03.09.2024 - 17:37 | Son Güncellenme:
Bilim insanları, zamanda yolculuğun teorik olarak mümkün olup olmadığını araştırmak için uzun yıllardır çalışıyorlar. Albert Einstein'ın görelilik teorisi, zamanın ve uzayın birbiriyle bağlantılı olduğunu ve büyük kütlelerin yakınında zamanın daha yavaş aktığını öne sürüyor. Bu da, zamanın farklı hızlarda akabileceğini ve belki de zamanda bir yolculuk yapmanın teorik olarak mümkün olabileceğini gösteriyor. Ancak, bir düğmeye basarak geçmişe veya geleceğe gitmek, yalnızca bilimsel bulguların ötesinde, teknoloji ve etik sorunlarla da dolu bir yolculuğun başlangıcı olabilir. O halde gelin bilimsel veriler ışığında bu soruya bir cevap arayalım.
17’nci yüzyılda yaşamış olan ünlü bilim insanı Isaac Newton, klasik mekanik olarak bildiğimiz Newton fiziğinin temellerini atmıştır. Ardından gelen L. Lagrange, W. R. Hamilton gibi önemli fizikçi ve matematikçiler de bu temelin üstüne kat çıkmış, geliştirmiştir. Newton fiziğine göre zaman mutlaktır, yani herkes ya da her şey için aynı hızda, aynı yönde akar. Tıpkı bir nehir gibi sürekli ileriye doğru ve eşit hızda. Bu da demek oluyor ki, ne kadar çabalarsak çabalayalım, bu akışın tersine gidip geçmişe dönmek ya da daha hızlı akarak geleceğe gitmek mümkün değil. Newton fiziğinin bu zaman anlayışı, zamanda yolculuğu imkânsız kılar. Ancak olayların sadece ileri doğru gerçekleşen bir zaman akışında meydana geldiğini gösteren ya da kanıtlayan bir fizik yasası bulunmuyor.
Biraz önce zaman ileriye doğru akan bir nehirdir dedik. Peki tam tersi zaman hiç akmıyor ve olduğu yerde duruyorsa, aslında şu an olan ve olacak olan her şey aslında zaten varsa? Evet, Albert Einstein, 1905 yılında öyle bir teori ortaya attı ki, zaman anlayışımızı kökten değiştirdi. Ona göre; geçmiş, şu an ve gelecek aslında hep var. Yani, yaşanmış olan her şey ve yaşayacağımız her şey bir şekilde hâlâ orada, varlığını sürdürüyor olabilir. Bu düşünceyle Einstein, zamanın hep ileriye aktığını söyleyen Newton’un fikrini sarsmış oldu. Eğer her an donmuş bir nehir gibi yerinde duruyorsa, zaman aslında akmıyor olabilir mi? Einstein, zamanın mutlak olmadığını, aslında her şeyin ışığın hızına bağlı olduğunu öne sürdü. Bu cesur fikir, zamanda yolculuk yapmanın mümkün olabileceği düşüncesini de beraberinde getiriyor. Fakat yine netlik kazanan bir durum söz konusu değil.
Einstein'ın görelilik teorisi, zamanın ve uzayın birbiriyle bağlantılı olduğunu gösterdi. Bu bağlantı ise bilim insanlarını 1916 yılında Ludwig Flamm tarafından ileri sürülmüş olan solucan delikleri adındaki ilginç bir fikir üzerine düşünmeye itti. Solucan delikleri, uzayın iki farklı noktası arasında bir tür tünel oluşturarak, bu iki nokta arasındaki mesafeyi kısaltabilecek yapılar olarak hayal ediliyor. Hayal ediliyor dedik, çünkü henüz onların varlığı hakkında da elimizde bir kanıt bulunmuyor.
Bir anlığına zamanda yolculuğun mümkün olduğunu hayal edelim. Peki geçmişe gidip, geçmişi değiştirmek mümkün olabilir mi? En ünlü zaman yolculuğu paradokslarından biri olan "büyükbaba paradoksu" bu soruya dikkat çeker. Eğer geçmişe gidip büyükbabanızın tanışmasını engelleseniz, siz var olamazsınız. Ancak siz var olamazsanız, geçmişe gidip bunu yapamazsınız. Bu tür paradokslar, zamanda yolculuğun mümkün olup olmadığını sorgularken karşımıza çıkan önemli sorunlardan sadece biridir. Bilim insanları, bu tür paradoksların nasıl çözülebileceğini veya bu durumların gerçekten oluşup oluşmayacağını anlamaya çalışıyor. Ancak şu an için, zamanda yolculuk hakkındaki bu soruların cevapları belirsizliğini koruyor.