Bu ülkede hamileler, 30 gün boyunca saçlarını yıkamıyor
14.10.2021 - 15:42 | Son Güncellenme:
Güneydoğu Asya ülkesi Malezya, zengin kültürü ve çeşitli etnik gruplarıyla ülkeye gelen yerli ve yabancı turistin ilgisini çekiyor. Hintliler, Çinliler ve Malaylar yılardır burada birlikte yaşamlarını sürdürüyorlar. Bu zengin kültür arasında farklı gelenekler ve yaşam şekilleri bulunsa da ülkedeki bu birikim, kültürlerden alışkanlıklara ve hatta mutfaklarına kadar yansımış durumda. Turistlerin ülkeye gelip duyduklarında oldukça ilgilerini çeken gelenekler.
Derleme - Gonca Kocabaş
Kendi ülkemizden başka bir ülkeye seyahat edeceksek, belli bir yasal prosedür izlememiz gerekiyor. Vize ve pasaport işlemlerini yerine getiriyoruz ama Malezya bunu kendi ülkeleri içindeki eyalet seyahatlerinde de yapıyor. Ülkedeki bazı eyaletlerin kendilerine özel seyahat ve göçmenlik yasaları olduğu için, Malezyalılar bile, bu bölgelere seyahat ederken pasaporta ihtiyaç duyuyorlar.
Malay gelinler, evlilik yüzüklerini, sol ellerine değil, sağ ellerinin dördüncü parmaklarına takıyorlar. Yüzük, damadın sevip saydığı bir akrabası tarafından takılıyor.
Geleneklere göre, evlilik sonrası gelin ve damat 3 gün boyunca tuvalete gitmiyorlar. Bu çok eski gelenek, günümüzde hala uygulanıyor. Kapıda duran görevliler tarafından kontrol edilen çiftin, odadan çıkması ve tuvalete girmesi kesinlikle yasak. Bunu yapabilen çiftlerin, mutlu bir evliliği olacağına inanıyorlar.
Yeni doğum yapan kadınların 30 gün boyunca evden çıkmasına izin vermeyen bir gelenekleri de bulunuyor. Ayrıca kadınların yine doğumdan sonra 30 gün boyunca saçlarını yıkamayı uygun görmedikleri biliniyor.
Geleneksel olarak, hamile Malay kadınlarının herhangi bir şey bağlamasına, karıştırmasına ya da öldürmesine de izin verilmez. Bunu yapan kadınların çocuğunun, sağlıksız ya da doğum lekesiyle doğacağına inanıyorlar. Ayrıca, burada yaşayan hamile kadınların, korkutucu bir şey görmelerine de izin verilmez. Yine, bebeğin sağlığı için bunun sakıncalı olduğunu savunuyorlar.
Sarawk eyaletinin Iban topluluğunda, yeni doğan çocuğun adını bir horoz seçiyor. Bebeğe isim verilene kadar, ilk doğduğunda bebeğe ‘solucan’ ismi veriliyor. Yeni doğmuş bir bebeğe yaşayan bir akraba adının verilmesinin bebeğin ömrünü kısaltabileceğine inanıldığından, bir bebeğe isim verilirken ölen bir akrabanın adının verilmesi gerekiyor.
Belirlenen bu isimler kağıda yazılıp, bir pirinç topu haline getiriliyor ve bahçedeki horozun önüne atılıyor. Horoz ilk önce hangi pirinç topunu gagalarsa, çocuğun adı da o oluyor.
Çinli Malayların gece olduğunda mezarlıkları ziyaret ettiği biliniyor. Bunun amacı da, ölen akrabalarından onlara verebilecekleri şanslı numaraları istemek. Gece mezarlığa gelip, onlara adaklar sunuyorlar ve loto için kendilerine şanslı numaraları söylemelerini talep ediyorlar.
4 rakamının uğursuz sayılması burada da karşımıza çıkıyor. Kimi otel odalarında 4 rakamı kullanılmıyor, kimi asansörlerde. Bu ülkede de bir asansöre bindiğinizde 4 yerine, 3A diye bir rakam görürseniz şaşırmayın. 4. Kat asansörlerde asa bulunmuyor. Bunun nedeni de, 4 sesinin Çince’deki ölüm sesine benzetilmesi.
20.yy’a kadar Malezya’nın Dayak kabilesi arasında ‘kafatası avcılığı’ yaygın olarak uygulanıyordu. Bu kafatasları, erkekliğin bir göstergesi olarak kabul ediliyordu ve özel törenlerle kutlanıyordu.
Günümüzde ise, yapraklara sarılmış hindistancevizi kabukları, kafatasları yerine kullanılarak törenler yapılıyor.
