05.05.2020 - 16:36 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr Amerika'nın Sesi
Dünya 212 ülke ve bölgeye yayılan corona virüs salgınıyla tarihi günlerden geçerken, dünya devlerinin kozlarını paylaşmasını ise gözünü kırpmadan izliyor.
ABD ve Çin arasında patlak veren corona virüs savaşında arka arkaya tehditler gelirken, Reuters haber ajansının dünyaya duyurduğu bir rapor olay yarattı.
Çin'de hazırlanan bir hizmet içi rapor, corona virüsün dünyaya yayılmasıyla küresel anlamda Çin'e karşı olumsuz düşüncelerin en yüksek seviyeye çıktığını, Pekin’in ABD ile ilişkilerde ciddi bir cepheleşme yaşayacağı korkusu taşıdığını ortaya koydu.
Reuters’e konuşan bir yetkiliye göre, geçen ay Pekin yönetimine iletildiği belirtilen bu iç yazışmada, 1989 Tiananmen Meydanı olaylarından bu yana dünyada Çin karşıtı görüşlerin zirveye tırmandığı belirtildi.
31 yıl önce, 4 Haziran 1989'da, Çin ordusu başkent Pekin'deki Tiananmen Meydanı'nda gösteri düzenleyen kalabalığı ateş açarak dağıtmıştı. Ölenlerin sayısı hala tam olarak bilinmiyor.
Tiananmen Meydanı'nda o gün yaşananlar, resmi olarak hatırlanmak bir yana, kimilerine göre ulusal çapta unutturulmaya çalışılıyor. Her yıl 4 Haziran'a doğru, Çin internette konu ile ilgili tüm atıfları yok ediyor.
'Tiananmen' kelimesi, tüm platformlarda, algoritmalar aracılığı ile engelleniyor. Olayları anmak isteyenleri ise hapis cezaları bekliyor.
1989'da başkent Pekin'deki öğrencilerin liderliğinde başlayan ve ordunun şiddetli müdahalesiyle sonuçlanan demokrasi yanlısı gösteriler haftalarca sürmüş, diğer şehirlere de yayılmıştı.
Eylemler, Komünist Parti liderliği içinde de bölünmelere yol açmış ancak partideki sertlik yanlısı kanadın ağırlığını koymasıyla 3 Haziran 1989 gecesi askerler, eylemci öğrencilere gerçek mermilerle müdahale etmişti.
3-4 Haziran günlerinde yaşanan çatışmalarda ne kadar kişinin öldüğü tam anlamıyla ortaya koyulmuş değil. Çin hükümeti, aynı yıl Haziran ayı sonunda, olaylarda 200 sivilin ve onlarca güvenlik personelinin öldüğünü açıklamıştı.
Ancak 2017 yılında kamuoyuna açıklanan ve dönemin İngiliz Büyükelçisi Sir Alan Donald'ın diplomatik yazışmalarının yer aldığı belgelerde ölü sayısının 10 bin olduğu belirtiliyor.
Ölü rakamı gibi, olayların sembolü olan bazı kişilerin akibeti hakkında da hiçbir şey bilinmiyor. 5 Haziran günü, elindeki alışveriş poşetleri ile Tiananmen Meydanı'ndaki tankları durduran kişiye ne olduğu hakkında bir bilgi bulunmuyor.
Çin Güvenlik Bakanlığı’na bağlı Uluslararası ilişkiler Enstitüsü tarafından hazırlanıp yönetimine sunulan raporda, ABD’nin önderliğindeki Pekin karşıtlığı propagandasının iki süper gücün savaşına dönmesi halinde silahlı bir çatışma da içinde olmak üzere olası en kötü senaryolara karşı gerekli tedbirlerin alınması da istendi.
Çin Dışişleri Bakanlığı ise, yöneltilen sorulara karşı bu raporla ilgili bilgileri olmadığı yanıtı verdi. Yine raporda, ABD’nin kendisi ve batı demokrasileri için Çin’i ekonomik ve ulusal güvenlik açısından giderek daha fazla tehdit olarak gördüğü uyarısı yapıldı.
Çin'den gelen bir başka haber ise, tüm dengeleri alt üst edebilir. Pekin yönetiminin yıllardır gizlice ürettiği silahı bu yıl sonunda hazır olacak.
Yeni süpersonik bombardıman uçağı Xian H-20, Çin'in saldırı gücünü ikiye katlayacak ve nükleer füze taşıma kapasitesiyle bittiğinde Avustralya, Japonya ve Güney Kore'yi menziline alacak.
Çin yönetimi, 2020'nin sonlarında söz konusu uçağı tamamlayabilirse, ABD ve Rusya'nın ardından kara, deniz ve havada nükleer silaha sahip üçüncü ülke olacak.
