11:10BM Genel Sekreteri Kofi Annan gözetiminde New York'ta varılan mutabakat çerçevesinde Kıbrıs müzakerelerine yeniden başlanması sürecine zorlu 2 yılın ardından gelindi.
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın, ''Kıbrıs konusundaki gelişmelerden endişe duyuyorum. Bu nedenle Klerides ile yüz yüze görüşmek istiyorum'' diyerek, Kasım 2001'de yaptığı girişimler sonucu, Denktaş ve Rum yönetimi lideri Glafkos Klerides, Kıbrıs konusuna kalıcı bir çözüm bulunması amacıyla 16 Ocak 2002'de doğrudan görüşmelere başladı.
Haziran 2002'ye kadar sonuca varılması hedeflenen bu görüşmelerde, eşit ve egemen iki devletin kuracağı yeni bir ortaklıkta merkezi hükümetin yetki ve fonksiyonları ile egemenlik, toprak, güvenlik, göçmenler, garantiler konuları üzerinde anlaşılmaya çalışıldı. Görüşmelerin içeriğiyle ilgili basına bilgi verilmese de Rum basını, görüşmelerde ele alınan konuların ayrıntılarını yayımladı.
Ele alınan konularda iki tarafın görüşleri arasında büyük uçurumlar olduğu ve hazirana kadar anlaşmaya varılmasının mümkün olmadığı görüldü. Gerek Türk ve gerekse Rum yetkililer yaptıkları açıklamalarda, görüş ayrılıklarını dile getirdi.
ANNAN, DOĞRUDAN GÖRÜŞMELERDE DEVREDE Doğrudan görüşmelerin çıkmaza girmesi üzerine, BM Genel Sekreteri Kofi Annan, sürece yeni bir soluk vermek üzere, 14 Mayıs 2002'de adayı ziyaret etti.
Annan, 15 Mayıs'ta, önce Klerides, sonra Denktaş ile ayrı ayrı görüştü, akşam da ara bölgede, liderlerle yemekte bir araya geldi. Annan, liderlerden, doğrudan görüşmelerin daha etkin şekilde devam etmesini istedi. BM Genel Sekreteri, 16 Mayıs'ta adadan ayrılırken, ''yıl sonuna kadar anlaşmaya varılmasından umutlu olduğunu'' dile getirdi.
BM Genel Sekreteri Annan, doğrudan görüşmeler sürecinde sonradan yeniden devreye girerek, Denktaş ve Klerides ile 6 Eylül 2002'de Paris'te bir araya geldi. Görüşmelerin sonunda Annan, Denktaş ve Klerides'i, 3-4 Ekim'de New York'a davet etti.
New York'ta 3-4 Ekim'de yapılan görüşmeler sonunda ise Kıbrıs konusunda iki komite kurulmasına karar verildi. Komitelerden biri, olası bir çözümde ortak devletin yasaları, diğer komite ise çözüm olması halinde ortak devleti oluşturacak devletlerin uluslararası anlaşmaları üzerinde çalışmalar yapacaktı.
ANNAN PLAN SUNUYOR Cumhurbaşkanı Denktaş'ın New York'ta tedavisi sürerken ve 3 Kasım 2002 genel seçimlerinin ardından Türkiye'de henüz yeni hükümet kurulmamışken, BM Genel Sekreteri Annan, 11 Kasım 2002'de Türk ve Rum tarafına kapsamlı çözüm önerisiyle iki harita sundu. Annan, taraflardan planla ilgili ilk değerlendirmelerini bir hafta içinde kendisine iletmelerini istedi.
Rum tarafı, planı müzakere etmeyi kabul ettiğini bildirdi, ancak Klerides, ''planda değişiklik olmazsa kabul etmeyeceğini'' açıkladı. Türk tarafı, yanıt için süre istedi ve ''planı müzakere edilebilir bir hale getirmek için müzakereye hazır olduğu'' yanıtını verdi.
