GündemGenelev patronu vergi rekortmeni

Genelev patronu vergi rekortmeni

19.04.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:

Genelev patroniçesi Matild Manukyan, 19 Nisan 1993 günü üçüncü kez vergi rekortmeni oldu. Toplam 6 kez vergi şampiyonu olan Manukyan yöneltilen eleştirilere “Çalmıyorum, çırpmıyorum, sattığım kadınların vergisini son kuruşuna kadar ödüyorum. Demek ki namuslu vatandaşım” yanıtını veriyordu...

Genelev patronu vergi rekortmeni

Genelev patroniçesi Matild Manukyan 19 Nisan 1993 günü İstanbul’un vergi rekortmeni olarak trajikomik bir başarıya imza attı. ‘Böylesi ancak Türkiye’de olur’ dedirten, vergi rekoru, o dönem ülke içinde espriler, fıkralar, karikatürlere konu oluyordu.

Haberin Devamı

Genelev patronu vergi rekortmeni

1914’de dünyaya gelen Manukyan, aslında aristokrat bir ailede büyümüş, Notre Dame de Sion’u bitirdikten sonra terzi olarak iş hayatına başlamıştı. Matild Manukyan’ın nüfustaki gerçek adı ise Eveline Matild Chah Muradyan olarak kayıtlıydı. İleride genelev patroniçesi olacak Manukyan’ın ailesi sanatçıydı. Babası Armenak Chah Muradyan tenör, İsviçreli anne Salle Marguerite ise balerindi. Dropier Gabriel ile 11 yıl evli kalan Manukyan, eşinin ölümünden sonra oğlu ile tek başına kalınca, sosyete terziliğine soyunmuştu. Ancak ne olduysa babadan miras kalan binalardan sonra oldu. Karaköy’de kiraya verdiği binalardan biri genelev işletmesiydi ve binayı kiralayan kişi kirasını ödeyemez duruma gelmişti. Manukyan çareyi genelev işletmesine ortak olmakta buldu. Bu karar hayatının dönüm noktası olmuştu.

Haberin Devamı

‘Sosyal bir hizmet’

Manukyan’ın işleri zamanla iyi gitmeye başlayınca patronu olduğu genelev sayısı da 37’ye çıkmıştı. Alageyik Sokak’ta 12, eski Abanoz Sokak’ta 25 genelev işleten Manukyan, vergi rekortmeni olduktan sonra gazetelere röportajlar veriyor, namusuyla iş yaptığını dile getiriyordu. Öyle ki, kendisini eleştiren ve mizah konusu yapanlara, “Çalmıyorum, çırpmıyorum, sattığım kadınların vergisini son kuruşuna kadar ödüyorum. Demek ki namuslu vatandaşım. Yaptığım iş sosyal bir hizmettir. Toplumdaki patlamaları önlüyor. Polisler sık sık beni yakalıyor. Böyle giderse memleket vergi kaybına uğrayacak” diye sesleniyordu.

Dönemin diğer genelev patroniçesi Sümbül Yaşar Akarsu’nun 127 milyon lira, Matild Manukyan’ın 100 milyon lira vergi ödediği gazetelere yansıyordu. Manukyan, bir başka röportajda ise şimdiye kadar evlerinde çalışan 50 kadını kendi eliyle evlendirdiğini belirterek şunları söylüyordu:

‘Eşim bilse yıkılırdı’

“Evliyseniz kocanızın ve evinizin kıymetini bilin. Kızsanız iyi bir eş seçin. Lükse kanmayın. Kötü niyetli erkekler genç kızları evlenme vaadi ile kandırarak bu yola düşürüyorlar. Bu nedenle kızların çok dikkatli olması gerekiyor. İstemeden kendimi burada buldum. Kocam hiçbir zaman genelev patronu olduğumu öğrenemedi. İyi ki de öğrenemedi. Öğrense hepten yıkılırdı.”

Haberin Devamı

Büyük miras bıraktı

Genelevlerden kazandığı paraları gayrimenkule dönüştürerek ailesinden kalan gayrimenkul sayısını artıran Manukyan, 90’lı yıllarda, 6 kez vergi rekortmeni olarak çeşitli ödüller aldı. 2001’de yaşamını yitiren Manukyan ardında 500 daire, 50 dükkân, 4 han, 4 yazlık, 220 ticari taksi plakası, 37 genelev, 40 bina, 2 fabrika, bir tekne, bir Rolls-Royce, dört BMW ve dört de Mercedes otomobil ile bir otel bıraktı.

