05.12.2024 - 16:40 | Son Güncellenme:
Taha AYHAN-Muhammet BAYRAM/ANKARA (DHA)-
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, TBMM tören salonunda 'Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkı Tanınmasının 90'ıncı Yıl Dönümü' nedeniyle düzlenen programa katıldı. Bakan Göktaş, son 23 yılda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde kadınların temsil ve katılımlarının önündeki tüm engelleri aştıklarını söyledi. Göktaş, "Bu anlayışla, her bir kadının hak, fırsat ve imkanlardan adil bir şekilde yararlanmalarını sağladık. Anayasa başta olmak üzere temel kanunlarda, kadın erkek eşitliğini gözeten, pozitif ayrımcılığı destekleyen, her türlü şiddeti ve ayrımcılığı ortadan kaldıran düzenlemeleri hayata geçirdik. Siyasi temsil oranını yükseltmek, kadın girişimciliğini desteklemek ve çalışma hayatında fırsat eşitliğini sağlamak için pek çok reform gerçekleştirdik. Bu çalışmalarla, bugün millet iradesinin tecelli ettiği bu çatı altında, kadın milletvekili oranı yüzde 20'lere ulaşmış durumdadır. Biz, bu sayıyı elbette yeterli görmüyoruz" dedi.
Bakan Göktaş, 2023 yılında kadın öğretim görevlisi oranının yüzde 51,6'ya yükseldiğini söyleyerek, "Kamuda çalışan kadın oranı yüzde 42,66'ya ulaştı. Kadın büyükelçi oranı yüzde 27,3 oldu. Kadın istihdam oranı yüzde 32,5'e, kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 37,4'e yükseldi. Kız çocuklarının okullaşma oranını artırarak geleceğin başarılı kadınlarını yetiştirmeye devam ediyoruz. Çünkü toplumun güçlü ve sağlam temeller üzerinde yükselmesi, ancak her alanda güçlü kadınlarla mümkündür. Bu anlamda kadınların, tüm alanlarında temsil ve katılımının artması, her türlü şiddet ve ayrımcılıktan uzak yaşaması elzemdir. Kadını güçlü kılacak her somut adım, ülkemizin güçlenmesi demektir. Güçlü kadın, güçlü Türkiye demektir" diye konuştu.
'EŞİTLİĞE DAYALI BÜTÇEYİ GELİŞTİRMEYİ HEDEFLİYORUZ'
Göktaş, bu inançla attıkları her adımda, hayata geçirdikleri her politikada en kıymetli yol haritalarının eylem planları olduğunu belirterek, "Tüm eylem planlarımızı, kadın ve çocukların güçlendirilmesi, toplumun refahının artırılmasını destekleyen bir anlayışla şekillendirdik. 'Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planımızla kadın girişimciliğini artırmak, karar alma mekanizmalarındaki temsilini güçlendirmek için çalışmalar yürütüyoruz. Kadın-erkek fırsat eşitliğini sağlamada en etkili araçlardan birinin, eşitliğe duyarlı bütçeleme olduğuna inanıyoruz. Bugün Türkiye, OECD ülkeleri arasında kadın-erkek eşitliğine duyarlı bütçelemeyi uygulayan 23 ülke arasında yer alıyor. Bu projeyle eşitliğe duyarlı kamu politikaları ve bütçe süreçlerini geliştirmeyi hedefliyoruz. Kadınların dijital okuryazarlık ve teknoloji becerilerinin artırılmasının hem bireysel hem de toplumsal ilerleme açısından büyük bir önem arz ettiğine inanıyoruz. Bu kapsamda özellikle mühendis kızlarımız ile ne eğitimde ne istihdamda olan genç kadınlara destek olmak için projeler yürütüyoruz. Kadın girişimcileri ve kooperatiflerini güçlendirmek için üretimden pazarlamaya kadar tüm süreçlerine destek oluyoruz. Tüm imkanlarımızı kadınların güçlenmesi için seferber ettik, etmeye de devam ediyoruz" dedi.