Annan, iki taraftan planla ilgili çekincelerini yazılı olarak kendisine iletmelerini istedi. İki tarafın görüşleri doğrultusunda gözden geçirilen plan 10 Aralık'ta taraflara yeniden sunuldu. Cumhurbaşkanı Denktaş, ''planın pek de yeni olmadığını, eski plan olduğunu'' açıkladı.
İki tarafta da yoğun tepkilere neden olan Annan planının gözden geçirilmiş şeklinde, eşbaşkanlık 3 yıldan 2.5 yıla indirilirken, Karpaz'da Rumların denetiminde bir kanton bölge oluşturulması ve kuzeye dönecek Rumların anayasal haklarına bazı sınırlamalar getirildi. İki harita birleştirilerek tek harita olarak sunuldu.
Annan planının içeriğini, sunulmasından günler önce yayımlamaya başlayan Rum basını, plan sunulduktan sonra da planın içeriğinin çok önceden, bazı Rum yetkililer tarafından bilindiğini yazdı. Rum yetkililer, bunu tam olarak yalanlamadı.
KOPENHAG ZİRVESİ Avrupa Birliği'nin 12-13 Aralık'ta Kopenhag'da yapılan genişleme zirvesinde, Kıbrıs Rum kesimi, diğer dokuz ülkeyle birlikte AB üyeliğine kabul edildi.
Kıbrıs sorununda 28 Şubat 2003'e kadar çözüme varılması yönünde taraflara çağrı yapılan zirvede, Kıbrıs konusunda görüşmeler yapmak üzere, Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı temsilen Dışişleri ve Savunma Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu bulundu.
ANNAN'DAN YOL HARİTASI Kıbrıs konusu 28 Şubat'a odaklanırken, Annan, Denktaş ve Klerides'e, 28 Şubat'a kadar izlenecek prosedürle ilgili yol haritası niteliğinde mektup gönderdi.
New York'ta, 3-4 Ekim görüşmelerinde kurulmasına karar verilen teknik komitelerin hazırlık niteliğindeki görüşmesinin ilki, 20 Aralık'ta Lefkoşa'da ara bölgede yapıldı.
KLERİDES'İN YERİNE PAPADOPULOS Kıbrıs konusunda 28 Şubat 2003'e kadar çözüme varılması hedeflenirken, Kıbrıs Rum kesiminde ilk turu 16 Şubat 2003'de yapılan ''başkanlık'' seçimleri de sürece ayrı bir önem kattı.
Seçimlerde Glafkos Klerides'in yerine Tasos Papadopulos'un ilk turda seçimi kazanması, Kıbrıs görüşmelerini de etkiledi. KKTC'nin 23 Nisan'da, Rum kesimi ile sınır kapılarını açması ve 14 Aralık KKTC seçimleri, 2003'de Kıbrıs'ın gündemini oluşturdu.
Denktaş, sonuçla ilgili olarak, ''Papadopulos'un, Kıbrıs'ın ikiye bölünmesinde Klerides'ten daha fazla katkısı olduğu'' yorumunu yaptı.
ANNAN PLANI TARTIŞMALARI KKTC ve Rum kesiminde 2002'nin son ayları ile 2003 yılında yoğun şekilde Annan planı tartışmaları oldu.
16 Ocak 2002'de doğrudan görüşmelere başlayan Denktaş ve Klerides, Ocak 2003'de de 8 kez bir araya geldi.
Klerides, 24 Ocak'ta, ''Annan planının (Kıbrıs Cumhuriyeti)nin egemenliğini güvence altına aldığını'' açıklarken, 26 Ocak'ta da ''Müzakerelerden sonuç çıkmazsa KKTC'nin tanınması 'tehlikesi' ortaya çıkar'' yönünde endişesini dile getirdi. 27 Ocak'ta yapılan Denktaş-Klerides görüşmesinde, Türk tarafı Annan planında yapılmasını istediği değişiklik talebini Rum tarafına, 28 Ocak'ta da BM'ye sundu.
