13.02.2025 - 15:25 | Son Güncellenme:
AA
TÜSİAD Olağan Genel Kurulu'nda Ümit Özdağ'ın tutuklanması, İBB Başkanı İmamoğlu'na yönelik soruşturma, tekelleşme iddiaları, Ayşe Barım ve TSK'dan teğmenlerin ihracı ile ilgili mesajlar verildi.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, "Eleştirel ifadelere ve habercilik faaliyetlerine açılan soruşturma haberleri çok sıklaştı. 10 sene önceki olaylara yeni soruşturma açılıyor. Tutuklu milletvekillerine, siyasi parti liderlerine sürekli yenileri ekleniyor. Disiplinsizlik suçuyla teğmenler hakkında ihraç kararı alınıyor" dedi.
TÜSİAD Genel Kurulu'ndaki ifadelere Hükümet ve AK Parti'den peş peşe tepkiler geliyor.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Seçilmiş hükümetler ve bağımsız yargı üzerinde vesayet dönemi kapanmıştır. Buna heveslenmek yerine, arzu eden herkesin demokratik kurallar içinde adını koyarak şeffaf bir şekilde siyaset yapması en doğrusudur." ifadelerini kullandı.
Yılmaz, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, demokrasilerde sivil toplum örgütlerinin görüş, öneri ve eleştirilerini ifade ettiğini, ancak mensupları arasında farklı siyasi görüşten insanların olduğu sivil toplum örgütlerinin siyasi bir parti üslubu ile açıklama yapmasının en hafifinden yersiz, nezaketten yoksun, yapıcı olmaktan uzak bir tutum olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, şunları kaydetti:
"Bugün TÜSİAD toplantısında maalesef bu olumsuz dil ve yaklaşım sergilenmiştir. İş dünyamızın genelini temsil etmediğine inandığımız bu dili ve üslubu tasvip etmek mümkün değildir. Sürekli bir şekilde topluma karamsarlık yayarak, felaket tellallığı yaparak olumlu bir gelecek inşa edilemez. Bir iş insanları örgütünün öncelikle katma değeri yüksek, teknolojik seviyesi gelişmiş, nitelikli istihdam üreten bir ekonomi oluşturma sürecinde kendi sorumluluklarını hatırlaması ve elini taşın altına koyması beklenir. Demokrasi ve hukuktan bahseden büyük sermaye gruplarının öncelikle kendi şirketlerinde ayrımcı uygulamaları, rekabetçi olmayan yapılanmaları, farklı fikirlere yönelik tutumları sorgulamaları ve geçmiş sicillerine yönelik özeleştiri yapmaları sosyal fayda üretir.
Dünyanın ve bölgemizin zorlu bir döneminde, tarihimizin en büyük afetinin yaraları başarıyla sarılırken ve ekonomimizin temellerini sağlamlaştıran bir program kararlılıkla uygulanırken, iş dünyamızdan beklenen yapıcı öneriler ve geleceğe yönelik umut veren mesajlardır. Seçilmiş hükümetler ve bağımsız yargı üzerinde vesayet dönemi kapanmıştır. Buna heveslenmek yerine, arzu eden herkesin demokratik kurallar içinde adını koyarak şeffaf bir şekilde siyaset yapması en doğrusudur."
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, TÜSİAD'dan gelen açıklamalara tepki gösterdi. Çelik'in sosyal medya hesabından yaptığı açıklama şöyle:
Demokrasilerde sivil toplum kuruluşlarının ülke gündemine dair açıklama yapmaları ve değerlendirmede bulunmaları en doğal haklarıdır.
Ancak ülke gündemine dair değerlendirme yapma hakkı ile siyaseti şekillendirme ve yargıya talimat verme girişimleri birbirinden ayrı hususlardır. Aradaki farkı oluşturan, demokrasiye bağlılık ve hukuka saygıdır.
Maalesef Türkiye’de bazı sivil toplum kuruluşlarının bu konudaki sicilleri sorunludur; geçmişlerinde askeri vesayete ve yargı vesayetine verdikleri destek hafızalardan silinmemiştir. Ayrıca kendi geçmişlerinde alenen meşru hükümeti hedef alma ve görevden gönderme faaliyetleri manşetlerde yer bulmuştur.
Bu nedenlerle TÜSİAD yönetimi, bu ülkede demokrasi mücadelesi verenlerin “güven bunalımı” deyince ilk aklına gelenlerden birinin neden TÜSİAD’ın yaklaşımları olduğu ile yüzleşmelidir. TÜSİAD, demokrasi konusundaki kötü sicilini geride bırakmak için çaba göstermelidir.
AK Parti olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kendisini siyasetin üzerinde gören hiçbir girişime izin vermeyiz.
Siyasetin demokratik alanını korumak için eskisinden daha kararlıyız.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Ayrıcalıklı kesimlerin yön verdiği Türkiye'nin artık geride kaldığını anlamayanlar şunu bilmelidir ki; hiç kimse veya hiçbir kuruluş, kendisini milletin iradesinin ve hukukun üstünde göremez." ifadesini kullandı.
Bakan Tunç, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğunu vurgulayarak, "Hiçbir kurum, kuruluş veya çıkar grubu, milli iradenin üzerinde değildir." değerlendirmesinde bulundu.
Demokratik sistemin temel taşlarından birinin kuvvetler ayrılığı ve yargının bağımsızlığı olduğuna işaret eden Tunç, "Yargı süreçleri üzerinde hiçbir baskıyı kabul etmediğimiz gibi yargıyı etkilemeye yönelik her türlü girişime karşı olduğumuzu herkesin çok iyi bilmesi gerekir." ifadelerini kullandı.
"HUKUK ÇERÇEVESİNDE EN GÜÇLÜ ŞEKİLDE KARŞILIK VERECEĞİMİZDEN KİMSENİN ŞÜPHESİ OLMASIN"
Yargı ve siyaseti yönlendirme çabalarının hukukun üstünlüğü ilkesine aykırı olduğunu bildiren Tunç, şunları kaydetti:
"Sivil toplum kuruluşlarının görüş açıklaması elbette demokratik bir hak olmakla birlikte, yargıyı ve siyaseti yönlendirme çabaları, demokrasinin ruhuna ve hukukun üstünlüğü ilkesine aykırıdır. Demokrasi sadece belli çevrelerin değil, topyekun milletin ve devletin ortak emanetidir. Türkiye, eski Türkiye değildir. Ayrıcalıklı kesimlerin yön verdiği Türkiye'nin artık geride kaldığını anlamayanlar şunu bilmelidir ki; hiç kimse veya hiçbir kuruluş, kendisini milletin iradesinin ve hukukun üstünde göremez. Hukuk düzenine yönelik her türlü müdahale girişimine karşı, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hukuk çerçevesinde en güçlü şekilde karşılık vereceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın."
AK Parti Genel Sekreteri Fatih Şahin, "TÜSİAD, bulanık suda balık avladığı günleri özlemiş. Vesayet özlemleri depreşmiş. Yine siyasi mühendislik faaliyetlerine başlamışlar." ifadelerini kullandı.
Şahin, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, şunları kaydetti:
"TÜSİAD bulanık suda balık avladığı günleri özlemiş. Vesayet özlemleri depreşmiş. Yine siyasi mühendislik faaliyetlerine başlamışlar. Ağzınızdaki baklayı çıkartın, mert olun. Mücadele ise mücadele; hodri meydan. CHP'nin ön seçimine katılmayı da unutmayın."