Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Bazı sonuçlara farklı yollardan gidilse de ulaşılabilir. Çünkü bazen son ve sonuç tektir. Dünya üzerinde İstanbul’a benzeyen, onun kadar güzel başka bir şehir olmadığı gibi, bu şehirde yaşamanın getirdikleri de tek. Kadim şehir, tarih boyu deprem dalgalarının sert yüzünü görmüş, yıkım ve kayıp her depremde kaçınılmaz bir ‘son’ olmuştu. Bir gün değişebileceği umuduyla ‘depreme dirençli’ bir şehir inşa etmek çabası ise kimileri için bitmeyen bir mücadeleye dönüştü. Çünkü bilim, deprem olacak diyordu. Ancak pek çok konuda olduğu gibi tartışmalı bir yanı da vardı. Her deprem yıkıcı etkiye sahip değildi. İstanbul’u etkileyen son deprem olan 6.2’ye bakıldığında bile yıkıcı etkileri olabilecek ve bazı uzmanların İstanbul’u vuracağını savunduğu 7.2 ile arasında tam 32 kat fark vardı. Yani 6.2’de yıkım yokken 7.2’de olabilirdi. Peki İstanbul için ‘kaçınılmaz’ son neydi? Yapılacak birkaç hamle sonuç tablosunu daha iyimser hale getirebilir miydi? Deprem Mühendisliği Araştırma Enstitüsü (EERI) Kuzey Kaliforniya Eski Başkanı, Amerikan Jeolojik Araştırmalar Dairesi’nin (USGS) Coulomb Stress ve deprem tetikleme yazılımının yazarlarından, Jeofizik Yüksek Mühendisi Volkan Sevilgen, merak edilen soruları ve İstanbul’un deprem tehlikesine ilişkin kritik detayları Milliyet.com.tr’ye anlattı.
'7 İLE 7.4 ARASI DEPREM ÜRETEBİLİR'
23 Nisan 2025 günü İstanbul’da panik havası 6.2’lik sarsıntıyı takiben şehri hakimiyeti altına almıştı. Yaşanan sarsıntı, pek çok kişinin aklına olası büyük depremin kısa bir ‘ön izlemesi’ gibi gelmişti. Ancak bitmek bilmeyen bir fay tartışması, Türk jeologların farklı görüşleri ve 1999’da Gölcük Depremi’nden sonra yapılan araştırmalar kafaları karıştırıyor. İstanbul’da gerçekten büyük bir deprem olur mu yoksa 6.2’lik sarsıntı artık İstanbul için deprem tehlikesinin bittiği anlamına mı geliyor? İstanbul'da 20 Mayıs'ta yaşanan 6.2’lik depremden neredeyse 1 ay sonra devam eden artçı sarsıntılar arasına 4’ün üzerinde bir deprem daha eklendi. Pek çok kişi bu depremin ne anlama geldiğini de merak ediyor ve uzmanların 3 ay kadar sürebilecek ‘artçı’ uyarılarına bu depremin de dahil olup olmadığını düşünüyor. Jeofizik Mühendisi Volkan Sevilgen, ABD’de Türkiye’deki ikizinin KAF (Kuzey Anadolu Fayı) olduğu belirtilen San Andreas Fayı'nın etkisi altındaki Kaliforniya’da uzun süre deprem üzerine çalışmalara liderlik etmiş önemli bir isim. San Francisco’nun bina yönetmeliğini yeniden yazan grupta çalışan Volkan Sevilgen, İstanbul için de önemli bilgiler verdi ve olası bir depremin büyüklüğüne ilişkin şöyle konuştu:
“Marmara Fayı üzerinde 6.2 büyüklüğünde bir depremin meydana geldiği bölge, tarihsel olarak daha büyük depremler de üretmiştir. Uzmanlar arasında, Marmara Denizi’nin altındaki ana fayın 7 ve üzeri büyüklükte bir deprem üretebileceği konusunda genel bir görüş birliği vardır. Özellikle İstanbul açıklarında, 7 ila 7.4 arası bir deprem potansiyeli olduğu bilimsel olarak öngörülüyor. Kıyı ilçelerinde yaşayanlar, deprem sonrası tsunami tehlikesine karşı hızlıca yüksek ve güvenli bölgelere tahliye yollarını önceden öğrenmeli ve tatbik etmeli. Kıyı alanlarının yerleşim yerine değil, park, rekreasyon ve afet toplanma alanı gibi amaçlarla kullanılması, riskleri azaltır. Kıyı şeridinde yeni yapılaşmadan kaçınılmalı, mevcut yapılar ise risk analizine tabi tutulmalı.”