Cumhurbaşkanı Denktaş, 29 Ocak'ta, ''yeni bir harita sunmaya hazır olduklarını, ancak öncelikle Türk tarafının egemenliğinin tanınması gerektiğini ve planda istedikleri değişikliklerin kabul edilmesi halinde 28 Şubat'ta belgeyi imzalayacağını'' açıkladı. Rum tarafı, KKTC'nin önerdiği değişiklik talebini reddettiğini, 31 Ocak'ta yapılan yüz yüze görüşmede Türk tarafına bildirdi.
5 Şubat'ta yapılan Denktaş-Klerides görüşmesinin ardından, Denktaş, görüşmenin sert geçtiğini belirterek, meclisi bir gün sonra olağanüstü toplantıya çağırdı. Rum tarafı aynı gün,''28 Şubat'a kadar bir anlaşma olmazsa Annan planını olduğu gibi imzalayacağını'' açıkladı. Denktaş, Rum tarafının bu açıklamasına, 6 Şubat'ta meclis toplantına girerken yanıt verdi ve ''Klerides'in kendisini zorda bırakmak için blöf yaptığını'' söyledi.
Denktaş ve Klerides, son görüşmeyi 14 Şubat'ta yaptı ve bu 2003'te yapılan 13. görüşme oldu. Denktaş ve Klerides, 16 Ocak 2002'de başlayan yüz yüze görüşmeler kapsamında 71 kez Kıbrıs'ta bir araya geldi.
ANNAN YENİDEN KIBRIS'TA BM Genel Sekreteri Kofi Annan, gözden geçirilmiş planın 3. şeklini taraflara sunmak üzere 26 Şubat'ta Kıbrıs'a geldi. Annan, aynı gün önce Papadopulos, sonra da Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile bir araya geldi ve taraflara yeni planı sundu.
Denktaş, ''Planda genelde değişen bir şey yok'' açıklamasını yaptı. Annan, 27 Şubat'ta Denktaş, Klerides ve Papadopulos ile ara bölgede bir araya geldi. Annan liderlerden, 10 gün içinde kendisine yanıt vermesini istedi ve yanıtlarını açıklaması için de 10 Mart'ta Lahey'e davet etti.
27 Şubat'ta Lefkoşa İnönü Meydanı'nda yapılan ''Çözüm ve AB'ye hazırız'' mitingine, ABD Dışişleri Bakanlığı Kıbrıs Özel Koordinatörü Thomas Weston da katıldı.
Annan, 28 Şubat'ta da Denktaş ve Papadopulos ile yeniden bir araya geldi ve adadan ayrılırken de ''yolun sonuna gelindi'' açıklamasını yaptı. Denktaş ise ''Yolun değil, görüşmelerin sonu olur'' karşılığını verdi.
Annan, yeni planı liderlere sunarken, ''Üzerinde anlaşılsa da anlaşılmasa da planın referanduma sunulması taahhüdünü'' istedi. Cumhurbaşkanı Denktaş, 1 Mart'ta yaptığı açıklamada, ''Ortada referanduma sunulacak bir ortak bir metin olmadığını'' söyledi.
Cumhurbaşkanı Denktaş, Başbakan Derviş Eroğlu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş, temaslarda bulunmak üzere 5 Mart'ta Ankara'ya gitti.
7 Mart'ta Lefkoşa'da ''Egemenlik ve Varoluş Mitingi'' yapıldı. Mitinge katılan Cumhurbaşkanı Denktaş, ''KKTC'nin yaşatılması için mücadeleye devam edilmesini'' istedi.
10 MART LAHEY ZİRVESİ KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanlık Divanı, Annan planının referanduma sunulması yönünde bir karar almak üzere 7 Mart'ta toplandı. Denktaş, meclisten referandumla ilgili bir karar çıkartmamasını istedi. Meclis Başkanlık Divanı'ndan bir karar çıkmadı ve Genel Kurul toplanamadı. Meclis önünde gösteri yapıldı.