O mirasın tartışmaları ise halen devam ediyor. Manukyan’ın akrabaları, oğlu Kerope’nin üvey olduğunu iddia etmiş ve 36 kişi, tek mirasçı Kerope Çilingir’e dava açmıştı. Çilingir’e mirastan pay almak isteyen 36 kişinin ardından bir dava da öz kızı Dora Çilingir’den gelirken, babasının fiili ehliyetinin kaldırılarak vasi olarak atanmayı talep etmişti. Mahkeme ise yaşanan miras kavgası nedeniyle Manukyan’ın tüm mal varlığı üzerinde tedbir konulmasına karar vermişti. Son olarak Dora Çilingir, bu kez 80 yaşındaki babasıyla evlenen N.K ile özel hastane hakkında şikâyette bulunmuş, babasının yaptığı evliliğin iptalini istemişti. Savcılık, Kerope Çilingir’in zorla evlendirildiği iddiasına takipsizlik vermişti.

Haberin Devamı

 

Kırşehir’deki depremde yüz köy yerle bir oldu

Genelev patronu vergi rekortmeni

Depremler ülkesi Türkiye, 19 Nisan 1938 tarihinde Kırşehir’den gelen acı haberle sarsıldı. Saat 13.00’de Kırşehir’in doğusundaki Seyfe Fay Zonu üzerinde 6.6 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Kırşehir’e bağlı Akpınar-Köşker arasında yer alan yüz köyün yerle bir olduğu depremde 149 kişi hayatını kaybetti. Şiddetli sarsıntıda 3 bin 860 binada hasar meydana geldi.

40 km’lik fay

O dönem deprem sonrası harekete geçen Maden Teknik Arama Enstitüsü’nün hazırladığı raporda  özellikle taş ve kerpiçten yapılan evlerin daha küçük bir sarsıntıdan etkilenebileceği tespit edildi. Gelişi güzel tarlalardan toplanan taşlarla örülen duvarların büyük hasar gördüğü anlaşıldı. Taşların düzetilmemesi ve inşaatta çamur kullanılması da yıkımı etkiledi. 

Haberin Devamı

Yardım yağdı

Büyük depremin ardından bölgede çok sayıda hasar yapıcı artçı deprem meydana geldi. Depremde 40 km uzunluğunda yüzey faylanması da oluştu.

Deprem sonrası gerek yurt içinden gerekse yurt dışından çok sayıda yardım bölgeye ulaştı. Birçok ilde para desteği için kampanyalar düzenlenirken, hayırsever işadamları da depremzedelerin yardımına koştu.

Dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Meclis’te yaptığı konuşmada yardımlara değinirken, “Memleketimiz tek bir kalp gibi, ölen vatandaşlar etrafında yasla matemle çırpınmaktadır. Kendiliğinden her yerde yardım toplanmaya başlandı. Vatandaşlar içlerinden ve kalplerinden duydukları teessürün ifadesi olarak yardıma koşmuşlardır”  dedi.

Rusya’nın ABD’ye yanıtı: Salyut 1

Genelev patronu vergi rekortmeni

Sovyetler Birliği tarafından 19 Nisan 1971’de fırlatılan Salyut 1 Uzay İstasyonu, insanlık tarihindeki ilk “uzay istasyonu” olma özelliğine sahip. Bu olay, uzay yarışında ABD’nin Ay’a ilk insanı göndermesine Sovyetler’in cevabı olarak yorumlanır.

İlk mürettebatı Soyuz 10 güvertesinde kenetlenmeyi başardı, ancak bir arıza nedeniyle istasyona geçemedi. İkinci mürettebatı Soyuz 11 ile istasyona ulaştı ve 23 gün kalarak verimli çalışmalarda bulundu. Ancak Soyuz 11’in dönüş kapsülündeki basınç eşitleme süpabının atmosfere girmeden açılması üzerine üç kişilik mürettebat uzayda öldü. Bu, uzayda gerçekleşen ilk insan kaybıydı. Salyut 1, 11 Ekim 1971’de atmosfere girerek yandı. Salyut 1, çok sayıda uzay filmine konu oldu.