuoyunda iğrenç insanlar haline geldik diyen Sarı, “Bebek katili, kan satan, organ satan insanlar haline geldik. Bu haberler durmadı. Bir basın yasağının gelmesi gerekiyor” dedi.
Toplumsal olarak yok edildiklerini söyleyen Sarı, “Çocuğumun, annemin yüzüne bakamıyorum. Annem, ‘Bunları sen yapmış olamazsın’ diyor. 112 tek tek 2023-2024 yılları arasında kaç hastaneye kaç bebek sevk ettiğini açıklasın” dedi.
Tutuklu sanık doktor İlker Gönen, “Ben dahil burada bulunan sanıklardan hepsi mesleki sebeplerden görüşmüş olup örgüt söz konusu değildir. Hiçbir örgüt içerisinde bulunmadık. Dursun Eryılmaz iş için Fırat Sarı'yla görüşmüş, diğerleri de birbirleriyle iş için ya da farklı sebeplerle görüşmüş. Ben burada bulunan kimseyle hiçbir şekilde görüşmedim. Buradaki herkes, Medisense Hastanesi doktorları olarak birbirleriyle sadece iş gereğiyle görüşmüştür. Biz bir kere bile örgüt adına toplanmadık, bir konu konuşmadık, plan yapmadık. Düzensiz iletişimi bırakın, hiç iletişim kurmamış kişileri örgütle suçladılar. Örgüt lideri denilen kişiyle bir irtibatımın olmaması, bizim bir örgüt olmadığımızın en büyük göstergesi" dedi.
'MEDYA SİZE BASKI YAPTI'
Tutuklu sanık Başhekim Ali Dirik, “Dolandırıcılıktan tutukluyum ama Fırat Sarı ile anlaşma yapmadım. Savcılık bana ciro alıp almadığımı sordu ama ben ciro değil, sabit maaş alıyorum. Fırat'ı kovan benim. Fırat Sarı'dan para alsam onu niye göndereyim? Benim hesabımda beş kuruş yok. 13 tane başhekimden sadece ben miyim? Diğer başhekimler nerede? Herkesi tutukladınız, hemşireleri, doktorları tutukladınız. Medya size baskı yaptı. Neden tutukluyum, hala anlayabilmiş değilim. Fırat'la birlikte ben mi para kazandım?" ifadelerini kullandı.
NE KADAR MAAŞ ALDIĞIMIZI TBB'YE SORMANIZI İSTİYORUM'
Tutuklu sanık Doktor Mehmet Gürül, "Fırat Sarı burada nasıl linç edildiğimizi gayet güzel bir şekilde anlattı. Şu an tutukluyum, demek ki siz benim tutuklanmam gerektiğini düşündünüz. Tutuklanma talebime bakıyorum: kamu kurum ve kuruluşlarını dolandırmak, yani SGK'yı… Ben eğer kamuyu dolandırmışsam bundan bir kar etmem gerekiyor. Sayın mahkemeden ortalama ne kadar maaş aldığımızı Türk Tabipler Birliği'ne sormanızı istiyorum. Benim elde ettiğim kar yokken neden tutukluyum? Denetimli serbestlikle tahliyemi talep ediyorum" ifadelerini kullandı.
Tutuklu sanık hemşire Cansu Akyıldırım, "Şafak operasyonunda bir günde hayatım değişti. Şu an kaçma ihtimalim yok, telefonum zaten emniyette ve sabit bir ikamette ikamet ediyorum. Tahliyemi talep ederim, aksi halde adli kontrol şartı talep ediyorum" ifadelerini kullandı.
'İHMALİ DAVRANIŞIM SÖZ KONUSU DEĞİLDİR'
Tutuklu sanık hemşire Çağla Durmuş, “Bebek ölümleriyle ilgili sadece yanlış bilgi ilettiğim için suçlanıyorum. Otopsi sonucu olmasına rağmen bebek ölümlerinden suçlanıyorum. İşimi severek, iyi bir tempoyla yaptım; herhangi bir ihmali davranışım söz konusu değildir. Örgüt konusuna gelecek olursak da çoğu kişiyi tanımıyorum. Suçlamaları reddediyorum" dedi.
'BAŞKASININ İŞLEDİĞİ SUÇLARDAN DA SORUMLU DEĞİLİM'
Tutuklu sanık ambulans şoförü Fehmi Alperen, “Örgütle alakalı herhangi bir dahilim yoktur. Kamu kurumlarını dolandırmak gibi bir şeyim zaten olamaz. Epikrizi yazan ben değilim. Suç şahsidir, başkasının işlediği suçlardan da sorumlu değilim. Şafak operasyonunda da evde değildim, ben gittim telefonumu kendim teslim ettim. Tahliyemi talep ediyorum" şeklinde konuştu.
'KAÇMA ŞÜPHEM YOK'
Tutuklu sanık hemşire Hakan Doğukan Taşçı, “9 aydır tutukluyum. Tutuklandığımdan beri samimi bir şekilde ifademi verdiğimi düşünüyorum. Kaçma şüphem yok, delil karartma şüphem yok. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.
'İNSALIKTAN ÇIKTIK'
Tutuklu sanık hemşire Hüseyin Günerhan, “Yaklaşık 9 aydır tutukluyum. Üzerime atılan suçlardan hakkımda herhangi bir delil yok. Kamu kurum ve kuruluşlarını dolandırmakla suçlanıyorum ama param yok. Ben neden tutuklandığımı düşünüyorum. Zaten insanlıktan çıktık. Sanık şüpheden yararlanır; şüphe var ama yararlanma yok. Ben ne için tutuklanmış olduğumu hala anlayamadım. Adalet daha hızlı yerine gelsin istiyorum. Tahliyemi talep ediyorum. Bizim bundan sonra bir hayatımız yok. Raporlar değil, insanların dedikoduları konuşuluyor. Tahliyemi talep ediyorum ifadelerini kullandı.