10 Mart'ta Lahey'de BM Genel Sekreteri Annan'ın, Denktaş ve Papadopulos ile saatler süren ve 11 Mart sabahına kadar devam eden görüşmesinden bir sonuç çıkmadı. Rum basını, Lahey'de yaşananlara ''gece yarısı korku filmi'' benzetmesi yaptı. Papadopulos, 13 Mart'ta, Türk tarafının yüz yüze görüşme çağrısını reddetti.
Sonuçsuz kalan Lahey zirvesinin ardından, Annan planının gündemdeki ağırlığı bu tarihten itibaren yavaş yavaş hafifledi. Cumhurbaşkanı Denktaş, 24 Mart'ta yaptığı açıklamada, ''Olmazsa olmazlarımız kabul edilmeden, Annan planı masada olsa dahi anlamı yok'' dedi.
TARİHİ GELİŞMELER VE DENKTAŞ'IN ÖNERİLERİ Denktaş, Nisan 2003'de yaşanan tarihi gelişmelerin işaretini, 31 Mart'ta yaptığı ve ''Türk tarafının hazırlığı var'' açıklamasıyla verdi.
Türkiye'nin Kıbrıs'ta 5'li konferans yapılması önerisini, Rum yönetimi 31 Mart'ta reddettiğini açıkladı.
Cumhurbaşkanı Denktaş, 2 Nisan'da Kıbrıs Rum tarafına 6 maddeden oluşan güven artırıcı önerilerini sundu. Öneri, Kıbrıs'ın her iki tarafına uygulanan her türlü kısıtlamaların karşılıklı olarak kaldırılmasını, Maraş'ın yeniden iskana açılması için Rumlara verilmesini, Türk tarafının Temmuz 2000'den itibaren BM Barış Gücü'nün dolaşımıyla ilgili olarak uyguladığı tedbirlerin kaldırılmasını ve iki taraf arasında karşılıklı saygı, hoşgörü ve anlayışın geliştirilmesi amacıya bir Uzlaşı Komitesi kurulmasını öngörüyordu. Öneriye göre, ''paketin kabulü veya uygulamaya konması tarafların pozisyonlarına halel getirmeyeceği gibi, nihai bir anlaşmanın yerini almayacak.'' Denktaş, Papadopulos'a, önerisiyle birlikte, görüşme çağrısı yapan bir de mektup gönderdi.
Papadopulos, 3 Nisan'da Denktaş'ın önerisini reddetti ve ''Kendisiyle sadece BM çerçevesinde görüşebilirim'' yanıtını verdi. Denktaş, 4 Nisan'da Papadopulos'a ikinci bir mektup göndererek görüşme çağrısını yineledi ve ''Önerilerimiz masada duruyor'' dedi.
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, 5 Nisan'da KKTC'yi ziyaret etti ve KKTC'nin 2 Nisan'da Rum tarafına sunduğu önerilerini desteklediğini belirtti.
BM Güvenlik Konseyi, 14 Nisan'da, Annan'ın Kıbrıs raporunu oybirliğiyle onayladı. Raporda, çözüm çabalarının sonuçsuz kalmasından Türk tarafı sorumlu tutuldu, KKTC rapora tepki gösterdi.
RUM YÖNETİMİ AB ÜYESİ Avrupa Birliği'nin 16 Nisan 2003'deki Atina zirvesinde Kıbrıs Rum kesimi AB'ye giriş sözleşmesini imzaladı.
Yunanistan Başbakanı Kostas Simitis, 18 Nisan'da Rum kesimini ziyaret etti ve Rum kesiminin AB'ye giriş sözleşmesini imzalamasıyla ilgili olarak ''Enosis'i başardık'' ifadesini kullandı. Simitis, 19 Nisan'da KKTC'deki bazı muhalefet partilerinin yetkilileriyle Rum kesimindeki Yunan Büyükelçiliği binasında görüştü.
SERBEST GEÇİŞLER KKTC Bakanlar Kurulu, 21 Nisan 2003'de yaptığı olağanüstü toplantıda, KKTC ile Rum kesimi arasındaki geçişlerin serbest bırakılması yönünde tarihi bir karar aldı.
