06.02.2025 - 15:03 | Son Güncellenme:
Sahte bellek, gerçekte yaşanmamış bir olayı hatırlamak veya yaşanmış bir olayı yanlış ya da değiştirilmiş şekilde anımsamaktır. Bilim insanları uzun zamandır sahte bellek üzerine çalışmalarını sürdürüyor. Bu çalışmaların en önemlilerinden biri, Loftus ve Palmer tarafından yapılan ‘Otomobil Yıkımının Yeniden Kurulumu’ isimli deneydir.
1974 yılında Elizabeth Loftus ve John Palmer tarafından yapılan bu deneyde, insanların şahit oldukları bir olayı kendilerine yöneltilen soruların içeriğine göre çok farklı şekillerde hatırladıkları ve bu olaya dair anılarının değiştiği gözlemlenmişti. Deneye katılanlara bir araba kazası videosu izletildi. Videoyu izleyen katılımcılar, beş gruba ayrıldı. Bu grupların her birine ‘Arabaların … sırasındaki hızı neydi?’ sorusu, tek kelime değişecek şekilde şu alternatiflerle soruldu:
Arabaların parçalanma sırasındaki hızı neydi? (1. grup) Arabaların çarpışma sırasındaki hızı neydi? (2. grup) Arabaların toslama sırasındaki hızı neydi? (3. grup) Arabaların vurma sırasındaki hızı neydi? (4. grup) Arabaların dokunma sırasındaki hızı neydi? (5. grup)
Aynı kaza videosunu izleyen bu beş farklı grup, kendilerine yöneltilen sorulara farklı şekillerde cevap verdi. Örneğin ‘Arabaların parçalanma sırasındaki hızı neydi?’ sorusu yöneltilen katılımcılar, ‘Arabaların dokunma sırasındaki hızı neydi?’ sorusunu cevaplayanlara göre ‘hızın’ daha yüksek olduğunu belirtiyordu. ‘Arabaların parçalanma sırasındaki hızı neydi?’ sorusu yöneltilen katılımcılar arabaların hızının yaklaşık 40km/s olduğunu hatırlıyordu. ‘Arabaların dokunma sırasındaki hızı neydi?’ sorusunu alan katılımcılar ise hızlarının yaklaşık 30km/s olduğunu hatırladı. Bu durum, insanların şahit oldukları olayları kendilerine yöneltilen soruların içeriğine bağlı olarak farklı şekillerde hatırlayabildiğini gösterdi.
Elde edilen bulguların ardından Loftus ve Palmer, 150 yeni katılımcıyla ikinci bir deney daha yaptı. Bu deneyde katılımcılar, videoyu izledikten sonra bu kez üç farklı gruba ayrıldı. Birinci gruba ‘Arabaların parçalanma sırasındaki hızı neydi?’ ve ikinci gruba ‘Arabaların çarpışma sırasındaki hızı neydi?’ soruları soruldu. Kontrol grubu olan üçüncü gruba ise arabaların hızları hakkında bir soru sorulmadı.
İkinci deneyden bir hafta sonra kontrol grubu da dâhil tüm katılımcılar tekrar çağrıldı ve kendilerine video tekrar izletilmeden on soru soruldu. Sahte belleği test etmek için ‘Cam kırığı gördünüz mü?’ sorusu soruldu. Buna göre ‘Arabaların parçalanma sırasındaki hızı neydi?’ sorusunu yanıtlayan birinci gruptaki katılımcılar, ‘Cam kırığı gördünüz mü?’ sorusuna diğer gruptakilere göre daha fazla sayıda ‘Evet’ cevabını verdi. Hâlbuki videoda cam kırığı yoktu.
Birinci grubun yüzde 36’sı aslında videoda olmayan cam kırıklarını gördüğünü hatırladığını söylerken ikinci grupta bu oran yüzde 14’tü. Bu da yöneltilen sorulardaki kelimelerin ve kelimelerin anımsattıklarının, dolayısıyla sorgulama tekniklerinin anılar ve onların hatırlanması üzerinde ne kadar etkili olduğunu gösterdi.
Loftus ve Palmer deneyin sonuçlarını şöyle yorumluyorlar: “Beynimizde bilgiler iki şekilde saklanır. Bunlardan ilki, araba kazası videosunun ilk izlenme anında olayların olduğu gibi kaydedildiği hâlidir. Diğeri ise soruların sorulduğu aşamada bilgilerin yorumlanarak saklandığı hâlidir. Ancak zamanla bu iki bilgi iç içe geçer ve birbirinden ayrılması imkânsız hâle gelir. Böylece başlangıçtaki durumdan farklı bir anı oluşur.”