ABD'DE HAYAT KURTARAN SİSTEM
Bir Çin atasözü, ‘Nasıl yapılabileceğini bilmek, yapmaktan daha kolaydır’ der. Yani aslında bilgi ve bilgi sahibi olmak, kurtulmanın anahtarı olabilir. Depremden nasıl korunulacağını bilmeden yapılan her şey, bilerek atılan tek bir adımın yanında bile hükümsüz kalır. Bu nedenle de olası bir depremde hayat kurtaracak şeyin ne olduğu konusunda pek çok kişi araştırma yapıyor. Büyük değişimler, yenilenmiş şehir planları, deprem erken uyarı sistemleri… Onlarca detay arasından hangisinin kesin çözüm olduğu tartışılırken Volkan Sevilgen ‘listenin başındaki maddeyi’ verdi. Sevilgen’e göre de listenin başında ‘bilinç’ geliyor. Jeofizik mühendisi Sevilgen, “Listenin başında, ‘Deprem öldürmez, ihmal öldürür’ ilkesi yer almalı. Ana tema, bilimin ve mühendisliğin rehberliğinde, toplumsal hazırlık ve dayanıklılığın artırılmasıdır. En çarpıcı nokta ise herkesin kendi güvenliğinden sorumlu olduğu ve alınacak önlemlerin hayat kurtaracağı gerçeğidir. Depremi korkulacak bir olay olmaktan çıkaran şey, hazırlıklı olmak ve doğru davranışları bilmekten geçer” diyor.
Peki ABD’de hayat kurtaran adımlar neler olmuştu? Volkan Sevilgen, dikkat çekici ve son dönemde hızla yayılan erken uyarı sistemlerinin ABD’de çok önemli olduğunu söylüyordu. Öyle ki kısacık bir süre saniyeler içinde gelen ölümden bile kurtarabilir. Sevilgen, ABD'deki hayat kurtaran sistemleri, “ABD’de yaygın olan ‘erken uyarı sistemleri’ ve deprem sigortası uygulamaları, hayat kurtarıcı öneme sahiptir. Özellikle erken uyarı sistemleri, birkaç saniyelik bile olsa insanlara ve altyapıya önlem alma fırsatı tanır. Ayrıca, afet sonrası hızlı ve organize müdahale sistemleri de çok etkili” diye anlattı.
'BÖYLE BİR TARTIŞMA HİÇ YAŞAMADIK'
Türkiye'de jeoloji dünyasında yaşanan tartışmalara ilişkin yorumunu sorduğumuzda ise Volkan Sevilgen konuya şu sözlerle açıklık getirdi:
"ABD'de hiç böyle bir tartışma yaşamadık çünkü zaten iki nedenle basınla konuşuyorsunuz: Birincisi önemli bir makaleniz için kurumunuz basın bülteni çıkarıyor. İyi dergiler ambargo altında sizi medya ile görüştürüyor. Benim 2012 makalelerim bunlara örnektir. İkincisi deprem olduğunda basınla görüşüyorsunuz. Ben USGS'de çalışırken, NPR’a, televizyon kanallarına röportaj vermiştim. Bunun için eğitim alıyoruz. Röportajlarda genel kabul görmüş şeyleri söylemeniz gerekiyor. Halkı yanlış yönlendirecek şeyleri söylememelisiniz."
DEPREMDE EN ÖNEMLİ 2 ADIM NE?
Deprem Türkiye’nin neresinde olursanız olun, yakalanma ve enkaz altında kalma ihtimalinizin son derece yüksek olduğu bir doğa olayı. Ancak can ve mal kaybıyla sonuçlandığında bir afete dönüşüyor. Peki olası İstanbul depremi afete dönüşmeden öylece geçip gidebilir mi? Bu sorunun cevabı Volkan Sevilgen’in ‘en önemli 2 adım’ diye bahsettikleri arasında olabilir. Sevilgen’in özellikle İstanbullulara önerileri var. Bunları, “İstanbullulara, binalarının depreme dayanıklılığını mutlaka kontrol ettirmelerini ve acil durum planlarını aileleriyle birlikte hazırlamalarını öneririm. 20 saniyeden uzun sürecek bir depremde, özellikle eski ve yönetmeliğe uygun olmayan binalarda ciddi riskler oluşabilir. Bu nedenle, güvenli bir binada yaşamak ve deprem anında doğru davranışları bilmek, en önemli iki adımdır” diye sıralayan Sevilgen, kendisine sınırsız bir güç ve yetki verilse İstanbul’da ilk neleri değiştireceğini de anlatarak sözlerini şöyle noktaladı:
“İlk olarak, mevcut yapı stokunun hızlı ve bilimsel bir şekilde taranmasını ve riskli binaların güçlendirilmesini veya yenilenmesini sağlardım. Ayrıca toplumsal farkındalığı artıracak eğitim ve tatbikatları yaygınlaştırırdım. Kentsel dönüşümün şeffaf, adil ve bilimsel esaslara göre yapılması da önceliğim olurdu. Deprem, doğanın bir gerçeği ve kaçınılmaz bir olaydır. Ancak bilimsel bilgiye dayalı hazırlık ve toplumsal dayanışma ile can kayıplarını ve yıkımı en aza indirmek mümkündür. Herkesin, kendi güvenliği için sorumluluk alması ve toplumsal bilincin artırılması çok önemli.”