Rum Ulusal Konseyi, 22 Nisan'da toplandı ve KKTC'nin serbest geçişlerle ilgili kararını tanımadığını, ancak geçişleri engellemeyeceğini duyurdu.
KKTC Bakanlar Kurulu'nun 21 Nisan'da aldığı karar, 22 Nisan'da Resmi Gazete'de yayımlandı ve 23 Nisan sabahı KKTC ile Rum kesimi arasında, belli kurallara bağlı olarak serbest geçişler başladı.
İlk günlerde, beklenenlerin aksine, sınır kapılarına Kıbrıslı Türkler değil, Rumlar yığıldı. Rumlar, KKTC'ye geçmek için saatlerce uzun kuyruklarda beklemeyi göze aldı. İlk iki haftada, gün içinde KKTC'ye geçen Rumların sayısı 30 bine kadar çıktı.
KKTC Bakanlar Kurulu, 29 Nisan'da da Rumların KKTC'deki otellerde 3 gün konaklamasına izin veren kararı aldı.
Rumların yoğun şekilde KKTC'ye geçmeleri ve buradaki otellerde konaklamaları, Rum yetkilileri rahatsız etti. Rum milletvekilleri, KKTC'de eski sahibi Rum olan otellerde konaklayan Rumlara para ve 2 yıl hapis cezası verilmesini öngören yasa tasarısını Rum meclisine sundu.
KKTC Bakanlar Kurulu, 9 Mayıs'ta da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ziyareti öncesinde yine bir dizi karar aldı. Kararlar uyarınca, KKTC'nin Temmuz 2000'den bu yana BM Barış Gücü'ne uyguladığı bazı kısıtlamalar kaldırıldı. Sayısı daha sonra belirlenmek üzere, Rum öğrencilere KKTC'deki üniversitelerde burs verilmesi öngörüldü. Telekomünikasyon Dairesi'ne Rum tarafı ile
telefon irtibatının sağlanması yönünde girişim yapması için yetki verildi. KKTC'de faaliyet gösteren GSM şirketlerinin Rum tarafıyla ''rooming'' anlaşmaları yapmaları için cesaretlendirileceği belirtildi. İki taraf arasındaki ticaretin geliştirilmesi için çalışma yapılacağı kaydedildi.
ERDOĞAN YEŞİL HAT'TA Başbakan Erdoğan, 9 Mayıs'ta KKTC'ye yaptığı ziyarette, Ledra Palace Sınır Kapısı'nı da ziyaret ederek, Yeşil Hat'a kadar gitti ve KKTC'ye giriş yapmak için bekleyen bazı Rum ailelerle sohbet etti.
Kıbrıs Rum yönetimi, Kıbrıslı Türklere yönelik ''önlemlerini'' 30 Nisan'da, Avrupa Birliği Komisyonu da 3 Haziran'da açıkladı. KKTC, AB paketini, ''Rum patenti taşıyan paket'' olarak niteledi.
AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen, 17-18 Haziran'da Kıbrıs Rum kesimini ve KKTC'yi ziyaret etti, siyasi soruna bakılmaksızın Rum tarafının Mayıs 2004'te AB'ye üye olacağını söyledi.
Türkiye, Haziran'da Titina Loizudu isimli Rum kadına tazminatını ödeme kararı aldı ve 2 Aralık'ta tazminatı ödedi.
KKTC'NİN AÇILIMLARI KKTC'nin, Kıbrıs sorununun temelini oluşturan mal-mülk sorununun takas ve tazminatlar yoluyla halledilmesi amacıyla Türkiye ve Avrupa Konseyi'nin desteğiyle hazırladığı Takas ve Tazminat Yasası, 1 Temmuz'da yürürlüğe girdi. Rum yönetimi, vatandaşlarının Taşınmaz Malların Tazmini Komisyonu'na başvurularını engellemeye çalıştı.