'TÜRK KADINI TOPLUMSAL HAYATIN GÖBEĞİNDE OLMUŞTUR'
TBMM Başkanı Kurtulmuş ise sadece Türk kadınının seçme ve seçilme hakkını kazandığı günü hatırlamak bakımından değil, Türkiye'de kadınların siyasette, devlet yönetiminde, ülke yönetiminde elde ettikleri kazanımları bir kez daha gözden geçirmek, ileriye doğru hedeflerinin yenilemek bakımından da önemli bir gün olduğunu söyledi. Kurtulmuş, "Türk toplumu olarak sanılanın aksine bazılarının yanlış anlatmalarının, bazılarının da yanlış anlamalarının aksine Türk kadını tarih boyunca toplumsal hayatın içinde hatta diyebiliriz ki göbeğinde var olmuştur. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Türk kadınına seçme ve seçilme hakkını veren, o mücadeleye katkı sunan çok değerli büyüklerimizi, Türkiye'de kadın haklarının gelişmesinde emeği olan değerli geçmişimizi şükranla minnetle yad ediyoruz. Ve o zamandan bu zamana çok büyük mesafeler katedildi" dedi.
'KADIN KATILIMCILIĞI ARTACAKTIR'
Kurtulmuş, bugün öğretim üyelerinin yüzde 51'inin kadın olmasının bir tesadüf değil, 10 yıllar, hatta 100 yıllar boyunca süren mücadelenin çok değerli bir sonucu olduğunu söyleyerek, "Yine aynı şekilde bugün TBMM'de 119 kadın arkadaşımızın çeşitli partilerin çatısı altında var olması ve Türkiye'nin en büyük yasama ve denetleme fonksiyonunu icra eden demokrasinin tecelligahı olan Meclisimizde görev alması da bir tesadüf değildir. Evet, rakamlar ilerlemiştir; ama yeterli değildir. Bundan sonra hep beraber hepimizin vazifesi TBMM'de kadın temsilinin arttırılması için gayret sarf etmek, hep beraber bu mücadeleyi sürdürmektir. Kadınların temsilini sadece rakam, sadece kota, sadece bir takım istatistik olarak görmenin de fevkalade büyük bir yanılgı olduğunun altını çizerim. Kadınların temsili aynı zamanda bir nitelik yükseltilmesiyle ilgili eşzamanlı olan bir harekettir. Türk toplumunun niteliğinin arttırılması, demokrasinin standartlarının yükseltilmesi, adalet ve katılımcılığın arttırılması için hiç şüphesiz kadın katılımcılığı sadece TBMM'de değil, sadece siyasette değil, iş dünyasında, sanat dünyasında, kültür dünyasında, büyükelçilerimizin arasında yöneticilerimizin arasında artacaktır" diye konuştu.
'KADINLARIMIZ ARASINDA FIRSAT EŞİTLİĞİ SAĞLANMIŞTIR'
Fırsat eşitliğinin sadece cinsiyetler arasında ayrımcılığın ortadan kaldırılması olmadığını belirten Kurtulmuş, "Maalesef bu çatı altında bile bırakın devlet memuru olarak kadınların kendi kıyafetleriyle inançlarının gereği olan tercihleriyle bürokraside yer almalarını, seçilmiş milletvekillerinin bile TBMM'ye sadece inançları gereği baş örtüleri olduğu için sokulmadığı günleri dün gibi hatırlıyoruz. Türkiye'de bir taraftan kadın haklarından dem vuranların, kadınların kendi inandıkları kıyafetlerle gelmeleri konusunda ne kadar çifte standartlı oldukları, ne kadar ikiyüzlü oldukları da Türk siyasetinin unutulmaz sayfaları arasında yer almıştır. Çok şükür artık bu tartışma geride kaldı. Türkiye'nin her yerinde devletin her bir biriminde başörtülü, başı açık hiçbir ayrılık gözetmeksizin tam manasıyla kadınlarımız arasında bir fırsat eşitliği sağlanmış ve bu uygulamaya konulmuştur. Bundan dolayı büyük bir memnuniyet diliyorum. Artık hiç kimse kimin başının örtülü, kimin başının açık olduğu ile ilgilenmiyor bile. Üniversitelerde hangi hocanın başında başörtüsünün olduğu, hangisinde olmadığıyla kimse ilgilenmiyor. Ne hocalar ilgileniyor ne öğrenciler ilgileniyor. Türk Silahlı Kuvvetleri'nde başörtüsü takan generalimizin varlığı kimseyi rahatsız etmiyor, etmemelidir. Türkiye'de başörtülü valilerimizin olması, başörtülü savcılarımızın, yargıçlarımızın olması kimseyi rahatsız etmiyor, etmemelidir. Bu artık lakayt bir tartışmadır. Bu tartışmayla vakit kaybetmek, buna benzer fırsat eşitsizliğini ortaya koyacak olan teklifleri, düşünceleri bir şekilde ortaya koymak, gündeme getirmek Türkiye'yi 100-200 yıl geriye götürmek demektir. Buna bu millet müsaade etmeyecektir" dedi.