South China Morning Post gazetesine konuşan askeri kaynaklar, Xian H-20'nin Kasım ayındaki Zhuhai Havacılık Fuarı'nda ilk kez görücüye çıkabileceğini söylüyor.
ABD Savunma İstihbarat Ajansı'na göre, süpersonik jet ABD'nin ünlü bombardıman uçakları B-2 ve B-21'in bir benzeri.
ABD Savunma Bakanlığı, Çin'in projesini sır gibi sakladığı uçağın menzilinin ise yaklaşık 8 bin 500 kilometre olacağını tahmin ediyor.
Nükleer füzeler taşıyabilen uçağın maksimim kalkış ağırlığı ise, 200 ton. İlk kez 2016'de ilan edilen projenin 2000'lerin başında geliştirilmeye başlandığı tahmin ediliyor.
ABD ile geçtiğimiz yıllarda ticaret savaşı, şimdi de corona virüs savaşına tutuşan Çin'in yeni bombardıman jeti özellikle Pasifik'te tansiyonu yükseltebilir.
Pasifik Okyanusu'ndaki Guam Adası başta olmak üzere birçok üsse sahip olan ABD, özellikle Tayvan Boğazı, Güney ve Doğu Çin Denizi'nde devriye geziyor.
Taraflar şimdiye kadar Güney Çin Denizi'nde birçok kez karşı karşıya geldi, ABD Pasifik'teki müttefikleriyle tatbikatlara girişti.
Amerika'nın Sesi ise, Washington'ın Pekin yönetimini hedef alan yeni suçlamasını sayfasına taşıdı. İstihbarat belgelerine göre, Amerikalı yetkililer Çin'in tıbbi malzeme stoklamak için corona virüsün ne kadar bulaşıcı olduğunu ve salgının kapsamını gizlediği görüşünde.
Associated Press haber ajansının ele geçirdiği 1 Mayıs tarihli dört sayfalık İç Güvenlik Bakanlığı istihbarat raporuna göre, Çinli liderler, Ocak ayının başında salgının 'ne kadar ciddi olduğunu kasten sakladı.
Gizli olmayan ancak üzerinde 'sadece resmi kullanım için' ibaresi bulunan İç Güvenlik Bakanlığı raporu, Çin'in corona virüsün ne kadar ciddi olduğunu gizlerken tıbbi malzeme ihracatını azalttığını, ithalatıysa arttırdığını kaydediyor.
Raporda Çin'in salgının gerçek boyutunu, 'ihracat kısıtlamaları olduğunu inkar ederek, ticaret verilerini saklayarak ve geciktirerek' örtbas etme girişiminde bulunduğu aktarılıyor. Rapora göre Çin, yurt dışından tıbbi malzeme ithal etmek amacıyla, Ocak ayının büyük çoğunluğu boyunca Dünya Sağlık Örgütü'nü corona virüsün 'bulaşıcı' olduğu yönünde bilgilendirmekten kaçındı.
Çin'in bu dönemdeki yüz maskesi, cerrahi koruyucu giysi ve eldiven ithalatı hızla arttı. Rapora göre bu bulgular, Çin'in ithalat ve ihracat çizgisindeki değişikliklerin normal olarak kabul edilen aralıkta seyretmediğine ilişkin yüzde 95 oranındaki olasılığa dayanıyor.
Rapor, Başkan Donald Trump yönetiminin Çin'e yönelik eleştirilerinin dozunu yükselttiği, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun da virüsün yayılmasından Çin’in sorumlu olduğu ve bu nedenle hesap vermesi gerektiği yönündeki açıklamasıyla aynı zamana denk geldi.
Çin resmi medyası ise, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun "Corona virüsün Wuhan’daki bir laboratuardan çıktığı yönğnde çok ciddi bulgular var" sözlerine ateş püskürmeye devam ediyor. Ülkenin en çok satan gazetesi olan Halkın Günlüğü "Pompeo doğuştan yalancı ve palyaço" manşetiyle çıktı.
Trump yönetiminin Çin'e yönelik söylemini sertleştirmesi, muhaliflerin hükümetin salgına karşı harekete geçmekte geciktiği ve atılan adımların yetersiz kaldığı yönündeki eleştirileri dile getirdiği döneme rastlıyor. Siyasi muhalifleri, Trump'ı, ülke içinden gelen eleştirilerin üzerindeki dikkatleri dağıtmak için Amerika'nın jeopolitik rakibi ama aynı zamanda kritik bir ticaret ortağı olan Çin'e yüklenmekle suçluyor.
Çin, Dünya Sağlık Örgütü'nü corona virüs salgını hakkında ilk kez 31 Aralık 2019'da bilgilendirmişti. 3 Ocak 2020'de Amerikan Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri'ni (CDC) haberdar eden Çin, 8 Ocak'ta da tespit edilen virüsün yeni bir coronavirüs olduğunu kamuoyuna açıklamıştı.