Cumhurbaşkanı Denktaş, 11 Temmuz'da BM Genel Sekreteri Annan'a mektup göndererek, Lefkoşa Uluslararası Havaalanı ve kapalı Maraş'ın BM kontrolünde ortak kullanıma açılmasını önerdi. Papadopulos, Denktaş'ın önerilerini ''taktik'' olarak niteleyerek, reddetti.
Rum meclisi, 16 Nisan'da imzalanan AB'ye üyelik sözleşmesini 14 Temmuz'da onayladı.
Denktaş, 24 Temmuz'da da serbest geçişlerin yoğun olarak yapıldığı Lefkoşa ve civarının mayınlardan temizlenmesini önerdi.
Türkiye-KKTC Ortaklık Konseyi toplantısı Girne'de yapıldı ve toplantının sonunda, 8 Ağustos'ta iki ülke arasında Gümrük Birliği Anlaşması imzalandı. KKTC, Kıbrıslı Türklerin Güney Kıbrıs'ta kalan gayri menkulleriyle ilgilenecek bir büro da oluşturdu ve büro, çalışmalarına 4 Eylül'de başladı.
ABD, Kıbrıs'ta yıllık askeri tatbikatların karşılıklı iptal edilmesi için taraflara baskı yaptı, ''Toros'' ve ''Nikiforos'' tatbikatları yapılmadı. Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu, Rum kesimine yaptığı ziyaret sırasında, 10 Eylül'de KKTC'deki sol görüşlü siyasi partilerin yetkilileri ile Ledra Palas'ta bir araya geldi.
KLERİDES, PAPADOPULOS VE DE SOTO'NUN İTİRAFLARI Rum yönetiminin eski lideri Glafkos Klerides, 28 Eylül'de Rum basınına yaptığı açıklamada, Annan planı sunulmadan önce plan hakkında bilgilerinin olduğunu itiraf ederek, plan sunulmadan, kendi lehlerine değişiklik olması için müdahalelerde bulunduklarını açıkladı.
Klerides ayrıca, 4 İslam ülkesinin KKTC'yi tanıyacağını açıkladığını, Rum tarafının ve BM'nin buna engel olduğunu itiraf etti. Klerides, 30 Kasım'da yaptığı açıklamada da ''müzakerelerde hiçbir şey kabul etmeyerek, sorumluluğu Türk tarafına yükleme taktiğini uyguladıklarını ve bu taktiğin kendilerini AB üyeliğine taşıdığını'' söyledi.
BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Alvaro De Soto da 12 Ekim'de Rum basınında yer alan açıklamasında, ''BM'nin, Rumların Annan planı konusundaki tutumu konusunda yanıldığını ve Rumların geriye dönüş isteğini hesaba katmadıklarını'' söyledi.
Rum lider Papadopulos ise 23 Kasım'da yaptığı açıklamada, 10-11 Mart Lahey görüşmelerinde ''Denktaş, Annan planını imzalasa bile ben imzalamayacaktım'' dedi.
BAŞBAKAN ERDOĞAN KKTC'DE Başbakan Erdoğan, KKTC'nin 20. kuruluş yıldönümü törenlerine katılmak için 15 Kasım'da KKTC'yi ziyaret etti.
Erdoğan, törendeki konuşmasında, Kıbrıs Türk tarafının yaptığı açılımların heba edilmemesi çağrısında bulunarak, Kıbrıs'ta çözümün yolunun eşitlikten ve herkesin gerçekleri kabulünden geçtiğini vurguladı.
Başbakan Erdoğan, günübirlik ziyareti sırasında, siyasi parti yetkilileriyle de Saray Otel'de ayrı ayrı görüştü.
KKTC'DE SEÇİMLER KKTC'de 14 Aralık Pazar günü yapılan milletvekili genel seçimleri, aylar öncesinden gündeme oturdu ve seçimlere, ABD, AB, BM, İngiltere ve Kıbrıs Rum kesiminden çeşitli müdahaleler yapıldı.
