01.02.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
MERT İNAN İstanbul - Egeli çiftçilerin can damarı Büyük Menderes Nehri’nde aşırı yağışlarla birlikte taşkın riski gündeme geldi. Yakın zamana kadar suyu iyice azalan Büyük Menderes’te, son günlerdeki yağışlar sonrasında debi yükseldi. Nehir yatağının bazı kısımlarında taşkın endişesi yaşanırken, nehirdeki sanayi ve evsel atıkların taşkın durumunda tarım arazilerini daha fazla kirlilik yüküne maruz bırakmasından korkuluyor. Afyonkarahisar'ın Dinar ilçesinden çıkarak Uşak, Denizli ve Aydın'dan geçerek Ege Denizine dökülen 584 kilometre uzunluğundaki Büyük Menderes Nehri özellikle sanayi ve evsel atıklar nedeniyle 'Ergene Nehri'nin kaderini yaşarken, sanayi tesislerinin birçoğu da arıtma tesisleri olmadan faaliyetine devam ediyor.
Halk sağlığı sorunu
Ortaya çıkan kirlilik manzarası çevrecileri isyan ettirirken, nehrin Afyonkarahisar ve Uşak kısmında çöp ve katı atık sorunu, Denizli, Sarayköy, Aydın hattında ise kimyasal atık kirliliği yaşandığı ifade ediliyor. Afyonkarahisar, Uşak, Denizli ve Aydın'daki birçok sanayi tesisinin atıklarını arıtmadan nehre deşarj etmesinden yakınan çevre örgütleri temsilcileri, belediye ve ilgili bakanlıkların da duyarsızlığından şikâyet ederken, olası taşkın durumunun ise ciddi halk sağlığı sorunlarına zemin hazırlayacağını gündeme taşıdılar.
Aydın Çevre Mücadelesi Platformu Sözcüsü, Halk Sağlığı Uzmanı Dr.Metin Aydın, sanayi ve evsel atıkların nehre arıtılmadan deşarj edildiğini belirtirken, “Büyük Menderes, kentsel ve endüstriyel atık sular, tarımsal ilaç ile maden atıkları nedeniyle oldukça kirlenmiş durumda. Havzadaki 124 belediyenin toplamda sadece 6 atık su arıtma tesisi var. Bu tesisiler kimyasal arıtma yapmaya uygun değil. Havzada 3 milyon insan yaşıyor. Tarım bölgenin birincil gelir kaynağı. Yıllardır Nazilli’den Söke’ye uzanan kısımda taşkınlıklar oluyordu. Şiddetli yağışlar görmeye devam edersek, daha geniş bir alanda taşkriski söz konusu. Bugüne kadar yapılan bazı çalışmalarda, havzanın belli kısımlarında toprağın 60 santimetre altında bile zirai ilaç ve ağır metal kirliliği, DDT kalıntıları saptanmıştı. Araştırma sonuçları ağır metallerin toprakta biriktiğini kaybolmadığı gösteriyor. Taşkın riski Kuyucak’tan Nazilli’ye kadar söz konusu. Zaten Yenipazar başta olmak üzere nehre yakın yerleşim yerlerinde kanser vakalarında artış yaşanıyor. Zaten kirlenmiş tarım topraklarının taşkın yüküyle kirli suyun altında kalması ilerleyen dönemde halk sağlığı açısından ciddi riskler yaratabilir” diye konuştu.
Aydın Tabip Odası Başkanı Dr.Adalet Çıbık da Menderes Nehri'ndeki kirliliğin devam ettiğine dikkat çekerken, "Bugüne kadar nehirdeki kirlilik yükünün çevreye olan zararları konusunda araştırmalar yapıldı. Ancak henüz çevre ve jeotermal kaynaklı kirliliğin insan sağlığına olumsuz etkilerine yönelik bir araştırma yapılmış değil. Bu konuda Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana bilim Dalı'nın devreye girmesi gerekir. Ancak bölgemizde çevre kirliliğine bağlı olarak hastalık yüklerinde artış olduğunu gözlemliyoruz. Menderes Nehri'nde yaşanacak taşkının kirlenmiş toprağı daha kirleteceğinden endişeliyiz" dedi.
‘Kanser vakalarında ciddi artış görülüyor’
Mahmut Nedim Barış: Aydın Ziraat Odası Eski Başkanı Barış da benzer çekinceleri dile getirirken, “Kirlilik her yere saçıldığı gibi kanser oranlarında ciddi artış yaşanıyor. Yaz aylarında Söke, Germencik, Nazilli, Çine, Sultanhisar’daki zeytin ve incirler dallarında kurumuştu. Uşak ve Denizli’nin sanayi ve evsel kirliliği Büyük Menderes’e boca ediliyor. Arıtma tesisiler bir elin parmağını geçmez. Taşkın olduğu takdirde Trakya’dakine benzer bir durumla karşı karşıya kalabiliriz. Zaten JES’lerden çıkan radon ve kükürt havada asılı kaldıktan sonra yere çöküyor.
Bölgede çok ciddi kükürt dioksit kirliliği söz konusu. Atıkların büyük kısmı su kuyuları veya Menderes Nehri’ne deşarj edilirken, tarımsal sulama beraberinde torakta ağır metal birikimine neden oluyor. Kanser vakalarında ciddi artış olduğun görüyoruz. Taşkın olması kirlenmiş toprağı daha da kirli hale getireceği gibi sağlık açısından risk oranını katlar” ifadelerini kullandı.
‘Daha da kirletecek’
Bahattin Sürücü (Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği Başkanı): “Birkaç fabrika dışında atık suyunu arıtan tesisi yok. Büyük Menderes’in ağır metal suyu haline geldiğini herkes biliyor. Jeotermal kaynaklardan çıkan atıkların da yeraltı sularına karışıyor. Nehrin debisi ciddi olarak yükselmiş durumda. Olası bir taşkın toprakları daha da kirletecek.”
‘Kirliliğe tuz biber olur’
Germencik Çevre Derneği Başkanlığı da yapan çiftçilerden Halil Çetinkaya ise, 250 bin kişinin geçim kaynağı olarak kabul edilen Aydın’ın verimli topraklarının jeotermal enerji santrallerinin (JES) olumsuz etkileri nedeniyle günden güne kirlenmeye devam ettiğini, olası taşkın riskinin yaşanan kirliliğe adeta tuz biber ekeceğini ifade ederek, şunları söyledi: “Yeraltından çekilen ve içeriğinde çok miktarda ağır metal barından jeotermal akışkanların gelişigüzel deşarj edilmesi nedeniyle bölgedeki tarım arazilerinin yanı sıra su kaynakları ve hava kirliliğinin de ciddi sorun yaşanıyor. Tarım arazilerinde çok ciddi kirlilik yaşanıyor. Verimli tarım arazileri JES’lerin tehditi altında yok olurken, bir de taşkınla yaşanacak kirlilik yükü gerçekten ciddi sorunlara neden olur.”