'28 YAŞINDAYIM, 3 TANE CEZAEVİ GÖRDÜM'
Tutuklu sanık hemşire Sümeyye Taşçı, “Meslek hayatım boyunca çok güzel çalıştığıma inanıyorum. Uzun süre çalıştığım bir doktorun asistanlığını yaptım, bu yüzden tutukluyum. Dolandırıcılık yaptığım söyleniyor. Böyle bir para hesabımda yok. Hesaplarımın incelenmesini istediğimi söylemiştim ama böyle bir inceleme yapılmadı. Böyle bir para yok, hiçbir mal yok, hiçbir mülk yok. 28 yaşındayım, 3 tane cezaevi gördüm. Çok ağır suçlar bizim kadar muamele görmüyordu herhalde. Ailemle görüşemiyorum, Kayseri'ye sevk edildim. Annemi arayıp ağlayamıyorum bile çünkü dakikam yok. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.
'HÜCREDE KALIYORUM'
Tutuklu sanık hemşire Tuğçe Toptemel, “Yaklaşık 6 aydır tutukluyum. İl dışına sevk edilerek gönderildim. Burada da hücrede kalıyorum, ailemle görüşemiyorum. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.
Tanığın duruşma salonuna alınmasına rağmen avukatlar ret kararına itiraz haklarının olduğunu ve üst mahkemeye itirazı değerlendirmeden duruşmaya devam edilemeyeceğini söyledi. Buna rağmen mahkeme başkanı duruşmaya devam edince sanık avukatı Burak Mengü, “Bu yapılan yasalara ve usule aykırıdır. Heyetinizi yeniden reddediyorum” dedi. Avukatın talebi ardından yeniden ara veren mahkeme, aranın ardından bu talebi de reddetti. Tanık dinlenmesinden vazgeçen mahkeme sanıklardan tahliye taleplerini almaya başladı.
Duruşma 30 dakika ara verilmesinin ardından saat 14.10 sıralarında yeniden başladı. Verilen aranın ardından ara kararını açıklayan mahkeme, sanık avukatının reddi heyet talebinin duruşmayı uzatmaya yönelik olduğu gerekçesiyle reddetti. Sanıkların reddi hakim talebini 23. ağır ceza mahkemesi değerlendirecek.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya 26 tutuklu sanık ve bazı tutuksuz sanıklar katıldı. Duruşmada ilk olarak önceki celse mahkemenin çeşitli kurumlardan istediği yazılar okundu. Evrakların ardından sanık İlker Gönen’in avukatı söz aldı.
Avukat, duruşma savcısının soruşturma savcısı ile herkese açık olan sosyal medya hesabından fotoğraf paylaştığını söyleyerek dosyadan el çektirilmesini yerine yeni savcı atanmasını istedi.
Bir başka avukat ise mahkeme heyetinin tarafsızlığını yitirdiğini söyleyerek reddi heyet talebinde bulundu.
Taleplerin ardından söz alan duruşma savcısı, soruşturma savcısı ile arkadaşı olduğunu söyleyerek, “Eğer işimi yapmamla ilgili bir sorun görüyorsanız Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunabilirsiniz” dedi.
Mahkeme reddi heyet talebinin değerlendirilmesi için yarım saat ara verdi.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 1399 sayfalık iddianamede, sanık doktor Fırat Sarı'nın elebaşı olduğu suç örgütünün sevk ve idaresini sanık doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtiliyor.
İddianamede, suç örgütünün esas amacının, işletmesini devraldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf edip doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yapıp, Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) üst sınırda ödeme almak olduğu kaydediliyor.
Sanıklarca hasta bebeklerin durumunun olduğundan daha ağır gösterildiği, olması gerekenden daha uzun süre yatışlarının sağlandığı belirtilen iddianamede, bu şekilde SGK'den yüksek ücret tahsil edildiği ve bazı hasta yakınlarından fazla para alındığı anlatılıyor.
Bebek hastaların, uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği, örgüt adına karlı görünen hastanelere yatırıldığı bildirilen iddianamede, karın çoğunun sağlık çalışanı olan örgüt üyesi sanıklarla paylaşıldığı ifade ediliyor.
Esas amacın bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi yerine maddi açıdan en fazla kazancın elde edilmesi olduğu iddianamede yer alıyor.
İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için 10 bebeğin ölümü nedeniyle "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 11 kez uygulanmak üzere toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.
Sanık Gıyasettin Mert Özdemir'in ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. Ayrıca 8'i kadın 44 sanık hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülüyor.
İddianamede, "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edilen sorumlu hastaneler ve şirketler için de tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, bunların kapatılıp mal varlıklarına el konulması talep ediliyor.
Soruşturma kapsamında İstanbul ve Tekirdağ Çorlu'daki bazı hastanelerin ruhsatı iptal edilmiş, bu hastanelerde tedavi gören bebekler ve hastalar ambulanslarla kamu hastanelerine sevk edilmişti. Ayrıca, Büyükçekmece 1. Sulh Ceza Hakimliğinin kararıyla 13 hastane ve 3 şirkette Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) kayyum olarak görevlendirilmişti.
'Yenidoğan çetesi'ne ilişkin başlatılan yeni soruşturma kapsamında, 11 şüpheli tutuklanmış, 3'ü hakkında adli kontrol şartı uygulanmış, 1'i ise savcılıktan serbest bırakılmıştı.