Aylar öncesinden ''kader'' seçimi olarak nitelenen seçime, 7 parti katıldı ve meclise 4 siyasi parti girdi. 50 sandalyeli Cumhuriyet Meclisi'ne, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) 19, Ulusal Birlik Partisi (UBP) 18, Demokrat Parti (DP) 7, Barış ve Demokrasi Hareketi (BDH) 6 milletvekili gönderdi. Sağ ve sol partilerin 25'er milletvekilliği kazanmasıyla sonuçlanan seçimlerin ardından, partiler yoğun şekilde hükümet oluşumuna odaklandı.
Ankara ile istişareler ve yoğun çalışmalar sonucunda CTP ve DP, 11 Ocak 2004'de ''toplumsal uzlaşı ve çözüm hükümeti kurduklarını'' açıkladı.
SÜREÇ HIZLANDI KKTC'de yeni hükümetin kurulmasının ardından, Kıbrıs sorunuyla ilgili taraflar müzakere sürecinin yeniden başlamasına yönelik girişimlerini hızlandırdı.
ABD Başkanı George Bush, Aralık ayı sonlarında Yunanistan Başbakanı Kostas Simitis ve Başbakan Erdoğan'a birer mektup göndererek, Kıbrıs'ta, Annan planı temelinde bir çözüm için çaba göstermeleri çağrısı yaptı.
Bush'un Simitis'e gönderdiği mektup, hem üslup hem de öz açısından Rum kesiminde rahatsızlık yarattı.
ÇANKAYA ZİRVESİ VE MGK'NIN GÜNDEMİ KIBRIS Ankara da müzakerelerin başlamasına yönelik bir süreden beri devam ettirdiği çalışmalarına hız verdi. Çankaya Köşkü'nde 8 Ocak'ta toplanan Kıbrıs zirvesinde, ''Türkiye, Kıbrıs ulusal davamızda KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Denktaş ve yeni kurulacak KKTC Hükümeti ile yakın danışma ve işbirliği içinde Birleşmiş Milletler müzakere sürecine etkin katkıda bulunmaya devam edecektir'' denildi.
Zirveye, Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ile üst düzey sivil ve askeri yetkililer katıldı. Bu zirvenin sonuç bildirisinde, Türkiye'nin BM Genel Sekreteri'nin iyi niyet misyonuna olan desteğini sürdürdüğü de vurgulandı.
Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) 23 Ocak'taki toplantısında da gündemi ağırlıklı olarak Kıbrıs oluşturdu. Toplantı sonunda yayınlanan bildiride, Türkiye'nin, BM Genel Sekreteri'nin iyi niyet misyonuna olan desteğini sürdürdüğü ve Annan planı da referans alınarak adanın gerçeklerine dayalı bir çözüme, müzakereler yoluyla hızla ulaşılması konusundaki siyasi kararlılığını yinelediği belirtildi.
DAVOS'TA ERDOĞAN-ANNAN BULUŞMASI MGK toplantısının ardından Davos'a hareket eden Başbakan Erdoğan, Kıbrıs sorununun çözümünde KKTC'nin hiçbir zaman Rumlardan geri kalmayacağını, daha önde olacağını söyledi.
Davos'ta BM Genel Sekreteri Annan ile biraraya gelen Erdoğan, Annan'dan iki tarafın da güvendiği bir arabulucu atamasını istedi. Erdoğan görüşmede ayrıca, ''daraltılmış bir metinle Kıbrıs sorununun çözümünde neticeye gitmenin çok daha isabetli olacağını'' dile getirdi.
Annan ise Başbakan Erdoğan'ın Kıbrıs konusunda görüşmelerin yeniden başlamasını ve 1 Mayıs'a kadar çözüme ulaşılmasını istediğini belirterek, kendisinin de Erdoğan'ın mesajlarından çok cesaret aldığını kaydetti.
Bu arada, Türkiye, BM Genel Sekreteri Annan'dan isim vermeden Kıbrıs Özel Temsilcisi Alvaro De Soto'nun değiştirilmesini istedi. Annan, bu isteği değerlendireceğini söylemekle yetindi.