Çinli yetkililer, virüs hakkında ilk uyarıları yapan doktorları susturmuş, salgın tehdidini önemsiz göstermişti. Ancak Çin hükümetinin attığı bu adımlar, bürokratik engeller, veri ve bilgi paylaşımı üzerindeki sıkı denetim ve yetkililerin olumsuz haberleri açıklama konusunda yaşadığı tereddüde bağlanıyor. Bunun Çin tarafından tıbbi malzeme stoklamak amacıyla uygulamaya konulan kasıtlı bir plan olduğuna ilişkin bir kanıt bulunmuyor.
ABD lideri Trump ise, Çin'i cezalandırmak için yeni bir adım daha atmaya hazırlanıyor. İlave gümrük tarifesi uygulamasını gündeme getiren Washington yönetimi, küresel endüstriyel tedarik zincirlerini Çin'in elinden koparmak için de adım atacak.
Reuters haber ajansına konuşan yetkililere göre, ABD tedarik zincirinin Çin'in elinden alınıp dost ülkelere kaydırılması olasılığına da sıcak bakıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı Ekonomik Büyüme, Enerji ve Çevre Müsteşarı Keith Krach, Reuters’a verdiği demeçte, ''Tedarik zincirlerimizin Çin'e olan bağımlılığını azaltmak için son birkaç yıldır çalışmalar yürütüyoruz, ama şimdi bu girişime turbo güç kazandırıyoruz'' şeklinde konuştu.
Hükümetin bu konuda yakında yeni hamleler açıklayabileceğini söyleyen Keith Krach, ''Kritik alanları belirlemek ve darboğazların nerede oluştuğunu anlamak gerekiyor'' dedi ve meselenin Amerika'nın güvenliği açısından kilit önem taşıdığını belirtti.
ABD Ticaret ve Dışişleri Bakanlıkları, firmaların gerek kaynak sağlama gerekse imalat açısından Çin dışına çıkmalarının yollarını arıyor. Vergi teşvikleri ve firmalara yer değiştirmeleri durumunda sağlanabilecek olası sübvansiyonlar, tedarik zincirinde köklü değişiklik yapmak için değerlendirilen seçenekler arasında.
Amerikalı bir yetkili, yaptığı değerlendirmede, ''Şu anda kusursuz bir fırtına yaşanıyor. Salgın, Çin'le iş yapma konusundaki kaygıların somutlaşmasına yol açtı. Daha önce Çin'le yaptıkları anlaşmalar sayesinde para kazananlar şimdi corona virüsün yol açtığı ekonomik hasarı misliyle yaşadı'' ifadelerine yer verdi.
Başkan Trump, bir süredir, 370 milyar dolarlık Çin malına uygulanmakta olan yüzde 25'lik ilave gümrük vergisinin üzerine yenilerini ekleyebileceğini söylüyor. Özellikle salgın nedeniyle satışların adeta yere çakıldığı bu dönemdeyse ilave gümrük verilerini ödeyen Amerikan firmaları, büyük zorluk çekiyor.
Ancak yetkililere göre bu, Trump'ın ilave vergilerden kaçınacağı anlamına gelmiyor. Amerika Çin'i cezalandırmak için Çinli yetkililere ya da firmalara yaptırım getirebilir, Çin'in üzerinde hak iddia ettiği Tayvan'la daha sıkı ilişkiler kurabilir.
Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ise, 29 Nisan'da yaptığı açıklamada, Amerikan hükümetinin Avustralya, Hindistan, Japonya, Yeni Zelanda, Güney Kore ve Vietnam'la ''küresel ekonomiyi ileriye götürmek'' için çalıştığını kaydetmişti.
2010 yılında dünyanın bir numaralı imalatçı ülkesi olarak Amerika'yı geride bırakan Çin’in, Birleşmiş Milletler verilerine göre 2018'de küresel imalattaki payı yüzde 28'di. Corona virüs salgını Çin'in ABD'de reçeteyle satılan jenerik ilaçların tedarik zincirinde oynadığı kilit rolü gözler önüne serdi. Salgın ayrıca ateş ölçümünden kullanılan ısı kameraları gibi ürünlerin imalatında ve gıda tedariğinde Çin'in ne kadar egemen bir güç olduğunu da bir kez daha hatırlattı.
ABD’de 3 Kasım’da yapılacak başkanlık seçimleri öncesi Trump’ın yeni bir seçim zaferi elde etmek için Covid-19 salgınını da gerekçe göstererek, Çin ile başlattığı 'ticaret savaşlarını' yeniden canlandırma istediği Washington’da sıkça dile getiriliyor.