ERDOĞAN'IN ABD ZİYARETİ Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlamasına giden süreçte Erdoğan'ın Ocak ayı sonundaki ABD ziyareti de önemli bir etken oldu.
ABD Başkanı Bush, Türk tarafının isteği üzerine Kıbrıs konusunda Dışişleri Bakanı Colin Powell'ı görevlendirdi.
Bu arada, ABD, müzakerelere başlanabilmesi için bir yandan Yunanistan ve Rum kesimi üzerindeki baskısını artırırken, diğer yandan BM Genel Sekreteri Annan ile de yoğun temasa geçti.
Başbakan Erdoğan'ın ABD'den dönmesinin ardından, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Başbakan Erdoğan, KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat, KKTC Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in katılımıyla 4 Şubat'ta Kıbrıs zirvesi toplandı.
Zirve sonunda yapılan yazılı açıklamada, görüşmede, Türkiye ve KKTC olarak Kıbrıs'ta adil ve kalıcı bir barışa ulaşılması yönündeki müşterek hedefin teyit edildiği belirtilerek, ''Bu bağlamda Türkiye ve KKTC, BM Genel Sekreteri'nin çabalarına yardımcı olmak ve destek vermek üzere müşterek gayretler sarf etmek hususunda mutabık kalmışlardır'' denildi.
ANNAN'DAN NEW YORK DAVETİ BM Genel Sekreteri Annan, 5 Şubat'ta KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Tasos Papadopulos'u, müzakerelere yeniden başlamaları için 10 Şubat Salı günü New York'a davet etti.
BM'den gece geç saatlerde yapılan açıklamada, Annan'ın Denktaş ve Papadopulos'a, Salı günü New York'a gelerek, yeni tur görüşmelere başlamaları için birer mektup yazdığı belirtildi.
Davet muktubunu Ankara'dayken alan Cumhurbaşkanı Denktaş, New York'a gidip gitmeme kararını ise adada aldı.
NEW YORK'TA ZORLU GÖRÜŞMELER Genel Sekreter Annan, 10 Şubat Salı günü başlayan görüşmeler çerçevesinde taraflarla önce tek tek görüştü. Ardından üçlü görüşme başladı.
Üçlü görüşmede, hem Papadopulos hem de Denktaş, plandaki boşlukları Annan'ın doldurmasından yana olmadıklarını söyleyince, Annan görüşmeleri ertesi güne erteledi ve tarafların takvime bağlı kalarak öneri getirmelerini istedi.
New York görüşmelerinin ikinci gününde, Türk tarafı sürpriz bir atak yaparak, üç aşamalı bir plan sundu. Planda iki tarafın anlaşamaması halinde müzakerelere Türkiye ve Yunanistan'ın da dahil olması, yine uzlaşma sağlanamaması halindeyse Annan'ın hakemliğinin kabul edilmesi önerildi.
Türk tarafının önerisi üzerine, Rum tarafı da yeni bir öneri sundu. Rumlar önerilerinde AB'nin de müzakarelerde taraf olmasını talep eti. İki tarafın önerileri üzerine, görüşmeler bir gün daha uzadı.
Görüşmelerin 12 Şubat'taki üçüncü günü en çetin müzakerelere sahne oldu. Sadece 40 dakika sürmesi planlanan görüşmeler, gecikmeler ve zorlu pazarlıklar nedeniyle 12 saati buldu. Bu maratonun sonunda, Annan taraflara, ''evet ya da hayır'' yanıtı verme koşuluyla pazarlığa açık olmayan son bir metin sunma kararı aldı.
13 Şubat Cuma günü taraflar Annan'ın metnini beklediği sırada Brüksel'den önemli bir açıklama geldi. Rum tarafını hayal kırıklığına uğratan bu açıklama çerçevesinde AB, Kıbrıs görüşmelerinde ''taraf'' olmak istemediğini bildirdi.
New York görüşmelerinin sonunda her iki tarafın da onayıyla Annan, müzakerelerin 19 Şubat'ta adada başlamasını öngören deklarasyonunu açıkladı.